Giriş:

Hayati Sarı yüksek lisans için Kanada’ya gider. Toronto Üniversitesinde eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra uluslararası bir şirkette işe başlar. Şirkette tanıştığı Kanadalı bir bayanla evlenir ve böylece Kanada’ya yerleşir.

Yıllar sonra köyünü ziyarete gelir. Köydeki keyfi krallarda bile yoktur ama bu hal pek uzun sürmez. Bir manzara karşısında perişan olur… 


Not: teknik bir nedenden dolayı Zahide adındaki romanımın bir kısmını yayınlamayıp  noktalandırıyorum. 

-/-


Gürler’e veda

-Hayati, Zahide’nin başına gelenleri sana teker teker anlattık. Uzun lafın kısası,  Zahide başta cehaletin sonra da kibrin kurbanı oldu. En çok ta annesinin kibrinden çekti. Avşar Elif, kızının çolak kalmasını hazmedemedi. Kızcağızın yüzü kolu kırıldıktan sonra hiç gülmedi. Allah rahmet eylesin, garibana çok yazık oldu. 

Kızın ahı mı tuttu bilmem;  öldükten sonra köyde huzur denen bir şey kalmadı. Koca köylü, kıza yapılan haksızlıklara yıllarca seyirci kaldı. Biz Tosunlar sülalesi olarak da hiç bir zaman gidip de Memed abiye veya Elif bacıya bir şey demedik. Allah günahımızı affetsin.  Zaten görmüşsün, Avşarlar bizim sülaleden herkese düşman kesildiler. “Yeğenimizin başını yediniz!” diye çok laf çaktılar.  Köye ayrılık, gayrılık girdi. Nereye kadar gider bilmem ama gidişat pek hoş değil. Hali hazır mevzu açılmışken, sana da anlatayım. Fadime gelin olduktan sonra her şeyi satıp kasabaya gidesim var.

 

Hayati bir şey diyemedi. İliklerine kadar kendini suçlu hissetti. Zahide ile evlilikte neden ısrarcı olmadığına, neden annesinin kestirip atmasıyla vaz geçtiğine bin pişman oldu. Babasına konuyu hiç açmamıştı, kim bilir belki babası kabul edecekti? Sahi konuyu neden babasıyla hiç görüşmemişti, neden annesinin rızasına bırakmıştı her şeyi? Babası da kabul etmese, kendi gidip Zahide’ye talip olabilirdi. Köyden kimse yardımcı olmasa bile, kendinden bir kaç yaş büyük arkadaşları vardı. Onlardan biriyle Tosun Memed’ten kızı Zahide’yi isteyebilirdi. Vermemeleri için ise hiç bir sebep yoktu. Üniversite bitirmiş, iş güç sahibi olmuş biriydi. Zahide’nin kolunu ameliyatla iyileştirebileceğini anlatsaydı, kesin kabul ederlerdi.

Kabul etmeseler bile, belki de kendileri gidip ameliyat ettirebilirlerdi. Zahide’nin kolunun iyileşeceğini öğrenselerdi, hiç dururlar mıydı? Tosun Memed’te bütün imkân vardı. 

Daha fazla düşünmeden kararını verdi. Kendini toparladıktan sonra titrek bir sesle konuşabildi.

-Abi, beni yarın havaalanına bırakabilir misin?

-Hayati, sabah ola hayrola. Hele bir sabah olsun bakalım. Çok gerildin, halen yorgunsun. Yat, iyice bir dinlen. İlle de gitmek istersen seni ilk önce denize götüreyim, denizin dalgaları iyi gelir. Ne kadar stres varsa hepsini alıp götürür, rahatlarsın.  

Bu kadar stresi sırtına yükleyip yuvana götürme, burada kalsın. Eğer rahatlamadan gidersen, yuvanda huzur bulamazsın. Kanadalı kızın huzurunu kaçırmaya hiç hakkın yok Hayati. 

 

( Zahide - Son başlıklı yazı hotamisli tarafından 9.07.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.