Tuttuğum nefesi yalnızlığın, bir beyhude iç çekişe serilmişliğim tan vakti Nisan’a dönük yüzünde döngünün, bir örüntü vesilesi salkım saçak heceler de tutarken nefesini, içerlediğim sessizliğe niyazımda saklı sevdiklerim kadar gömüldüğüm kelimelere.

 

 





Her öğün çayımın şekerine, buruk tadımla

Hicvettiğim bir şiirin ilk hecesi olmaya aday

Dağ tepe dolaşmadığım nasıl ki gerçekse

Soytarı bir edimde

Gülümseyebilmek içerlediğim kadar bu sessizliğe.

 

Tanrının ellerindeyim

Belki iz düşümü merhametin

Ya da solgun bir yüze eşlik eden tiz sesim.

Doğasında saklıyım aşkın:

Kimi sevdiğim değil asla

Bilakis aşkla baktığım

Her satır başında izdiham vesilesi.

 

Kaynattığım hüzün adeta taşkın misali

İçerlediğim top yekûn nasıl da hazin.

Göğün kanatları olmaya aday her soluğum

Belki nazenin bir tanıda

Bazense haşin bir edayla

Soyutlandığım bir dost meclisi mi de?

Sevdiğimin ibrazı kekelediğim her katmerli şiirde.

 

Bir yol’um ben içine kıvrılan;

Bir yoldaş’ım ben

Her derde derman mecazi yürek sesim:

Bir iklime saplanmadan

Her günü yeniden ördüğüm

Baharın ışığına duyduğum hasreti

Gamla dövdüğüm.

 

Soruların olası muhatabı

Elbette kifayetsiz sanrılarım:

Mizahi bir gölgenin şerefine

Acıyla hayatı katık yaptığım.

Örselenmek muğlâk bir yenilgi

Kimine göre;

Kazanan baştan belli.

 

Vuku olmadan ecel

Dibime verdiğim ışıkla

Eriyen mumdan kalbim

Gazabına uğradığım kadar elemin

Satırlara ses getirdiğim ölü sevincim.

Gökte kayan bir yıldız edasıyla

Aşka hatim indirdiğim bir gül suretiyle

Çapkın edaların nazına tavım belki de

İçimin yangını serildi müminlerin yüreğine.

 

Kapış kapış mevsim;

Dinginliğin surunda yetim bir heceyim:

Andığım kadar anıldığım ne yalan

Ne de içime uğrarken rüzgârda

Çetrefilli yollarda unutulmuşluğumla

Savurduğum:

Ölsem bile ne gam!

 

Hizaya geldim geleli

Ölümlü şifrenin açtığı sayısız kapı

Hakkın sunumu varsın hüzün kadar yakındığım

Sancılı bir edimde kaynakçam olan

Bunca satırın.

 

Göğün örtüsünü çektim çekeli şiirlerime

Yol aldığım hecelerin suskun dillerine

Biçtiğim kaftan

Soluk yüzünde mahremin

Münazarada belli ki geçmişim:

Soytarı yalnızlığın da dik alası

Kenetlendiğim aşkla yıkadığım ruhun da

Savurduğu son veryansın.

 

 


( Buruk... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 1.04.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.