Neyin sonlanmasını talep edebilir ki insan?

 

Mavi bir gece eğer pembe pijamaları eşliğinde içtimaa çıkıyorsa, dolunay’ın gözünde mubahtır şafak öncesi gerginlik.

 

Zamana banıp da geçmişi, haykırmak belki de ihbarını ertelediğimiz düş gücünün biteviye atan hızlı kalbini de sona ayarlamak.

 

Saçmalar saçmalarken pek de umurumda değil hani neyin açmazında olduğumuz sanırım gün şimdiden tırsıp kestirmeye başlamışken, renkler de eşlik edecek bu öğle uykusuna.

 

Don yağı esprilerden alıp da payımızı ayıplamak yine rencide eden bir martının çığlığında ıskartaya çıkan simit parçaları ve saçılmış susamlarla terk-i diyar ettiğimiz dün mizaçlı Susam Sokağı gelin görün ki; ne sokak eski sokak ne de müdavimleri Kurabiye Canavarını yargılayıp da hamle yapıyor bayat kurabiyelere.

 

Fısıltıların sıçradığı o koğuş önü su birikintisinde, mağdur kılınan altı delik ayakkabı ne de olsa fay hattında yaşıyoruz her birimiz ve kırıp kırıp yeniden kentsel dönüşüm mağduru olmaya zorluyoruz enkaz haline gelen kalplerimizi.

 

Suratsız bir şiir bile sırıtabilirken insanların da birbirine bakıp kusurları ile dalga geçmesi çok da sıra dışı değil hani.

 

Alışveriş kuyruğunda beklemeyi bilmeyen insanlardan biri olmak ya da olmamak yine de kuyruktaki sıramı arkamdakine armağan edebilirim yeter ki yağmur ben dışarı çıkana kadar daha da şiddetlensin en azından aldıklarımla beraber taziyelerimi sunarım lanetin döküntülerinde birbirini ihya eden nemrut suretlerden olmadığım kadar da gülücüklerim havada asılı kalmaz.

 

Sonlanmasını istediklerim sanırım meşgule verdi kader ne de olsa gün dünkü hızıyla raks edip kara fırtınayı şimdiden haber veriyor.

 

Ben değişmezsem ve sen ve hayat… İyi de değişmek bir tecelli mi yoksa bir teselli babında illa ki dumura mı uğrayacak hayallerimiz ve kefeni kesip de açtığım o kocaman deliklere doldururken günah ve sevaplarımı, akıl sağlıma zarar verecek insanlardan ve kinayelerden de uzak duruyorum. Gel de gülme! Ne de olsa vurucu timin arkasında seyreden bir kurşunum hedefe kitlenmiş insan ırkından haylice şikâyetçi ve neden mütemadiyen sorgulandığıma da anlam veremezken.

 

Gemi kıyıya vurur vurmaz en başta kaptan acele ile atmışken kendini kaptan köşkünden bakalım çımacı da bu ihaneti kabullenebilecek mi?

 

Suratından düşen binlerce parçayı belki de kanıksamış insanlar olarak mutluluk arz eden her bünyeyi hasetle yargılıyoruz ne de olsa mutlu olma hakkını elinden almak birilerinin baş görevi. Başöğretmen gibi de başına üşüşüyoruz hayatların ve hayallerin.

 

Serin bir gece mıhlarken sessizliği dolduruşa gelen soğuk hava esefle kızarıp göğü de kırmızıya boyuyor ve işte deprem alameti o kızıllığı göğün aslında utanan tabiatın renginin attığı bunca kendini bilmez intikamını alırken birbirinden nefretin de yüz ölçümü her bakir ruh ve yürek de atışmaların kapışmasında kendini zoraki bir meta olarak kabul edenlere tepki vermezken ve sonuç…

 

Kıyamet önce gerginliğin hız ve ivme kazandığı bir de boş boğazı yok mu çapulcu insan gölgelerinin illa ki özele saygıda kusur edip kısır didişmelere sebebiyet verecek artık kim kimin kuyusunu kazıyorsa sonra da hiçbir şey yokmuş gibi pişkin pişkin sırıtırken bir de dökülmüş dişlerine cehaletin itibar etmeden hele ki ayyuka çıkmış dedikoduların merkezi de artık nereye isabet ediyorsa.

 

Bir düş’ün son izleğinde gerçekler her karede miskin bir sunumuyla da evrenin hesabını keserken zor olmasa gerek hani: neyin ne amaca hizmet ettiği mi yoksa kimlik bilgilerini müteakip bir de fesat bir ön yargı iken amaca hizmet eden sandukasında bilinmezin yeniden jeton attığımız o tedavülden kalkmış turnike.

 

Geç olmadan mı?

 

Geçiniz, efendim, geçiniz hele ki uzatmaları oynarken artık yaşayacağız payımıza düşeni insanlık olarak ne de olsa günahlar tek seferde af olacak demek ki; yeniden günah işlemek için geç değil henüz.

 

Yaşasın cennete düşmeden yaşattığımız cehennem!

 

 


( Geç Olmadan Mı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 14.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.