AŞK-I ELEKTRİK  SÜPÜRGESİ VE  HASSAS  BURUNLAR.


- Baba !  Rüya  tabirinden  anlar  mısın?

-Pek  anlamam gelinim ama  sen  anlatmak  istersen  dinlerim

-Çok  korkunç  bir  rüya  gördüm.

-Hayr  olsun  inşallah.  Anlat  bakalım.

-Rüyamda  kendimi  Cehennem  kapısının  önünde  gördüm.

-Hımmm.  Kötü  bir  rüya.  Allah hayırlara  tebdil  etsin.  Rüyada cehennemi  görmek  pek  de  iyi  değildir.  Korkmuşsundur  mutlaka.

-Sorun  cehennemi  görmek  değil  ki.

-Anlamadım.  Cehennemi  görüyorsun  rüyanda  ama  sorun  cehennemi  görmek  değil.  Peki o  zaman  sorun  ne? Yani  cehennemi  görmekten  daha  korkunç  olan  şey  ne?

-Her  yer  pislik  içindeydi.  Bir  Allah'ın zebanisi de  ''  Ayıptır,  bir  gören olsa  ne  der?''  Deyip  de  etrafa  bir  süpürge  atmamış.  Bir  göreni  geçtim  en azından  kendine  saygının  gereğidir temiz  olmak  değil  mi?

-Haklısın  da  orası  cehennem.  Pis  olsa  ne temiz  olsa  ne.

-Öyle  deme  baba.  Temizlik  imandandır.  

-Yahu  kızım !  Oraya  gidenler imansız oldukları için gidiyorlar  zaten.

-Olsun.  Öyle  de  olsa  temiz  ve  düzenli  olması lazım.

Yok  arkadaş.  Bu kız  resmen  kafayı  yemiş.  Tamam,  temizlik ve tertip-düzen konusu  hastalık  bunda ama  bu  kadarı  da  olmaz  ki.  

-Bak  şimdi... Sen böyle  deyince  düşündüm, çok  ayıp  etmişler.  Eee sen  ne  yaptın?

-''Utanın  utanın !  Buraya  onca  insan  geliyor.  İnsan  biraz  etrafı  toparlar,  biraz  temizlik  yapar.'' Diye  çıkıştım  hepsine.

-İyi  etmişsin  kızım.  Dillerine  sağlık.  Sonra?

-Sonra  baktım  bunların  kımıldamaya  niyetleri  yok.  Aldım  elime  bizim elektrik  süpürgesini.

''Elektrik süpürgesi ailemizin  en  kıymetli  nesnelerinden  biridir. Gelinim  beni,  hatta  oğlumu  mu  yoksa  bu elektrik  süpürgesini  mi  daha  çok  seviyor  diye  çok merak  ederim hep. 

Kendi  kendime  ''  Yuh  yani.  Cehenneme bile  elektrik süpürgesini soktun  ya  helal  olsun sana.'' Desem  de  gelinime  bunu  söylemedim  tabii  ki.

-Şeyyy.  Merak  ettim.  Cehennemde  elektrik  var  mı?

-Oooo  hem  de  nasıl  baba.  Üstelik  tamamen  bedava.  Öyle  sayaç  okuma  bedeliymiş,  kaçak  kullanım bedeliymiş, vergiymiş filan  yok. 

-Başladın  süpürmeye  tabii  ki?

-Aynen.

-Sonra?

-Sonra  baktım  cehennemin  kapısı  pislik  içinde.  Pırıl pırıl  temizlemek  lazım.

-Evet  haklısın.  Milyarlarca  el  değiyor  ne  de  olsa.  Hijyen  şart.  İyi  de  su? Suyu  nereden  buldun  cehennemde?

-Sağ olsunlar  cennet  tarafından  melekler  tankerle  su  ve envai  çeşit  temizlik malzemeleri  getirdiler. Cehennem  kapısını  tertemiz  ettikten  sonra...

-Kesin  fayansları  parlattın.

-Hem  de  nasıl.  Bal  dök  yala.

-Yok,  kalsın.  Hem  cehennem kapısı  önünde  yere  bal  döküp  yalamak  pek  hayra alamet  değildir  bildiğim kadarıyla.

-Sonra  cehennemin  kapısında  dikildim.

-Allah  Allah.  Niye  ki?

-Ya  baba !  Anlasana.  Milyarlarca  insan. Mezarlardan  çıkıp  gelmişler. Hepsinin  üstü  başı  toz  toprak  içinde.  Ellerimi kaldırıp  bağırdım.  ''  Hooop !  Dingonun  ahırına  mı  giriyorsunuz?  Herkes kefenlerini  çıkarıp  kapı  önüne  yığsın.  Şunları  bir güzel  yıkayıp  ütüleyelim,  ondan  sonra  içeri girin.''  Dedim.

-Helal  olsun  sana  kızım.  Banyo  da  etselerdi  bari.

-Etmez  olurlar  mı?  Hazır  ateş  yanıyor;  koydurdum  ateşin  üzerine kazanları,  doldurduk  içine  suları.  Millet  bir  güzel  sıcacık  sularla şöyle  köpüklü  köpüklü  banyo  etti. 

-Diş  ve  tırnaklar  peki?Cehenneme  gelmeden  önce  bayağı uzamış  ve  sararmıştırlar. 

-Dişler  çok  sararmıştı.  Çamaşır  suyuyla  temizlettirdim. 

-Çamaşır suyuyla  mı?  Allah'ım  Allah'ım...Peki  kimse  itiraz  etmiyor  mu?

-Sıkar  biraz.  Hele  etsinler.

O  konuda  kesinlikle  haklıydı.  Gelinime  itiraz  ha?  Sıkardı  biraz.  Hatta  birazdan  çok  fazla  sıkardı. 

- Eee  koku  meselesini  nasıl  hallettin?

-Hemen  bir  talimatname  yayınladım. 

-Kafaya  koydun  yani.  Cehennem  ehlini  de  biz  gibi  tertemiz  ve  düzenli  yapacaksın.

-Aynen  öyle. 

-Eee,  talimatta  kalmıştık.  Neler  yazıyordu  senin  hazırladığın  o talimatta?

-Aynen  şunlar  yazıyordu:

TÜM  CEHENNEMLİKLERİN  DİKKATİNE !

a) Bundan  böyle cehenneme  girerken herkes  kapıdan  içeri  girmeden  önce banyo  edecek,  kefenlerini  yıkayacak,  ütüleyecek  ondan  sonra  içeri  girecek.
b) Cehenneme  girmeden  önce  erkekler  saç  ve sakal traşı  olacak,  kadınlar  manikür,  pedikür  ve  ağda  işlerini,  makyajlarını  yaparak  kapı önüne  geleceklerdir.  Bundan  böyle  cehenneme girerken  herkes  kılık kıyafetine,  bakımına  son  derece  özen  gösterecektir.
c)Cehenneme gelirken  herkesin  kendi  yakıtını  kendisi  taşıdığı  malumdur.  Bundan  böyle  yakıt  olarak  hiç  kimse  zinhar  araba  lastiği, naylon  ve  plastik  mamulatı, kömür  getirmeyecek.  Cehennemimizin  güzel  kokması  için  mutlak  surette  çam  odunu  getirilecek. Ayrıca  her  türlü güzel  koku  cehennemimize  girebilir  ama  mutlak  surette  organik  olmak  kaydıyla...  Kimyasal  hiç  bir kozmetik  ve  deodorant  cehenneme  sokulmayacaktır.
ç) Bundan  böyle  cehennemde  yanıp  kül  olanların  külleri  etrafa saçılmayıp  bir  naylon  poşete konduktan  sonra poşetin  ağzı  bağlanarak  çöp  kontenyırlarına  atılacak.
d)  Cehenneme  kabuklu  yemiş  sokmak, ayakta  bir  şeyler  atıştırmak,  yediğimiz  şeylerin  ambalajlarını  sağa  sola  atmak  kesinlikle  yasaktır.
e) Cennemimizde  dağınıklığa,  tertipsizliğe,  düzensizliğe  asla  müsaade  edilmeyecektir.
f) Cehennem  sınırları  içinde kapalı  alanlarda  sigara  içmek  kesinlikle  yasaktır.  Sigara  içenler  balkonlara  çıkabilirler.
g) Cehenneme  girerken  korkudan def-i  hacet eyleyenler,çiş edenler,  işleri  bittikten  sonra  mutlak  surette  klozetleri  fırça  ile  temizleyip  sifonu  çekeceklerdir.  Çok  fazla  koku  yapmışlarsa  bahar  kokulu  çamaşır  suyu  dökmeleri  mecburidir. 
h) Cehennem sınırları  dahilinde  yüksek sesle  konuşmak ''  Yandııımmm ! ''  Diye  bağırmak,her  türlü  taşkınlık  kesinlikle  yasaktır.
i) Cehennem  sınırları  içine  balık  sokmak  kesinlikle  yasak  olduğu gibi  nasılsa  ateş  bedava diye  bol  bol  kızartma  yapıp  etrafa  yağ  sıçratmak da kesinlikle  yasaktır.
j) Yemek  serbest  olmakla  birlikte  yemek  kokusu  kesinlikle  yasaktır.  Mümkünse  bol  bol  çubuk  makarna  yiyilecek. 
k) Cennet  ehli  ile  ilişkilerde  her  ne  kadar  kibarlığa  ve  nezakete  özen gösterilmesi  gerekiyorsa  da cennet  cennet  dedikleri  alt  tarafı  üç  beş  ağaç  üç  beş  huri. Yani  cazip  bir  tarafı  yok.  O  bakımdan  bu  kesim  ile  ilişkiler  en  asgari  seviyeye  indirilecektir. 

CEHENNEM  HEPİMİZİN.  LÜTFEN  TEMİZ  VE  TERTİPLİ  TUTALIM. 

-Harikaaa.  Rüyan  bayağı  güzelmiş  aslında.  Niçin  korkunç  dedin  ki?

-Yorgunluktan  ayakta  duracak halim  kalmadı.  Bir de  cehennemi  o  halde  görünce  şok olmuştum resmen. 

Böyle  kaynana,  pardon  kayınpeder- gelin konuşurken sürekli  gece vardiyasında  olan  oğlum  da eve  geldi.  Birlikte kahvaltı  ettikten  sonra  karı  koca,  sigara  içmek  için  balkona  çıktılar. Az  sonra  baktım  balkondan  öfkeli sesler  geldi.   Ne  oluyor  diye  ben  de  çıktım. Gelinim  öfkeyle söyleniyordu:
 
-Allah  senin  canını  alsın  e  mi herif.  Sabah  sabah  sarımsak  yenir  mi  Allah'ın  belası?

Allah  Allah...Ben  hiç  bir  koku almıyordum  ama  oğlum sarımsaklı  bir  şey  yemişti  galiba. Fakat o  da  gelinime iştirak  etti.

-İğrenç  herif.  Şuna  bak.  Giyimine  kuşamına  bakan  bayağı  bir  adam  sanır.

Şaşkın  ve  salak  salak  bakıyorum  her  ikisine  de.

-Yahu  ne  oluyor anlamadım  ki.  Kime  kızdınız sabah  sabah?

Gelinim  cevap verdi:

-Baba !  Allah'ını  seversen  şu  kokuyu  duymuyor  musun?

Fesübhanallah.  Ne kokusu  yahu?  

Oğlum  tamamladı.  

-Şu  karşı  kaldırımda  yürüyen  adam...Sabah  sabah  garanti  pastırma  ya  da  sucuk  yemiş.  Sarımsak  kokusundan  burnumun  direği  düştü.

Gayrı  ihtiyari  ''  Ohaaa ! ''  Dedim.  Apartmanın  ikinci  katından  ta  beş yüz metre ileride yolun  karşısında  yürüyen  adamın  yediği  sarımsağın  kokusunu  almak ?

O  an  içimden  ne  geçti  biliyor musunuz?  Hemen  bir  av  tüfeği  tedarik edip  yanıma  oğlum  ve  gelinimi  alarak  ava  çıkmak  ve  keklik avlamak.  Kesinlikle  eminim  ki  benim  vurduğum  keklikleri  saniyesinde  bulup  getirirlerdi.  O  derece  hassas  bir  buruna sahip her  ikisi  de. 

Şimdi  merak  ediyorsunuzdur  neden yazının  başlığı  Aşk-ı Elektrik  süpürgesi

O  sorunun  da  cevabını  verip  yazıya  noktayı  koyalım  zira  bu  azabı  daha  fazla  yazamayacağım.

Yukarıda da  belirttiğim  gibi benim  gelinin  yaşadığımız  evde  belki  de  torunum  Lina'dan  sonra  en  sevdiği  şey elektrik  süpürgesidir.  O  kadar  sever  ki  sabah işe  gitmeden  önce  o  sıkışık  zaman  diliminde  bile  tüm  evi  baştan  aşağı  süpürür.  Her  gün...İşten  geldiğinde  de  öyle. Her  öğlen  de  oğlum  bir kez  süpürge  geçer evde..

Hani  derler  ya  ''Aşk  ota  da konar,  bota  da.''  Benim  gelinde  elektrik  süpürgesine  konmuş. O  derece  bir  sevgi  var  ikisi  arasında. 

 RESİMLER

1- Oğlum  Cihangir  ve  gelinim  Bahriye
2- Bu  da  meşhur  elektrik süpürgemiz.  

( Aşk-ı Elektrik Süpürgesi Ve Hassas Burunlar. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 4.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.