Online Üye
Online Ziyaretçi
Sezon derken, ne sezonu olduğunu yazmadım... Deniz sezonu değil tabi ki Ankara'da deniz mi var? Şeftali, kavun karpuz içinde daha çok erken, bir iki ay var onlara da... Kayak sezonu desen o da yeni bitti... Bizimkisi sinek sezonu, sinek...
Yılın ilk sinekleri kapıdan ayaklarını tozu ile misafir kabul edip etmediğimizi bile sormadan alelacele daldılar içeriye... Kara sinekler, at sinekleri kocaman kocaman... Müsait misiniz, tık tık tık girebilir miyiz filan demek yok... Yok, yok bu yeni yetmeler sanki diğerlerine göre biraz ukala, biraz arsız, terbiyesiz gibi geldi bana...
Uçun bakalım, uçun... Kaçın bakalım kaçın... Konun bakalım konun, ama her yere de konmayın. Duvarlara konunda yemeklere konmayın. Camlara konunda, ekmeklere konmayın... Zaten ben de hazırladım kıştan bütün silahlarımı... Hayır üzülüyorum da ''İlla gelip de Aaaaamet aaaabi hadi canikom bizi bir öldürsene.'' diyormuşsunuz gibi geliyor sanki...
Şimdi iki üç, bilemedin bir kaç gün sonra ''Ahandaa yağlı bir kapı bulduk diye eniştenizi, baldızınızı, bacanağınızı, gelinleri, çoluk çocukları hepsini çağırırsınız ben biliyorum.'' Sinek Milleti, nedir bu benim sizden çektiğim yahu!
Sinek sezonu açılsa da tabi ki ''Hadi hayırlısı'' diyemeyeceğim... Gelip de benim dükkanımda vakit geçirip yiyecek arayacağınıza, yakınlarda iki üç tane çöp tenekesi var, gidip onları karıştırın, beni de sizi öldürmeye mecbur bırakmayın canım. Ben çok mu mutlu oluyorum sizin sineklik ile pestilinizi çıkarınca haytalar... Hem sinek dediğin biraz aklı başında terbiyeli, akıllı uslu olur, öyle her yemeğin üstüne konmak için kıçını yırtmaz... Üstüne konulacak daha neler var neler...
Gidin kırlara, çayırlara, köylere, oğlum oradan daha çok ekmek çıkar size vallahi... Şehirde hem canınızdan oluyorsunuz hem de bizim şehirlilerin besinleri hormonlu, sonra sağlığınızdan olursunuz... Sinek dediğin biraz uyanık biraz akıllı olur...