Mutsuzluğun Ağır Kokusu...

 

Evin penceresinden dışarısını gözlemliyorum yani bakıyorum, gönlüme dışarıdan yansıyan güzel bir duygu yok iken, ağır basan mutsuzluğun ağır adımları, sanki yüreğimin üzerinde gezinirken acı veriyordu. Bana böylesine acı verirken insanlara da acı veriyordur. Gömleği mi pantolonumu acele giyindim, elime bir torba alarak avazım çıktığı kadar bağırarak.

-Haydi, mutluluk satın alıyorum gülümseme alıyorum, her derde deva olan gülümsemeler alıyorum.

 

Bir süre etrafıma baktım bir hareketlilik canlılık yok, ben devam ettim söylenmeye. Beş dakika sonra birinci katın penceresi açıldı, on yaşlarında bir kız çocuğu bana bağırarak.

-Amca amca, bizim eve gelir misin?

-Tabi gelirim şeker kızım!

Apartmanın kapısından içeri girerken, mutsuzluğun ağır kokusunu ciğerlerime istila ederken beni soluksuz bıraktı. Küçük kız beni kapıdan karşıladı.

-Hoş geldin amca.

-Hoş bulduk şeker kızım, senin adın nedir?

-Mutluluk amca.

-…….!

Şaşırdım haliyle içeriye girdim, içerde ki hava apartman girişindeki havayla aynı değildi,  bambaşka bir havası vardı. Pencere açıkta değildi! Ben hala şaşkınlık içinde, küçük kıza bakıyordum. Kanepede yatan yaşlı bir kadın vardı, yüzü gülüyordu. Şaşkınlığımı anlamış olacak ki.

-Gel evladım otur yanıma.

Sesinde bakışında bir başkalık vardı, iç dünyam huzurla doldu. Şaşırdım yine. Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra.

-Bu ev, burası bambaşka bir dünya sanki! Sanki dış dünya ile burası farklı bir âlem.

-Elbette evladım bambaşka, lakin âlem olan sensin iç dünyan ile sensin.

-Anlayamadım hanım teyzem!

-Kızım ve ben mutluluğuz, ev ev dolaşırız mutluğu dağıtmak için, ne yazık ki bizim farkımıza varan olmadı bugüne kadar.

-Anla… Anlayamadım! Siz benim aradığım bugün aramaya çıktığım kaybolan mutlu…!

-Evet, evladım, sen yokluğumuzun farkına vardın. Ben artık yoruldum bu işi küçük kızıma verdim, onunda benim gibi fark edilmemekten şikâyetçi olması daha yolun başında üzüntüye sevk ederken, senin bizi aradığını duyunca ferahladım.

 

Ben hala şaşkınlık içinde, bunun bir kamera sakası olduğunu düşünerek etrafımı kamera nerede diyerek etrafımı gözden geçirirken bir süre sessizce durdum. Şöyle bir düşündükten sonra, içimdeki huzurun verdiği sese güvenerek.

-Şimdi size inanıyorum, küçük kızınız benimle beraber bugün dolaşsın. Her kapıyı çalarak, ben onlara sizi gülümsemelerinizi iç ferahlatan gelişinizi sarılmanızı anlatayım, belki faydam dokunur.

-Hayatım kalk içeride uyu üstü açık yatmışsın, ben şimdi sensiz mi yatacağım yatak odamızda? Kalk hayatım üstün açıkta uyuma.

Birden irkilerek eşim tarafından uyandırıldım, gördüğüm mutluluk dolu düşten. Uyanmam beni düş görmekten alıkoyamazdı, çünkü eşim bana gülümseyerek bakıyordu. Bu uykulu halimle benim koluma girerek yanağıma bir buse kondurarak yatak odasında beraberce uyumaya gittik.

 

Mehmet Aluç


( Mutsuzluğun Ağır Kokusu... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 10.07.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.