Eğitim-öğretimimiz İle İlgili Bir Yazı: Bu Kedi İse Et Nerede, Eğer Et İse Kedi
EĞİTİM-ÖĞRETİMİMİZ İLE İLGİLİ BİR YAZI: BU KEDİ İSE ET NEREDE, EĞER ET
İSE KEDİ NEREDE?
Nasrettin Hoca’nın meşhur fıkrasını hepimiz biliriz.
Bir gün Hoca kasaptan iki kilo et alıp evine gönderir. Akşama güzel bir yahni
yemeyi düşünmektedir. Lakin eve geldiğinde karısı sofraya
yine bulgur pilavını koyunca
sorar: ‘’ Hatun et nerede? Neden
eti pişirmedin?’’ Kadın o gün eve gelen
misafirlerine yedirmiştir eti. Boynunu bükerek yalan söyler ‘’ Efendi ! Eti
kedi kaptı maalesef’’
Nasrettin Hoca kalkar ve kediyi yakalayıp el kantarına koyar. Kedi tam iki kilo
gelmiştir. Sorar hanımına ‘’ Hanım ! Bu tarttığım kedi ise et nerede? Yok eğer
et ise kedi nerede?’’
Bu fıkrayı neden mi anlattım?
Bizim sosyal medyada aşağı yukarı her Allah’ın günü yukarıdaki resimler ve benzerleri yayınlanır. Falanca kızımız
veya oğlumuz veya bilim adamımız/ kadınımız muazzam buluşlara, müthiş
başarılara imza atmışlarmış da hiç bir televizyon, gazete onların bu
başarılarını yayınlamamış da yazıklar
olsun bizlere filan falan.
Evet, eğer gerçekten de uluslararası arenada başarılar elde etmiş
vatandaşlarımız varsa ve bilmem hangi sanatçının bilmem hangi tatil
beldesinde giydiği bikininin rengi bile
medyamızda saatlerce konuşulan bir konu olurken dünya çapında bilimsel
başarılar yakalamış vatandaşlarımızın haberleri yapılmıyorsa yazıklar olsun
bizlere. Ama bir de madolyonun öteki yüzü var.
Türkiyedeki eğitimi dünya ülkelerindeki eğitimle kıyasladığımız zaman yerlerde
süründüğümüz görülüyor. Şimdi gelin bir kaç örnekle açıklamaya çalışalım.
Medya takibinin öncü kurumu
Ajans Press, ülkeler arasındaki eğitim kalitesini ölçen araştırmayı inceledi.
Ajans Press’in Dünya Ekonomik Forumu (WEF) “Eğitim Kalitesi 2018” raporundan ve
medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye eğitim kalitesi
bakımından 137 ülke arasından 99’uncu sıraya yerleştiği belirlendi. Yani
efendim biz eğitim kalitesi bakımından 137 ülke içerisinde 2017 yılında 101.
Sıradayken üstün bir performans göstererek 2018 yılında 99. Sıraya yükselmişiz
ve bu üstün eğitim düzeyimizle(!) bir kızımız matematikte dünya birincisi olmuş???
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü'nün (OECD) "2016 Tek Bakışta Eğitim" adlı yıllık raporunda,
Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada yer alıyor, yani sondan
dördüncü ama bizim gençlerimiz üç günde iyileşecek yarayı 15 dakikada
iyileştirecek bir formül buluyorlar hem de daha lise çağlarında???
OECD, 3 yılda bir yayınladığı ve ülkelerin
eğitim sistemlerini ölçtüğü Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Raporu’nu (PISA
2016) açıklandı. Türkiye, 64 ülke arasında 45. sırada yer alarak yine OECD
ülkelerinin gerisinde kaldı. matematikte 45’nci, okuduğunu anlamada 37’nci ve
fen bilgisinde 41’nci oldu.
Okuduğunu anlama...Raporlara göre Türkiye’de okullarda eğitim öğretim gören her
yüz kişiden kırk beşi okuduğunu
anlamıyor. Her yüz kişiden 70 i matematik konusunda yerlerde sürünüyor, fen
bilimlerinde durum matematikten de vahim ama gelin görün ki bizim bilim
insanlarımız ALS Hastalığına çare oluyorlar ve bizim bundan haberimiz yok eğer
sosyal medya olmasa.
Bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?
2006 Yılında emekli oldum. O günden bu güne okullarımızda eğitim adına ne gibi
yenilikler yapıldı, eğitim seviyemizi yükseltici ne gibi önlemler alındı pek
bilemiyorum ama resim, müzik, beden eğitimi ve hatta pek çok ailenin şiddetle
karşı çıkmasına rağmen din dersi gibi derslerin zorunlu, tarih, coğrafya,
felsefe, astronomi, biyoloji, psikoloji gibi derslerin seçmeli olduğu, İlkokul
dördüncü sınıftan itibaren yabancı dil dersinin zorunlu olmasına rağmen lise
mezunlarının ‘’ Vat iz yor neym?- May neym iz Sami Biberoğulları’ndan öte
yabancı dil bilmediği ve konuşamadığı, onca- zorunlu- müzik eğitimine rağmen
hiç kimsenin nota okumayı bilmediği bir eğitim sistemiyle eğitimde muasır
medeniyetlerin seviyesine çıkabilir miyiz?’’ İşte bu her zaman kafama takılan
bir soru olmuştur.
Evet, şimdi fotoğraflara bir kez daha bakın ve alt sıradaki son fotoğrafta
durun.
Okullarımızda ( özellikle liselerde) durum bu.
Fotoğrafın altında yazılı olanları belki bazı arkadaşlar okuyamaz diye burada
bir kez daha yazıyorum: ( Bunu bir Öğretmen yazmış ki noktasına virgülüne kadar
doğrudur. )
‘’Derste böyle oturan öğrenciye ne yapabiliriz?
Hiç bir şey yapamayız. Kızarsak sözlü şddet uygulamış oluruz, psikolojisi
bozulur. Dokunursak şiddet olur, adliyelik oluruz. Performansına kötü not
verirsek müdür arıza çıkarır.Alo 147 Bimer Cimer manyağı oluruz. Sonra anne
babası okulu başımıza yıkar. İl ve ilçe MEM ( Milli Eğitim Müdürlüğü )
soruşturma açar. Medya ‘’ Yine öğretmen şiddeti’’ Diye bizi afişe eder. MEM
Yetkilileri öğrenciyi evindeziyeret eder, hediyeler verir, gönlünü alır.
Öğretmenin öğrenciden özür dilemesi ile mevzu kapanır... Saygılar ( Bir
öğretmenden alıntı ) ‘’
Biz böyle bir eğitim anlayışı ile mi bu kadar çok başarılı bilim insanını
yetiştiriyoruz veya yetiştirmişiz?
Şimdi...
Eğitimle ilgili raporlar ortada.
Buna karşılık evlatlarımızın, bilim adamlarımızın/ veya kadınlarımızın
başarıları da fotoğraflarda gördüğünüz gibi ortada.
Bu durumda soru şu:
Eğitim seviyemiz raporlarda belirtildiği gibi yerlerde sürünüyorsa bu büyük
başarılar nasıl geliyor?
Eğitim seviyemiz yerlerde sürünmüyor tam aksine gayet güzel ve tatmin edici
düzeyde ise bu rapaorlar ne?
Tarttığımız kedi ise et nerede? Eti tartıyorsak kedi nerede?
Ve daha da önemli soru şu:
Aşağı yukarı her gün karşımıza çıkan yukarıdaki fotoğraflar gibi fotoğraflar ve
haberler eğer gerçek ise neden televizyon ve gazetelerimiz bu haberlere yer
vermiyor?( Eğer veriyor da biz atlıyorsak demek ki gereken önem verilmeden bir
kaç saniyelik bir haber olarak veriliyor ki ben hiç rastlamadım desem yalan
olmaz. ) Ama bu sorudan da önemli olan
soru şu: Bu haberler gerçek değilse bunları servis edenlerin amaçları nedir?
(
Eğitim-öğretimimiz İle İlgili Bir Yazı: Bu Kedi İse Et Nerede, Eğer Et İse Kedi başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
29.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.