ADİL ÖZBERK HOCA  İLE İLGİLİ ANILARIM

Ahmet AYAZ

Gaziantep Güneş Gazetesi 23.8.2019

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

 

       Adil Özberk Hocamız 1934 yılında Gaziantep’te doğdu ve Mısırda El-Ezher Üniversitesinden Mezun oldu. 6 Nisan 1999 tarihinde vefat etti.  O’nun ile ilgili anılarımla, O’nu anmak istedim. Sizlerle paylaşalım diyorum.

31 May ıs 1972 tarihinden 2 Şubat 1978 tarihine kadar Rahmetli Adil Özberk Hocamız  ile Gaziantep İmam Hatip Lisesinde iş arkadaşlığımız oldu.  Kendisi ile çok samimi değildim. Fakat çok samimi ve candan davranışları ile aileden birisi gibi bir duruşu vardı. Öğretmen ve idarecilerin dışında,  İmam Hatip  Lisesinde çalışan  bütün arkadaşlar paramız bitince, kendisinden harçlık isterdik. Müdürün odacısı rahmetli Mehmet Güler Ağabeyimize  birimiz  söylerdik. Adil Hoca diyor ki “Arkadaşların ile görüş, kime ne kadar para lazım ise, benden toplam olarak iste” diyor. Biz de bütün arkadaşlar Mehmet Güler Ağabeyimize  söylerdik, o kendisinden toptan olarak harçlık alır bize dağıtırdı. Biz de maaşlarımızı alınca Mehmet Güler ağabeyimize  borçlarımızı iade ederdik, oda kendisine verirdi.

       Kış günleri Adil Hocamız ayda bir veya 2-3 haftada bir öğretmenlerimize balık  ziyafeti verirdi. Yemekhanedeki çalışanların balık temizlediklerini görünce hemen aklıma gelirdi. Anlardım;  Yine  Adil Hocamız öğretmenlerimize balık ziyafeti veriyor.

       Bir gün bir komşumuz “Sana bir soru soracağım ama, bu soruyu Adil Hoca da bilemez. İstersen sor” dedi..  Ben  Adil Hocamız bilir dedim. “O zaman bu sorumu sor.  Bakalım bilecek mi “ dedi.  Soru “Cennetin kapısında kim  odun kırdı? Sonra da Cennete kim gitti? “ dedi. Ben yaho böyle bir şey ben duymadım dedim. “Sen duymamış olabilirsin. Böyle bir şey  var. Olmasa ben sorar mıyım” dedi. Ben de Adil Hocamıza sorunca, Adil Hocamız hemen “Sana bu soruyu soran doğru dürüst birisi miydi” deyince, ben Alevi bir İbrahim Amca var.  Soruyu soran 0 dedim. O zaman cevabını kendisi versin dedi. Ben tekrar  gelip  İbrahim Amcaya sorduğumda,  İbrahim  Amca elini döşüne vurarak, ben sana demiştim.  Bu soruyu Adil Hoca da bilemez.  Cennetin kapısında odun kırıp. Cennete giden, emmin emmin dedi. İbrahim Amcanın eşinin adı Cennet imiş. Sen  hiç görmedin mi? Benim Cennetin kapısında kış günleri odun kırdıktan sonra, Cennete gittiğimi dedi.

        Bir gün bir başka bir soruyu da  ben sordum. Hocam namazdan önce aklımda hiçbir kötü şey yoktur. Namaza durunca aklıma bütün şeytani şeyler geliyor. Bu neden dediğimde,  bana şöyle seslendi. “Bir binaya girdin, bütün odaların kapıları açık ve odaların içi boş.  Odanın birisi kilitli. O odanın içinde altın ve mücevher dolu. Hırsız bunun hangisine girer dedi. Sen namaza durdun. Elbette şeytan senin ile meşgul ola ki, seni yoldan çıkara. Sen namaz öncesi boş  duruyorsun, bir hayır işle uğraşmıyorsun. Şeytanın senin ile ne işi olacak.  Sen o anda namaza durdun. İşte o zaman  şeytan senin ile muşgul olup seni, namazdan alıkoymaya  çalışır. Sen de aklını başına devşirip, Şeytanı  yenmeye çalışmalısın diye  cevap verdi.

       Benim Gaziantep İmam Hatip Lisesinde görev yaptığım yıllarda Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Mehmet Ali Bulut, Burhan Bozgeyik, Cemal bakır, Ömer İnci, Bekir Öztekin, Yusuf Subaşı, Mustafa Nogay, Mehmet Öztekin, Cumali Eker, Yahya Polat, Mehmet Demir Atmalı, Mehmet Gebel, Nurettin Angun, Ahmet Turan, Haydar Bozdoğan, Mustafa Kursal, Ali  Demirci, Hanifi Nogay, Mustafa Demirci, İsmail Talay   gibi bir çok yatılı  öğrenciler ile samimiyetimiz vardı. Bunlardan birisi bir gün şöyle anlatıyordu.

        Kur’anı Kerim veya Arapçadan bütünlemeye kalan öğrencileri Adil Özberk Hocamız imtihan yaklaşınca, yaz tatilinde  evinde toplar,  ücretsiz ders verirdi. Evine toplandığımızda, çaylar demlenip önümüze getirilir, meyveler getirilir. Evinde ne varsa yenilir,  içilir. Ondan sonra bulunduğumuz odanın kapısı kapatılır. Adil Hocamız “Şimdi misafirlik bitti, ders başladı. Şimdi burası dershane oldu, derse başlıyoruz. Bakın dersi öğrenmeyen sınıfı geçemez. Ben Adil Hocanın öğrencisi böylemi olur dedirtmem. Derste dikkat isterim. Öğrenemeyenler  dersi geçemezler “Der ve derse başlardık.  Şeklinde anlatırken, bunu anlatan  öğrencinin de, benim de gözlerimiz yaşardı. İkimiz de  ağlamaya başladık, hem de çok duygulandık..

       Ben sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde Şef kadrosunda 11,5 yıl Müdür yardımcısı konumunda görev yaptım.  Bu görevim icabı  da Kolejtepe’de Sosyal Hizmetler Lojmanında ikamet ettim.  Adil Hocamızı Ömer Özmimar İmam Hatip Lisesine derse gelip giderken  O’nu görürdüm. O’nu görünce,  sanki mutluluktan uçardım. Adil Özberk Hocamız oldukça  güzel ve temiz  giyinirdi.  Mehmet Paşa Camiide vaazını çokça dinledim. Hemen, hemen bütün Cuma günlerinde.  O zamanlar bir ŞEY Gazetesi yayımlanırdı, bir de TAN Gazetesi. Bu gazetelerde yarı çıplak kadın resimleri yayımlanırdı. Adil Hocamız, ŞEYTAN okuyanlara  sesleniyorum derdi.  Bazı zamanlar, vaaza başlamadan önce. Çok esprili ve akıllardan çıkmayacak hitap şekli vardı. Adil Hocamızı bir türlü unutamıyorum. Onu anarken, Ona ve ölmüşlerimize birer Fatiha okumayı da ihmal etmiyorum. Onun ile beraber Rahmetli Hasan Arslan Hocamı. Mehmet Bedri İncetahtacı hocamı da hatırlıyorum. Hepsine Allah rahmet etsin diyorum.

 

( Adil Özberk Hoca İle İlgili Anılarım başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 23.07.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.