Özgürlüğün sonsuz tonu

Biçimlenir tonsuz yönü

Ren Geyiği dağda evliya

Boynuzda sır başı sonu…


Karlı dağ efsanedir. Karda iz bıraka bıraka üzerinde ilerleyerek nefes alır, yaşar Ren Geyikleri… Her kar tanesini bir melek taşır, nuruyla iner yer yüzüne! Ap aktır orman,  yeşil çamları yaşlanmışlığa bürünmüş baharla doğumunu beklemektedir… Karları eşe eşe rızkını arar Ren Geyikleri. Her açılan çukur yine kar taneleriyle dolar, esen rüzgarla dümdüz olur toprağın üzeri. Toprak güneşe hasret, güneş toprağa…Adeta beyaz renklerle sarılmış çöller gibidir manzara. Doğanın dinlenme zamanı, canlıların yuvasında uyuması… Yeni bir bahara kadar! 


Yaşam durmuştur berzah aleminde ki gibi… Üstünü örten kar, başka bir evreni hazırlamaktadır, başka baharda. Her canlı ne meyve vermişse ondan tohumunu da saklamaktadır o kar altında. Hiç bir değişime fırsat vermeyecek korumasıyla o tohumları muhafaza eden kar, başında nöbet tutmaktadır!  O tohumu bulamaz Ren Geyikleri… Yalnızca yazdan kalma yeşilliği solmayan ve aniden soğuğa yakalanan yeşilliğin donmuşluğunu-şaşırmışlığını saklayan kar, onlara ziyafet sunar. O yeşillik zaten ölmüştür ve meyvesi de olgunlaşmamıştır da ondan.


Ren Geyikleri doğada zamanı sembolize eder. Verilen vazifeye karşı çıkarak hayatta kalmaya çalışan ve solmayan yeşilliği yiyerek vazifesini yerine getirir, cellat gibi… Sen nasıl olurda bu ilahi emre karşı çıkarsın der gibidir, neden emre muhatap tohumu yapmaya gayret emedin ki der gibidir…


Ölmüş olan doğa temizlenir böylece, yeni nesillere sunulacak tertemiz nimetlere hazırdır artık. Bulutlar dağılır, güneş doğar … Dişlenmiş kar erimeye başlar. Toprak güneşine kavuşur, güneşte toprağına. Olmazsa olmaz iki efsanedirler… Gürleşen ırmaklarda neşe vardır,  Doğdum, her çağlayışında yeniden doğdum der gibi şarkılar söyler. Toprak ıslak ve capcanlıdır. Kar, tohumu serbest bırakır. Her canlı yeniden doğar, yemyeşil olur … Oksijen zengiliğini saran cennet gibi! 


Bazı tohumlardan doğamayanlar da olur, kurumuştur. Özünü mahvederek verilen nimete isyan etmiştir, yanmış ve kararmıştır. Onlar o toprak da çürür ve uçuşur, savrulur… Kaybolur! Her doğan onların bu haline şahit olmadan, ibret almadan yeniden yaşamaya boy boy yeşillenmeye devam ederler. Her doğandan onlara benzeyen ve isyan edenler de olur. O ölenleri görmediklerinden, isyan edişlerinin manasını anlayamazlar, bu tercihi yapılan her tavsiyeye kör ve sağır gibidir,  özgürlük gibisi var mı der benlik gibi, buna haklıyım der gibi yaparlar. Kar altına girince anlarlar ne yaptıklarını ama baharda yeniden üreyecek halleri de kalmamıştır. 


Ren Geyikleri onların üzerine basa basa ve canlarını ala ala ilerler. Ren geyikleri yaşar, daima yaşar. Kim bilir bu gidiş ne zamana kadardır, kim bilir bu isyan hepsini saracaktır bir gün ve Ren geyikleri de beslenemeyecektir. Onlarda ölümü tadacaktır. 


Saffet Kuramaz     


( Ren Geyikleri başlıklı yazı safdeha tarafından 22.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.