Kanlı repliklerin nemini siliyorum:
Yaşa değil kana dayalı her biri:
Süzgecinden ömrün bayat hatıralar
Tıkıyor yüreğini ölümün de şifresini
verip
Bayat aryalar sunuyor meleğin biri.
Kanıksadığımız kadarız:
Asılsız her birimizin hikâyesi
Belki de inanmayı bilmiyoruz
Ve layığı ile sevmeyi.
Şerh düşmeyi mi özledik ne?
İhanet engel teşkil eden hangi haris
düşse?
Ve lades demeden içine düştüğümüz
b/atak.
Arka ayakları olmayan bir karıncadan
da yavaşım:
İdame ettirdiğim kadar
İdam edemediğim sefil rotam:
Aşkın beyanını yok sayan hangi
fermansa
Yoğum ben işte bu oyunda.
Redifler kundaklanıyor
Bir de çetrefilli söylemler:
Oysaki insan hislerinden ibarettir
Hissedemediklerinin de misafiri.
Kanla doldu gökyüzü
Çekildi Tanrı aradan:
İşte meydan muhaberesi:
Hodri meydan, sefil rüzgârım;
Bedbin bir mısra olsam kime ne?
Ya da sevmeyi milat edindiğim o gün:
Aklın ermez, mirim:
Ne sende kaldı akıl
Ne de bendeki kördüğüm.
İşimin erbabıyım
Çünkü insanlığımla varım.
Yalanların yalancısıyım
Söylemediğim farz
Söylediğim kurşun misali:
Ağır gelir yüreksizlere:
Miğferim ve minderim;
Minvalim bir de yürümeyi unutup
uçtuğum
Düşlerim.
Dümeni kırma asla:
Düzeni bozan kimse
Bil ki yastayım.
Aşka Hümayun atadı Tanrı;
Tanımadı da münafık lalaları.
Zanla peynir gemisi yürüttüler
Zamlı mıydı da tarifesi sevginin?
Hep büyüttüler nefreti:
Oluk oluk aktı kin;
Kirlenmemek için hep geri durdum:
Hangi ara ölmüştüm de?
Düşlerimde mutluydum.
Sonla som altını karıştırdılar
Değerimden kaybettim
Sadece tozlanmıştı yetilerim:
Yeti’m kadar mağdur
İllet olduğum lanetin en afili
isyanı:
Şimdimi topladım dünümle
Elemin ağırlığı koymadı da hiç
İçimi bir bardak huzur
Varlık sanır mısın ki tek meczup?
Âlemi tanımam tanısa da mahremimi
Cümle âleme kefilim sevgi pazarında
Çalıntı yüreklerde
Hep artı parantez
Dünüme lanet okuyan bir sitem
Şems kadarım
Belki daha titrek bir söylem.