Genelde insanoğlu ne kadar
yaşarsa yaşasın, aslında bir arpa boyu yol kat etmediğini düşünüyorum. Yanlış
anlaşılmasın, yıllarca boşuna kürek salladı demek istemiyorum. Anlatmak istediğim çok farkıdır.
Çocukken çoğumuz hemen
büyümek isteriz, çeşit çeşit hayallerimiz olur. Ben çocukken asker olma
hayalleri kurardım. Televizyonda gördüğüm milli bayramlarda düzenlenen geçit
törenlerindeki: kara gözlüklü, şapkalı, madalyalı, apoletli, üniformalı
generallere imrenirdim. Büyüyünce bende general filan olmak isterdim. General
olma hayallerim yurt dışına çıkınca suya düştü; yurt dışında askeri okula gitme
imkânım yoktu.
Yurt dışında ise uzak doğu
sporlarına ilgi duydum. Filmlerdeki karatecilere, kungfuculara hayrandım. Koca bir
salon dolusu siyah veya beyaz elbiseler içinde sporcuların disiplinli bir
şekilde çalışmalarına, spor hocasının talimatları doğrultusunda hepsinin aynı
anda aynı hareketi yapmalarına bayılırdım.
Ancak, uzak doğu sporlarının sadece hayalleriyle yaşamadım, kendi
çapımda spor yapardım. İmkânım olunca spor kulüplerine kayıt olup yıllarca farklı
uzak doğu sporları yaptım.
Daha sonra büyüyüp: eğitimi
tamamlamak, iyi bir iş sahibi olmak,
araba almak ve evlenip yuva kurmak istedim. Hayallerimin nerdeyse hepsi bazen fazlasıyla
bile gerçekleşti. Mesela yıllardır
çalıştığım şirket, hayallerimin çok ötesindeydi. Bu şirkete iş başvurusunda
bulunmaya bile cesaretim yoktu. Meslek lisesindeki bir öğretmenin teşviki sayesinde
iş başvurusunda bulundum.
Gençlikte hayalin biri
biter başkası başlar; yazı yazmaya ilgi duydum. İlk yazma teşebbüsümü hiç
unutmam; bir kaç cümleden sonra tıkanıp kaldım. Kuru kuru hayal kurmakla
yetinmedim, uğraştım durdum. Aslında işim için de yazmam gerekiyordu, bir
bakıma mecburdum.
Aradan yıllar geçti, yazı çalışmalarında
da geldiğim nokta hayalimin çok ötesindedir. Eksiklerim, yanlışlarım mutlaka vardır
ama duygularımı ve düşüncelerimi rahatlıkla yazılı olarak ta ifade edebiliyorum.
Hayallerin peşinde koşarken ömrümün yarısını çoktan geçmişim, haberim olmamış. Hayallerime ulaşabilmek için koşarken zaman sanki daha çabuk geçmiş. Hayalperest olmasaydım, hayallerimin peşinden koşmasaydım acaba vakit bu kadar hızlı geçmez miydi, zaman su gibi akıp gitmez miydi? Yaş ilerleyince ise hayallerin yerini acısıyla, tatlısıyla hatıralar aldı. Galiba hayaller bitince özlem başlarmış, mesela çocukluğa özlem gibi. Şu günlerde çocukluğumu o kadar çok özlüyorum ki...
Çocukken büyüme hayalleri
kuracaksın, büyüyünce de çocukluk yıllarını özleyeceksin; bu yüzden bir arpa
boyu yol alamamışım diye düşünüyorum. Yaşadıklarımdan veya yaptıklarımdan
pişman değilim, sadece hayata dair bu ilginç gözlemi paylaşmak istedim.
Abdullah konuksever