Amerika’nın ve Yahudilerin emrinden çıkmayan Suudi prensin Kabe’nin damında ne işi var. Ona mı düşmüş Allah’ın evinin temizliği veya bu gösteriyle şu mesajı mı veriyor, “Müslümanlar size sesleniyorum bana itaat edin! Benim gibi zalimlere boyun bükün! Ben ne dersem onu yapın!" Tıpkı Ebrehe gibi Allah’ın evini fethetmek gibi niyetimi var!!!  Ebrehe olmasa da onun maşası zalimlerin askeri ya, onlar ne derse yapar ya, zalimler, onun elinden Kabe’yi mi ele geçirmeye çalışıyor ki…


Şüphesiz Allah evini zalimlerden korur. Oraya göz diken belasını arar ve bulur ancak. Bundan zerre kadar şüphem de yok… Fakat, bu manzaraya şahit olmak,  alnımız secdeye varırken, Müslümanım diye övünürken, nasıl ağlaman, üzülmem, her yerde zalimle pençeleşip, bir çok diyarda kardeşimiz dövünürken… Zalim görevini yaparken, Müslüman makamla, saltanatla, parayla, şehvetle uğraşır durur, ahlaki erozyona dur demez ve devekuşu gibi bunlara şahit olurken başını kuma gömer, Allah’a eleste verdiği sözü unutur? Bizim yarınımızın neyi garantidir ki… Bize Allah ancak bir ömür sabır gösterir… Ya sonra, hiç düşünen, kaygı duyan var mı?


İşimiz gücümüz, Mekke ve Medine’ye gitmek, orada defalarca Umre yapmak… Oraya turistik bir geziden başka sonucu olmayan, kalbimizde oradan yansıyan ilahi ışığı unutan sıradanlığa kapılıyoruz. Mekke ve Medine’de bile seller titretiyor onu gören kişilerin kalplerini… Hep sıcak bildiğimiz, gittiğimizde yanar mıyız diye kara kara düşündüğümüz bu kutsal yerlerde, afet oluyor. Acaba, oraya götürdüğümüz ne büyük günahlarımız varki, Rabbim onları temizlemek için sel suları indiriyor, kokusundan arındırıyor? 


Neymiş ozon deliği büyüyormuş, bu da mevsimleri ve havayı değiştiriyormuş… Kıyamet tellalları her yerde bunu anlatıyor. Tıpkı şunu yerseniz obez olursunuz, kanser olursunuz, diyet yapın diyenler gibi… Yediğimizden israf etmeyelim, tıka basa yemeyelim ve tembellikten kurtulalım  yeter. Bunun için birinin anlattığına sanki ilk defa keşfedilmiş gibi bakmanın, tatbik etmenin manası var mı? Mevsimlerde böyle… Ben çocukluğumda Ankara’da -30 ve üzeri soğukların olduğunu ve günlerce karın yerde kaldığını ve erimediğini hatırlarım. Şimdi ise, -15 dereceyi bile zor görüyoruz. Bu mu mevsimlerin değişimi? Doğa hep aynı, ya biz… Biz değişiyoruz kardeşim, biz…. Bakıp da Allah’ın yarattığını görmüyor, rahmetinin ne manaya geldiğini düşünmüyoruz ki… Aman keyfimize dokunmasınlar, ahlaksızlığımıza dil uzatmasınlar, bana dokunmayan bin yaşasın sorunum yok dercesine! 


Müslüman, Allah’ın istediği gibi kul olmuyor. Olmayınca, doğa da bozuluyor. Mevsimler de değişiyor. Ezbere dayanan zikirle, manasını hissetmediğimiz secdeyle, toprağın üstünde uzanıyoruz sedyeyle…  Ambulans gelsin diye bekliyoruz işte… Bizi kurtaracak lider yok mu dercesine!  Seni senden başkası kurtaramaz, sen kurtulmak istemiyorsun ki…


Elin zalimi kutsallarımıza ayak basıyor, istediği mesajı medya hesabına asıyor… Kesiyor, biçiyor! Buna dur diyecek Müslüman mı var ki? Bu vazife bizim vazifemiz, Yoksa iman dilimizde mi? Biz Kabe’nin damına neden Suudi Prense çıktıyı tartışıp duralım, zalim çoktan aramızda, soframızda kılık değiştirip bizimle yaşıyor ya, görmüyoruz, işitmiyoruz. Gözler kör, kulak sağır olunca… 


İnanın yazmaya devam edebilirim, bir roman yazacak kadar doluyum. Hani yazsam da, kim değişecek ki? Şimdilik bu kadar yazmaya cesaret edebildim. Yüreğim acıyor, midem bulanıyor düşündükçe… Her şeyde hayır vardır deyip, vicdanen rahatlamalıyım belki de… Sizce yapabilir miyim ki?


Saffet Kuramaz

( Suudi Prensi Kabe'nin Damına Çıkmış başlıklı yazı safdeha tarafından 15.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.