Zaman çarmıha germişti meftun ruhun

Usunda kıpraşan bir tayın da kısa ayakları

Değerken mutuma.

Ölümle helalleşen bir tapınak gibi

Ve kibirli bir mevsim dolaşan kanımda

Mecazi bir şehir dokusunda sakinlerinin

Taşkın bir nehir ince uzun yüreğin

Akışkan cerahatine burun kıvıran bir tümsek.

 

Adımlarım kadar sakar ve titrek ellerinde umudun

Aşka yakın düşen felek…

Ölümün kıyılarına vuran ölü bir bebek:

Yaş var yok bir ya da ömrün katılaşmış bedenine

Armağan ettiği o ölümlü hüviyet.

 

Zemheriler yokuşunda kasnağı kayıp

Fermanımın da izini sürüp

Ellerimde sarkan bir gölge

Habis düşlerin melun cehaleti

Göğe ırak bir yürek

Uzamında aşkın kayıtsız sıralanmış ne çok izlek

Belki de Haziran kadar naif bir esinti

Gerilip de bedenim

Eriyor olabilmenin meali

İçine düştüğüm kuyu

Aksayan ömrün tayfası yerli yersiz hayal

Döşünde yanılgının bir eşkâl

Tutturduğum ısrarlı bir söylem

Edimlerde hâsıl olan koyu bir cümle

Öznesi ölüm yüklemi karanlık

Sınırları çizilmiş ince ince.

 

Mermerden dokusu ömrün

Mezar taşında melun cümleler

Arzı endam eden cereyanın ruhu

Üşüten bir gece oysaki yazın sıcak ruhuna

Bir beden büyük gelen acı ve rehavet.

Şimdimden yoksunum madem

Dünüme rağbet ettiğim hangi türkü mü

Damarlarımda çekilen kana riayet ediyor olabilmek…

 

Belli ki aşkın asası elimde kalan

Son nimet

Fermanımın yanında koca bir delik

Emanet ettiğim yüreğim kadar titrek.


( Elimde Son Kalan... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.