Çölü uçsuz bucaksız saran kumda yok su, dudağım gibi kupkuru… Hacerin feryadında hıçkırıklarım. Yavrusu öldü ölecek susuzluktan. Öylesi bir çaresizlik, öylesi yakıyor güneş, öylesi yalnızlık, öylesi yardıma muhtaç… Öylesi İsmail bebek ağlıyor. Elbette Rabbini biliyor Hacer, elbette ona dua ediyor ama sebep arıyor, ışık arıyor, suyu görmek istiyor alelacele… Tıpkı benim gibi… Tıpkı insanlık gibi!


Hastayım, şifa diye her ilaca sarınlan benim… Her söze kanan benim. Her duaya amin diyen yine benim. Acı çekiyorum. Gözlerim kararmış, inim inim inlemek benim işim, insanlığımın!


Düşman Filistin’e, Suriye’ye… İslam diyarlarına saldırıyor. Hep düşünüyorum, niye ölüyor iman ehli… Ne yapabilirim diye kıvranıyorum. Atılan bombaları, yıkılan evleri, çaresizleri gördükçe, memleketini terk edip, bir namussuzun peşinden çare sunuyor diye gidip denizde boğulup ölenleri gördükçe, Ya Rab diyorum onlara yardım et. Hacer gibi ağlıyorum… Hacer gibi çaresizim. İnsanlık gibi…


Selam veriyorum almıyor kimse, açım kimse bakmıyor yüzüme, bağırıyorum deli diye kaçıyor herkes ama nereye? Kimse, durup da halin nedir, neden bu haldesin, gel seni doyurayım demiyor. Oysa yanı başımda açlık çeken köpeğe acıyorlar, su getiriyorlar, yiyecek veriyorlar… Alıp, yanlarına götürüyorlar. Hani köpek gibi giyinip havlasam mı, inlesem mi diyorum!


Oysa birileri Ramazan geldi de açlık çekmekten şikayet ediyor. Bu açlığı çaresizlikmiş gibi görüp yaşıyorlar. Dayanamıyorum deyip, hastalık bahaneleri bulup, ulu orta yiyip, içmeye devam ediyorlar. Sorsanız Müslümandır. Sorsanız Kabeyi pisletmezler, sorsanız Müslümana acırım der, Filistin bayrağı ile dolaşırlar… Dünyasız olmaz ama manevisiz olur diyorlar. Dillerinde, iman etmek yetiyor. Kalplerinde Allah’a aşkı kimse istemiyor. Oysa, elinde ki cep telefonu ile sevdiğini söylediğine yirmi dört saat mesaj atıyor.  Yaz babam yaz. Ne kazandırıyor, hiç… İki gün sonra ayrılıyorlar. Bu sefer o övgü dolu sözlerin yerini küfürler alıyor. Olmaz olsun, nereden seni tanıdım diye veryansınlar cabası. Aşksız olamaz diyorlar, hep ölenlere aşık oluyorlar. Öldükçe yenisi, çerez gibi tüketiyorlar. O kalp, hastalık hastası oluyor. Kararıyor batan akşam güneşi ile. O karanlık bu sefer korkuya bahane oluyor. Uykular uyutmuyor. Uydurma yaratıkları hayal ettikçe gerçek gibi dehşet yaşıyor. O kalp yaşamıyor. Hacerinkine benziyor ama Hacer samimi, ne yaptığının farkında. İsyan etmiyor. Yalnızca derdini biliyor ve çare arıyor. Oturarak ve bekleyerek çare kendi kendine gelmez biliyor. O samimiyetini gören Rabbim, ona zemzem gönderiyor İsmailin toprakla eştiği yerden. O toprak suya kanıyor… İsmail gibi, Hacer gibi…


Biz ise daha kalbimizin nerede olduğunu bilmiyoruz, ne mesaj verdiğini anlamıyoruz. Kalp krizi geçirdiğimiz de farkına varıyoruz. O iyi olmazsa öleceğiz diye Hacer gibi oraya buraya koşuyoruz. Ama o kalp maddi, o kalp teni yaşatıyor… Ya manevisi? Kaç kişi onu nasıl veya nerede fark edebiliyor ki… Herkes Hacer olabilir mi? O kalbi keşfetmeden, ne heyecan duygusunu, ne yaşadığımıza sevinmeyi, ne yeşile bürünmüş ormanı anlamayı,  ne de güneşin ve ayın sadakatını anlayamayız.


İşte Ramazan… Haceri anlayabilelim diye bize sunulmuş bir lütuf ve rahmet! Dünyayı elimizin tersiyle itip, manevi kalbi gördüğümüz, Hacerin suyu bulduğu, iftara erişmek… Akşam ezanını duyduğumuz dünyaya dönüş…Her aldığımız lokmada İsmail zemzem içer gibi…Her lokmada Yaratanın aşkını hisseden kalbi keşfederiz. Eğer maksat yaratana kavuşmak ve aşkını istemekse, nasıl bahanelerle bu ibadeti elimizin tersiyle iteriz ki… İşte aç insan gördüğümüzde ona deli gibi bakmaz, köpekten daha fazla değer veririz. Karanlıktan korkmaz, o karanlığın içindeki aydınlığı görürüz. Karıncayı bile incitmez, zalim olmaz, intikam diye dolaşmayız. 


Kalp aşkı ancak Rabbinde bulur. Mecnun bunu görünce çöllere düşmüş. Anlamış ki Leyla’da değilmiş aşk. O kalpte bu aşk yoksa, o kişi ölü gibidir. Yaşadığı hiç bir şeyden lezzet de tat da alamaz. Bu aşkı yaşayana ne mutlu…. Siz de bunlardan birisi olabilirsiniz, yeter ki samimi olun. Selam ve dua ile.


Saffet Kuramaz

( Kalp, Aşkı Ancak Rabbinde Bulur. başlıklı yazı safdeha tarafından 18.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.