19 Ocak Cumartesi günü akşam saat 20.20 gibi
Milli Egemenlik Caddesinde evime giderken çıkmış olduğum yaya kaldırımının
sonuna yaklaştığımda bir aracın kaldırım üzerine park ederek yolu kapattığını
gördüm. Sürücüsünü görmek umuduyla sağa sola bakındım maalesef kimseyi
göremeyince 155 Polisi aradım.
Kendimi tanıttıktan sonra durumu anlatarak
araç sahibine ulaşmaları amacıyla plakasını verdim ve beklemeye başladım.
Yaklaşık 7 dakika sonra bir daha aradım. Görevli “Gelen olmadı mı?” dediğinde kimsenin gelmediğini ve soğuk havada
beklediğimi söyledim. Bir daha arayacaklarını söylediler. Aradan yaklaşık bir 7
dakika daha geçti. Gelen giden olmayınca yine 155 i aradım ve hâlen beklediğimi
ve kimsenin gelip gitmediğini söyledim. Memur gerekeni yapacağını söyleyince bu
defa aracın önünde bir de beyaz bir poşet olduğunu söyledim. Bu sözlerimi duyan
telefonun ucundaki memur, “Çöp poşeti
gibi mi yoksa şüpheli paket gibi mi görünüyor? İçerisinde ne olduğu belli mi? Bomba
ihbarı mı diyorsunuz eğer böyleyse hemen ekipleri yollayacağım” dedi.
Memuru dinledikten sonra “Poşette ne olduğunu bilemeyeceğim ben bedensel engelliyim, sizlere ne
gördüysem onu söylüyorum. Resmini de çektim görevlileriniz gelince görürler. Bu
poşet için bomba ihbarı diyecek olsam ekip yollayacaksınız da benim sorunum
için yollamayacak mısınız?” dedim. Bunun üzerine “Tamam anladım ekipleri hemen yolluyorum” dedi.
Karşılaştığım olay nedeniyle gerilmiş ve
soğuk havanın etkisiyle de titremeye başlamıştım. Telefonu kapattıktan sonra
kendi kendime 5 dakika içinde görevliler gelmediği takdirde yolu trafiğe
kapatma fikrini düşünmeye başladım. Bir kaç dakika daha bekledikten sonra saat
20.45 de Milli Egemenlik Caddesinin alt kısmına yani yaya kaldırımına çıkmış
olduğum noktaya geri giderek yolun ortasında sandalyemle durarak yolu trafiğe
kapattım. Kapatırken de 155 i arayarak kendi kendimi ihbar ettim.
Yolu kapattığımda duran araçlardan öndeki
birkaç saniye bekledikten sonra aracı kaldırıma yönelterek çıkmaya ve oradan
geçip gitmeye çalıştı, baktı olmuyor geri durdu. Çevrede biriken vatandaşlardan
bir iki tanesinin bana karşı, “Araçlarda
bekleyenlerin ne suçu var, yaptığın yanlış. Ya araçlarda hasta varsa ne
olacak?” gibi sözlerle tepki göstermesinin de etkisiyle araçtan inerek
yanıma gelen biri araçta hasta olduğunu ve yolu açmamı söyledi. Ben de, “Polis gelsin açayım” dedim.
Benim cevabım üzerine o kişiden “Polis burada, ben polisim” diye cevap
alınca, “Polis olduğunu nereden
bileceğim?” dedikten sonra kimliğini çıkarıp gösterdi. Onlara yolu açtım ve
arkasında tekrar kapattım. Oysa bu polis memurunun yaptığı tutum hoş değildi. Aracında
hastası olsa dahi benim yolu kapattığımı görür görmez yanıma gelip konuyu
öğrendikten sonra 155’i arayarak hemen çekiciyi çağırtarak o aracı çektirmesi
ve bana da yardımcı olması gerekirdi. Yolu açtıysam da araç içerisinde bir hasta
insanın olma ihtimalini düşünerek açtım.
Yolu kapattığım ilk anlardan itibaren bana
tepki gösteren bir iki vatandaş dışında birçoğu da hak vererek, “Adam haklı. Düşüncesizler onların
yollarını kapatmışlar. Kimse gelip yolu açmıyor. Bu soğuk havada ne zamandır
bekliyor.” dedi. Bir araç sürücüsü yine yanıma gelerek “Arabada hastam var, yolu açar mısınız?” dedi. O kadar dolmuştum ki
hepsine bağırdım. “Hastanız varsa var, görüyorsunuz
ki ben de hastayım. Siz sıcak arabanızın içinde 5 dakika bekleyemezken ben 25
dakikadır bu soğuk havada bekliyorum. Bakın halime size haksızlıksa bana
yapılan haksızlık değil mi?” dedim. Bu sözlerim üzerine araç sürücüsü
susarak sadece, “Haklısın” dedi.
Bugüne kadar haksız bir nedenden dolayı ne
tepki gösterdim ne de eylem yaptım. Kısa bir süre sonra trafik ekipleri yanıma
gelerek çekiciyi çağırdıklarını ve gerekeni yapacaklarını söyleyince yoldan
çekildim. Sözde duyarlı özde ise duyarsız olan bana tepki gösteren kişilere de,
"Bir defa da engellilerin yanında
yer alın, yeter artık 5 dakika bile burada yolu kapatmama katlanamadınız ben yarım
saattir soğukta bekliyorum. Buna neden tepki göstermiyorsunuz?" dedim.
Trafik memurları gerekeni yapmaya başladıkları esnada beni kaldırımdan
kaldırarak yola indirdiler ve eve geldim. Soğukta beklemekten ve tartışmaktan o
kadar gerilmişim ki zangır zangır titremekten eve zor geldim. Dişlerim
birbirine vuruyordu, evdekilerin sorusuna dahi cevap verecek durumda değildim.
Sözün özü olarak, 21.yüzyılın Türkiye'sinde anlattığım
bu sorunları bizlere yaşatan seçilmiş siyasilerle atanmış idarecilere sormak
istiyorum. Anayasanın pozitif ayrımcılıkla ilgili maddesi başta olmak üzere
5378 sayılı Engelliler Kanununun erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik maddeleriyle
ilgili görevlerinizi yerine getirdiğinizi gönül rahatlığıyla söyleyebilir
misiniz? 7 Temmuz’da 14 yılını dolduran Engelliler Kanununa rağmen halen günlük
hayatta bu sorunları yaşıyorsak ve en ufak bir soruna dahi çözüm getirilmemişse
bunun sorumlusu kimdir? Engelli olarak bizler miyiz? Engelli aileleri mi, yoksa
sizler misiniz?