İklimsiz bir seferberlikle başlıyorum okumaya ve cümleler şerit değiştirirken hızımı alamayıp en muhteşem cümleyi fosforlu kalemle işaretliyorum, kalemin ucu açık kalmış olmalı ki oturduğum koltuk ve sandalye de yer yer bu boyalı kalemden nasibini almış.

 

İnancımla tutunurken hayata ve ısrarla severken yetmedi mi cümlelerin çığırtkanlığı ile gökyüzünde binlerce güneşin de doğuşuna tanık olurken ve batmayan güneşimin gecenin karanlığını yok edip ben cümlelerle evcilik oynarken…

 

Sözcükler cumhuriyetinde bakış açımı sabitlediğim de değil hani bilakis farklı yazarlardan bana yansıyan ve sabit bir noktada kalmaktan da asla haz etmediğim.

 

Gürültüyü itiştiriyorum hala saklı gözlerimde kamaşan cümleler ve evet, ben insan ırkının mucizevi bir değişkeniyim aslında değişmek konusunda nereden başlangıç yapacağımı bilmeden üstüne üstük değiştirmek istemediğim kutsal değerlerim ve bitimsiz inancım.

 

Geceyim şimdi ve renk körüyüm ne de olsa gecenin siyahını yok sayıp alacalı bulacalı hayaller konduruyorum sayfa düzeninde esir kalmışlığıma da aşk duyup minnet borçlu iken içimdeki sevda ateşine.

 

Uğradığım hangi dükkân ki çıkıp da içinden çıkmak istemediğim?

Ne adı var ne de amacı o dükkânın yolumun üstüne çıkmasından başka bir sorumluluk da yüklemediği omuzlarıma.

 

Ne bir kozmetik dükkânı ne de ünlü bir giyim markası sadece burnumun aldığı koku ile kitap kokusuna olan düşkünlüğüme binaen girdiğim kitapçı dükkânında raf dolusu kitapların önünde kendimden geçtiğim.

 

Elimine etmediğimi de sanmayın hani hele ki seçici bir iklimle ben sekerken bir kitaptan diğerine.

 

Saklı tutmaksa çocuklukta edindiğim alışkanlıkları…

 

Sevip de aldırmazken bana esecek o sevgi rüzgârının aslından benden karşı tarafa yansıdığını…

 

Ne karşı cinsi ne de latife.

 

Ne bir arzu ne de sapkınlık.

 

Sadece ve sadece dokunmak insanların yüreğine ve yüreğime ek seferler düzenlediğim sayısız insanı da içimde ve cümlelerimde ağırlarken…

 

Yüzüme yerleşen asla metazori bir gülümseme değil ne de kendimi mecbur kıldığım ki içimden taşan ve insanlığımın zaferi, doğamın da hoş görüsü ben tüm iyi niyetimle insanları eşit görüp de Yaratandan dolayı yaratılanı sevdiğim…

 

Koşulsuz sevmekse başım gözüm üstüne.

 

Yanlış algılanmaksa ne gam da diyemediğim ve bu sefer kalemimle yüreğimle aşmam gereken daha da çok yol olduğu inancı.

 

Israrla sevmek hayata duyduğum istek gerçi kendimden geçip de bu dünyayı terk etme isteğine kimi zaman karşı gelemiyorum lakin inancımın ç/ağladığı ve ağlattığı her gün bitiminde ve ben Rabbimle buluşup da niyazlarımı dillendirirken.

 

Açık ara farkla hüzne çalım atıp da huzura biat bir sersemlik ve yaşama sevincimin ivme kazandığı.

 

Yolumun ansızın kesiştiği bir yazar ki henüz fazla bilgi sahibi değilim eserleri hakkında lakin ona ait bir cümleyi içime bir solukta çekiyorum:

 

‘’İnancıma göre her bilgelik sabırdır.’’(Yourcenar)

 

Aman Allah’ım bir de çok okuduğumu iddia edip nasıl da böbürlenirdim hele ki yazmaya başlamazdan önce oysaki neymiş okuduklarım?

 

Ve yine aynı yazarın hayat görüşünü yansıtan diğer ipuçları:

 

Ruhu özgür.

 

Bakışı ise anlayış ve sabır dolu.

 

Ve dünyaya katlanmayı öğrenmiş bir bilge. Hele ki bitimsiz sorularında hala arayışını sonlandırmayan ta ki 1986 senesinde yaşadığı adada hayatını kaybedene değin.

 

Sorulması gereken sorular ve cevaplanmayı bekleyen lakin önem arz eden sorulara cevap bulmak için öncelikle soruları saptayıp yekten sorulması bu soruların.

 

Görünen o ki; bildiğim tek şeyin hiçbir şey bilmediğim olduğu savı beni yine olduğum yere mıhladı.

 

‘’Yazmak bir çaba mıdır yoksa bir ıstırap mıdır?

Hayat, bir iştir. Ancak aynı zamanda neredeyse bir oyun ve bir sevinçtir de çünkü önemli olan yazı değil, bakıştır.’’ (Alıntı)

 

Sözcüklerle de doğru orantılı hani yüreğimden geçenler ve beni oradan oraya sürükleyen bu rüzgâr sayesinde içsel yolculuğumda illa ki vuku bulacak yeni değerler ve öğretiler ve evet, katılıyorum, sevgili dostlar: hayat oyunun ta kendisi bazen drama dönüşen lakin bilgeliğin ve sabrın ve inancın eşliğinde yaşama amacımızı da sorgulayıp doğru yolda olduğumuzun da ispatı.

 

 


( Önemli Olan Yazı Değil Bakıştır başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.