Bir id’in yolculuğunu önemsiyorum
belki de ve ilkelerin doğrultusunda ilk olmayı hayal ettiğim.
Göğün metanetinde aksanı olmayan bir
şarkının da özlemi içimde seğirten o aciz çocuğun dualarında saklı tuttuğu.
Zaaflarımın Tanrısıyım ve tüm
acizliğimin doğasında saklı gücüm.
Güçlerin de doğasında sıradanlık ve
öykündüğüm bir minval; sözümle özümün kesiştiği derken çıplak kalmışlık duygusu
örtündüğüm her kelime ile ruhumun tarhında dans eden duygular ve iklimlerin
serenat geçtiği bir rüzgâr belki de Pişekâr bir nota üstelik noktası virgülüne
kadar sorumlu olduğum.
Yolunda gitmeyen bir şeyler var illa
ki ve sorumlu tutulduğum…
Sevginin bir handikap olduğunu
söyleyenler var ve sevilmekten haz duymayan ve tek sevdiği yenik düştüğü egosu
ile sırlarını sermekken en yakınlarındaki bulutu püskürtüp öfkesine yenik
düşenlerin de mezarlığı gönüllerin hutbesinde saklı tutulan masumiyete duyulan
bir nefret belki de.
Şahikaların güvercinlere özlemi ve
aşkın huzura, huzurun insana dönük yüzü ve neticede yüzümüzü döndüğümüz
maneviyat ki şühedanın aziz kanında toplandığımız bir meclis belki de ölmeden gittiğimizi
savunduğumuz…
Tanrıyı oynayan münafıklar var ve
mevsimlerin kibirli dansında su toplamış tabanları ile tepinen lakayt gölgeler.
Sunumunda İlahi bir tını var hele ki
aşkın itirafı gelip de yürekten vurmuşken aslında acının merkezden vurulduğu ve
tetiklenen biteviye.
Orantısız güç kullanırken hayatta
neye meylettiğimiz önemli bir de neye benzetildiğimiz üstelik göründüğümüze
inat bize yapıştırılan sıfatlar bir tür fısıltı gazetesi hüküm verirken
dillenen acılar var aslında kimsenin ilgi alanı olmaması gerekirken suya düşmüş
hayallerin de sızdığı ve sızdığı o boşluk.
Tembihlendiğimiz kadar tereddüt
ettiğimiz ve tecelli edenle yetinip başımızın da asla göğe ermediği gerçeği.
Sunumunda lal yüreklerin ve dokusunda
duyguların yine teyakkuzda düşünceler ve ilerlerken ritmik bir acıyla bağdaş
kuruyoruz veryansın yüklü çekincelerimizde bizlik bir söylem değil de
ben-merkezcil bir yansıma iken görünenden çok farklı bir sunum teşkil eden.
Her halükarda yüzleştiğimiz yine de inkâr
ettiğimiz.
Peyderpey kavuşacağımıza kani lakin
sonsuzluğun izinde imkânsızlıkla hasbıhal ettiğimiz bir terennüm belki de miadı
dolan masumiyetin ve kırılan kalemin de yüreği atmaya devam ederken.
Suni teneffüs yaptığımız o peyzaj ve
duyguların köküne kibrit suyu döküp içimlik şiirleri ömürlük aşklarla
eşleştirdiğimiz.
Hangi minvalde buluşacaksak…
Hangi arada son bulacaksa
kaygılarımız…
Ve de azığa aldığımız düşlerimizle
çekincelerimiz.
Bir soru eki gibi aslında ünlemin
şaşkın mizacına alaycı bir gönderme yaptığımız devamı gelmeyen bir hikâyeden
yana telaşlı bir seyirde kendi masalımızı kurgulamakla sonlanmak arasında gidip
geldiğimiz.