Sözcük iklimlerinde yanılsamalar
saklı;
Şahitliğinde mavinin kara düşler
misali
Her ırak kaldığım mevsimin telaşını
giyindiğim
Bir sır vakti azade varlığımla
tokalaştığım.
Şerh vakti düşmüşlüğüm;
Sim vakti ezilmişliğim;
Sehven yenilmişliğime giyindiğim su misali
Her aykırı ölümü içselleştirip
Şiir içmişliğim…
Sulh vakti aşkın kıyama durduğu
Ve zarların tutulduğu ve de
Güneşin gölgesine serildiğim
Ölüm öncesi içimin nifakına kazan
kaldıran
Bir gece vakti.
Örselenmişliğim şiirin indinde
Şirin bir terennüm sunarken evren
Aşkın her hali düşkünüm ben sana
Demenin de meali.
İçimin kımıltısına esir düşen
Kâbusların soyunduğu
Belki yeniden doğduğu küllerinden
Sayfa sayfa okumaksa aşkın ilahını
Susuzluğuma emsal her dize.
İçimdeki diyete ve niyete ve küskün
Kimliğime bulaşan kir misali
Ölümün itici gücü
Oysaki masumiyetin resmi olmalı
şiirlerim
Kalemle uzlaştığım;
Düştüğüm yollarda
Yığılıp kalan ruhuma ilaç adeta
Bir iksiri devirip hece hece.
Şiirlerime döktüğüm hüznün
Külyutmaz yetilerinde gecenin eşlik
ettiği
Her sureyi duyumsadığım
İlahi Gücün emsalsiz varlığına
Elediğim tüm ölü hücrelerimle
Baş koyduğum hidayetin tam vakti.
Tan vakti ölmüşlüğün hicabına
Dönük yüzünde mahzunluğumun
Kırık yüreğime iliştiği bir hutbe
Aşka biat devindiğim eksende
Sanrıları yok sayıp İlahi Ateşin daim
kıldığı
Huzur ve hüzün denen denklemle…