SON’SUZ

Yalpalanmalarım başladı o gün

düşecekmiş gibi zifirinin içine.

Tüm gerçekliğin ortasında capcanlı

ama duysam kör, ama görsem sağır.

Öylece kalakalmışlığımı kendime haber verişim,  

gelişin ile gidişinin ardalanışı,

ardın başının da sonunun da sana çıkmasından yorgun düşüşüm.

Bihaber olmaya biçare kalışım.

Sorsalar bir anlık,

bilseler bin yıllık

bir döngü arafta kalmış.

Sükut ile feryadın harbi

oysa  galip ezelden mağlup.

Evvel’e   ördüğüm duvarın çatlaklarından sızanları ellerimle kapatışım.

Yangın yerine benzeyen kalabalığın bıraktığı iz içimde,

küle dönüşmesine asla izin vermeyen  parçam.

Huzurlu sabaha uyandığım son anın can çekişmesi,

yakılacak ağıdı kalmış bir tek geriye.

Düşlere ömür biçmiş yazgının mahcup oluşu.

Saklanan gül yaprağının heyecanı sinmiş sayfalara kokusundan önce,

Önce sen kurumuşsun, sonra gül.

Bazı affetmelerin bir ömre denk oluşu.

Bazı affetmelerin bir ömre bedel oluşu,

olamayışı.

Birinin dünya bu kadar işte diye iç çekişi.

Henüz uyağını bulamamış

vakitsiz bir şiir yazışı.

 

( Son-suz başlıklı yazı Venüs tarafından 21.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.