Devletler öğrencilerinin donanımlı okullarda;
mesleğinde yetkin, bilgi ve becerileri en üst düzeyde öğretmenlerce
yetiştirilmesini isterler. Nitelikli eğitim-öğretim alan öğrenciler de ileride
yaşamın zorluklarına kolaylıkla karşı koyarlar. Bu bağlamda Atatürk’ünde
anımsattığı gibi:
“Öğretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyet’in özverili
öğretmen ve eğitmenleri, sizler yetiştireceksiniz; yeni nesil, sizin eseriniz
olacaktır. Eserin kıymeti, sizin yeteneğiniz ve özveriniz derecesiyle uygun
olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek
karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu kalite ve yetenekte yetiştirmek
sizin elinizdedir.”
Evet, öğretmenlere yeni kuşakları
yetiştirmek için çok büyük görevler düşüyor. Öğretmenlik topluma yön veren en
önemli meslektir. Yıllarını okullarda öğrencilerle baş başa geçirmiş; ülkemizin
kalkınmasından öte bir düşüncesi olmayan emekli bir öğretmen olarak diyorum ki,
öğretmenler ancak eski yıllardaki gibi birer meslek okulu olan Öğretmen
Okullarında yetiştirilir. Bunun için yapılacak ilk iş ülke gereksinimi kadar
öğretmen yetiştirecek Öğretmen okullarının yeniden açılması gerekir. Bu
okullara yüksek puanla öğrenci alınmalı, öğrenciler pedagojik bilgilerle
donatılarak yetiştirilmeli.
Devlettin en birinci görevi
yurttaşların eğitim-öğretim sorunları çözmektir. Bu gerçek yadsınamaz. Çocuklarımıza
fırsat eşitliği sağlanmalı, özel okul uygulamasına en ivedi bir biçimde son
verilmelidir. Genç kuşaklar sadece devlet okullarında eğitim-öğretim almalıdır.
Biliyoruz. Avrupa’da 30 yıl ve 100 Yıl
Savaşları yapıldı. Bu savaşlar onların mezhep savaşlarıydı. Batı bu konuları
yıllar önce aşarak laiklik kavramını yaşamlarına kattı. Ülkemiz de ise hala mezhep
sorunlarını bir türlü çözemedik maalesef. Klasik deyişle Amerikalı yeniden
keşfetmeye gerek yok. Halkımız mezhep çatışmalarından çok acılar yaşadı. Eğer
gereği gibi laik bir eğitim sistemini uygularsak din ve mezheple ilgili
sorunlarla karşılaşmayız. Ayrıca eğitim sistemimize eklemlenen tarikat ve
cemaatleri okulculuk faaliyetlerinden uzak tutmalıyız.
Geçmişte ve günümüzde eğitim-öğretim
çalışmalarına olması gereken önemi veren uluslar dünya siyasetinde söz sahibi
olan uluslardır. Bu gerçekleri yaşama geçirmek güzel yurdumuzda bir arada barış
içinde mutlu yaşamanın gerekleridir.
Eğitim-öğretim sorunlarından uzak
durmak öğretmenlerce olanaklı değildir. Öğrencilerimi anımsayıp yarınımızın
güvencesi çocuklarımızın iyi yetişmesi adına kısaca bazı görüşlerimi anlattığım
yazıların sonuna anılarına büyük saygı duyduğum öğrencilerimin yıllar önce
hakkımda yazdıklarına bakalım.
“Sabahleyin
okula gelince günaydın çocuklar diyorsunuz. Ve güzelim ders başlıyor.
Tarihimizi öğreniyoruz. Bazı arkadaşlarımız bu ramazan ayında sizi kızdırıyor.
Biliyorum ki, oruçlu oruçlu zor tutuyorsunuz kendinizi. Pazartesi ve Çarşamba
günü beden dersinde gibi dinleseler sizi ne iyi olur. Ama nerede? Diğer
dersleri dinlemiyorlar.
Biz
bir yarışmada derece alırsak, mühendis olursak ne kadar sevineceğinizi tahmin
ediyorum. Bu dediklerimi yapsak her gün pekiyi alırız.”
“Öğretmenim
siz bize öğretmeyi, okumayı öğrettin. Sevgiyi, saygıyı öğrettin. Sizin
kafanızda çok bilgili ama kötü yanlarınız var. Mesela siz beni haksız yere
düşürmek gibi yanlarınız var.
Öğretmenim
sizi çok seviyorum. Öğretmenim sen olmasaydın biz okuyamazdık, çalışamazdık ve
öğrenemezdik. Öğretmenim siz olmasaydınız başka öğretmenler sizin gibi
okutamazdı, öğretemezdi. Öğretmenim sizin gibi öğretmen nasıl bulunur, sizin
gibi öğretmen yoktur. Sizden ayrılmak istemiyorum öğretmenim. Altıncı sınıfta
ayrılınca öğretmenim kim bilir, sizden ayrılmak bana üzücü geliyor. Ama sizi
hiç unutmayacağım. Siz bizi kavgadan, küfürden uzak tuttunuz. Siz bize iyilikleri
öğrettiniz. Küfür söylemek günah dedin. Öğretmenim hatırlayın, minik çiçeklerim
şiirini hatırlayın. Bu şiirde öğretmen sizsiniz biz de çocuklarınız öğretmenim.
Bu şiiri unutmayacağım. Atatürk’ün öğretmenlerle ilgili sözü vardır. Bu sözler
şunlardır: “Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür
nesiller ister.” “öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” bu sözleri
Atatürk öğretmenlere armağan etmiştir.”
“Bizim
öğretmenimizin adı İbrahim Yılmaz’dır. Öğretmenimin en beğendiğim yönü bir
konuyu teferruatlı anlatmasıdır. Hiçbir konuyu yarım bırakmadan öğretir. Bir
konuyu daha iyi anlamamamız için okuduğumuz konudaki varlıkları getirmeye
çalışır. Hiçbir konuyu aksatmaz ve yarım bırakmaz. Öğretmenimin en beğendiğim
yönü öğreticiliğidir. Hiçbir zaman kendini övmez.
Eski
öğretmenimiz, konulara girmek anlamadıysak anlatmazdı, tereddütlüysek
tereddütlümüzü gidermezdi.”
“Öğretmenim
sizi canımdan çok seviyorum. Sizin kafanız bilgisayardan daha çok bilgili.
Sizin öğrettiğiniz kelimeler, cümleler mükemmel. Öğretmenim bana göre siz eşi
bulunmayan birisiniz. Biraz kötü yönleriniz var. Şunlar, öğrencilerinizi biraz
disipline çekin. Örneğin Burcu arkadaşım benim hiç sözümü dinlemiyor. Daha sonra
size şikâyet ediyor. Burcu arkadaşım çok şımarık. Ona biraz disiplin verseniz
iyi olur. Yalnız benim de hatalarım oluyor. Ama Burcu kadar şımarık değilim.
Sizi annemden, babamdan, kardeşimden daha çok seviyorum. Öğretmenim bir de
ödevleri çok verseniz iyi olur.”
“öğretmenim
iyi görüşlü bir insandır. Öğretmenimiz hep doğruyu seçen hiç yalan söylemeyen
öğrencilerine hep doğruyu söyleyen iyi bir insandır. Yıllarını hep
öğrencilerine adamış bir insandır. Öğretmenimiz bize hep şu öğüdü verirdi,
çocuklar okursanız büyük insanlar olursunuz ama okumazsanız değersiz
kalırsınız. Bu öğüt hep aklıma gelir ve onları uygularım. Derslerimizde hep
bize çalışın diyerek bize doğruyu öğretir. Türkçe dersinde ve diğer derslerde
başarılı olunca büyük bir sevinç duyarsınız. Derslerde bizim anlamadığımız
şeyleri bizim kafamıza sokana kadar uğraşıyorsunuz. Ben sizi bir muma
benzetiyorum. Bir mum nasıl ışık saçıyorsa siz de bize öyle bilgi ışığı
saçıyorsunuz. Sizin hakkınızda kötü düşünemiyorum. Çünkü siz bize hep doğruyu
gösteriyorsunuz. Seneye sizden ayrılmak galiba çok zor gelecek sizden kimse
ayrılmak istemiyor.
Siz
bize bilgi ışığı tuttunuz. Siz hep kalbimizde yaşayacaksınız. Sizi hiç ama hiç
unutmayacağız. 2. Sınfta bize geldiniz o zaman içimden bu öğretmen biz gelse ne
kadar iyi olur dedim. Ve sonra çok sevindim. Size kalbimde bir yer ayırdım ve
hep kalbimde yaşayacaksınız.”