“Çiçekler hiçbir şeyin kalıcı olmadığını öğretir bize; ne güzellikleri kalıcıdır ne de solgunlukları; çünkü sonradan yeni tohumlar verirler. Mutluyken de üzgünken de hatırla bunu. Her şey gelip gider, yaşlanır, ölür ve yeniden doğar.” der Coelho.

Edebiyatın güzelliği böyle vakitlerde daha fazla çarpıyor gözlerimize. Çünkü asırlar önce yaşamış bir yazar bir kaç cümlesiyle hiç tanımadığı birini teselli edebiliyor. Asırların ötesinden sırtını sıvazlıyor. Bir cümle, bir ses yetiyor köhne labirent duvarlarına pencereler açmaya. Pencerelerin ardında çiçeklerle süslenmiş topraklar sunmaya bir tebessüm yetiveriyor.

Gri, bedbin odalarda gökyüzü görmeden, rüzgarı koklamadan, yağmuru dinlemeden günlerini tüketen bir insanın ruhunu taşırız heybemizde. Ağlayan bir palyaço gibi korkularına bedenini perde biçen ufak bir çocuk tanımanın haklı gururunu madalyon gibi taşırız boynumuzda. Musalla taşında hallice bir yatakta bedenimizin sancılarını unutup asıl yaraların varlığımız olduğunu düşünürken duvarlar yıkılır, gökyüzü tüm ihtişamıyla kucağımıza yağar. Yağdıkça ruhumuza işler. Bir huzurun kokusu sarar benliğimizi bunca kederin yoğunluğunda. Bazı vakitler olur; imtihandır. Bir zindana sıkışıp kalır insan. O bir kaç saniyeye sığıveriyor ömrümüzün şafakları. Fakat sonrası ilkbahar sabahları kadar hür ve coşkulu. Bir gayret ile önce kalkamam dediği buzlu taş sütundan kalkıyor, başını kaldırıp sonsuz gökyüzünü kucaklıyor. Bedbaht labirentlerden sonsuz şükürlere açılıyor avuçlar. Dudaklardan elem değil, hamd ve şükürler dökülüyor. Böylece insanoğlu yaşamdaki her varlığın faniliğini idrak ediyor. Bir gün yok olacak olan canlı, ömrünün sefasının ve cefasının baki olamayacağını tamda o anda idrak ediyor. Var olan her olgunun bir sonu olduğunun bilinciyle yaşamak ve kabullenmek kalıyor geriye. Ve her saniyesi bir imtihandan ibaret olan insan payına düşen her derde yaratanın hatrına sabretmenin naifliğini iliklerinde hissediyor.

Bir gün son bulacak olan yaşantımızda tattığımız duygular, yüreğimize işleyen anları manevi mükafatına nail olacağımız bir imtihan bilmek ve şükretmek. Yani yaşam gayemizin hakkını vermek düşüyor üzerimize.
( Bir İmtihan Bin Hamd başlıklı yazı Mor Yakamoz tarafından 21.07.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.