Babası öldürülen ve yetim kalan Hasan’ın annesine zorla tecavüz edilir.  Bu nedenle Hasan’ın akrabaları ve köylüleri küçük Hasan’ı annesini öldürmek için zorlar. Bu baskılar yüzünden suçsuz, günahsız annesini öldürmek zorunda kalan Küçük Hasan kendi vicdan azabı, suçluluk duygusu, hayalleri, yetim ve kimsesizliği ile baş başa kalır.Romanın ana konusu köylülerin düşünme biçimi, ahlak yapısı, töreler ve kan davalarıdır.


   Gençliğimin o delikanlılığımın kanımın coşkun aktığı yıllarda okumuştum. İnsanın birilerine köle olmuş, benliğini istemezse de satıldığı elinden alındığı ”Ağa” lık yıllarına uzanan bir zaman diliminde, mezkûr anda alınmış bir kararla değil, daha önceden, insanın yalnızlığını acısını paylaşmadan kendi çıkarı için köyde düzen kuran o zenginlerin, kendi çıkarı için insanları nasıl acizlik içinde bıraktığının bir dramını anlatıyordu. İnsana hoş görü ile bakmayan o günkü bu günkü sömürgecilerin zihninin o zamanlarda, açıktan insanın cahilliğinden yararlanarak, bugün ise hurafelerle ekonomik yıkımlarla tehdit ederek bir uçuruma düşürmelerinin hala devam ettiğini şimdi şu anda bu özetini okurken şahit oldum, o ana bir gittim geldim, değişen bir şey yok hala aynı zihniyet aynı acılarla kasalarını dolduranların, kendi tanımlarıyla tanımladıkları içinde insana merhametin olmadığı bir düzenin çarkının içinde un ufak edişinin hala devam ettiğine tarihsel bir gözlemle şahit oldum.

 

  İslam'ın insanın gülmeyen yüzünü güldürmek için geldiği gerçeğini ta o günden unutturanlar güler yüzü, hoşgörüsü ve adaletiyle insanı kucaklayan İslam yerine, Batı düşüncesinin tezahürü olan, vicdandan eseri olmayan zihniyetin, o zamanlarda geniş bir şekilde yer almasının insanı istemeden cinayet işlemesini caiz görmüş, bunun vicdanı ıstırabın sancısın çeken halkın, caiz olmadığının karşılığının hakkıyla yere getirilmesine, hayır bu olmaz diyememenin olanak ve imkân verilmediğinin de bu romanla, o günlerde verildiğini de söylemek pek mümkün değildir.

 

  Batı dünyasının ve içimizdeki batı hayranlarının- İslam'ın insanın gülmeyen yüzünü güldürmek için geldiği gerçeğini – görmezden gelmekten ziyade, kendi çıkarlarına izin vermeyen İslam’ı ve buna yönelik reddetme, sahtecilik yüzleriyle, o gün köylerimizde cahil kalan insanların dünyasını karartarak günümüze kadar gelişinin de bir hikâyesidir “Yaşar Kemal’in”-Yılanı Öldürseler-romanı. Aslında yazarımız o düzeni kuran ağaların batı uşaklarının bir yılan olduğu gerçeğini ve öldürülmesi gerektiği haykırmasıdır bana göre…

Mehmet Aluç

Devam Edecek.
( Yaşar Kemal-yılanı Öldürseler- Romanı Üzerine Düşüncelerim... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 28.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.