Bir laneti
sonlandırabilirsin
Kucağındaki tohumları
ektiğin
Reçinesine ömrün kattık
ettiğin düşleri de
Baş aşağı edebilirsin
Belki göğün tanıklık
ettiği
Hicvinde mısraların
kibriti çakıp
Aşkın haşmetiyle
irkildiğin o sahne arkası
Gölgende sahip çıkmaya ömrünün
de yetmeyeceği
Asılsız bir ikrarı
dindirebilirsin.
Hangi örtü hangi ara
saklı tutacak ki bilinmezi?
Hani öyle böyle de
değil:
Saf kan hüviyetine
Şanlı mazinle de arka
çıktığın güncesini
Bir solukta
dindirebilirsin:
Katıksız bir mecra iken
Açtığın iskambil
fallarında
Gördüğün o resmi
Belki de kerameti
yüreğin
Şaşalı rahmeti içine
sindirdiğin
Bir gün dönümü
Kulaklarında çınlayan
Sessizliğin sesine
hicapla
Yanıt verdiğin.
Kelaynak kuşlarından
sakladığın sırları
Devasa bütçesinde hikâyenin
Obur bir Tanrı misali
Yüklenmişken
sevdiklerinin tasasını.
Ne hikmettir ki;
Sonlanmadığın
Bir araz ekip de
Niyazını soldurmadığın
Hangi akla hizmetse
Sevmekten, inanmaktan
geri durmadığın…
Şakıyan bülbüle çektiği
rest ise gül’ün,
Gülümsemeyi donduran
dudaklarında ansızın
Soytarı bir yalnızlığa
da doyamadığın
Sakil gölgenle
Muradından ayrı
durmadığın
Yüreğin indirdiği her
hatimle:
Allah’ın aşkına mazhar
Kuş kadar kalbinle
Sahip çıktığın kadar
değerlerine, insansın.
Hatta insandan öte bir
hayal
Gücünde hüznün
Gülümsemeler armağan
eden bilinmezin kadriyle
Geri duramadığın hayat
denen saltanatın hükmüyle.