30 yıl öncesi Bursa"dan bir anı

     1990'lı yıllar. Bursa semtlerini, tarihi eserleri ve caddeleri tanımak için elimde haritalı bir turizm rehberi ile dolaşıyordum.
Şimdi Kent Meydanı AVM yapılan alan daha önceleri, Şehirlerarası otobüslerin hareket ettiği Santral Garaj işletmesi idi.
Hemen alt kısmında ise, semt minibüsleri durağı vardı. Batı kısmında da Soydaş Pazarı. Yani insan yoğunluğunun olduğu bir nokta.
     S.Garaj ile semt minibüslerinin arasında
kot farkından kaynaklanan bir yükseklik vardı. Tam bir konferans salonu, amfi tiyatro konumu gibi.
Kıyafeti pek de düzgün olmayan iki orta yaşı adam, buzdolabı ambalaj kartonunu kendilerine adeta kürsü yapmışlar, heyecanla, telaşla bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı. Gezi planımı değiştirdim, "şunları bir dinleyeyim, zorları neymiş acaba" dedim. İki dakika dinledim, bir anlam veremedim. Etrafta da bayağı kalabalık bir izleyici kitlesi oluşmuştu.
Kendimi Londra'daki  Hyde Park'da gibi
hissettim. Güncel siyasi konular, zamlar, geçim derdi, işçi, köylü, üretim.. araya katılan argo kelimeler...
Birbiri ardına sıralanan mantıklı cümleleri alkışlayan da vardı, kahkahayla gülen de.
Yanında konsept danışmanı, koruma polisi gibi duran kasketli amca da etrafı hareketli kamera gibi süzüyor bir taraftan da anlamsız şekilde sırıtıyordu. Ben ancak bu aşamadan sonra iki mezcubun deli tiyatrosu olduğunu anlayabilmiştim.
Yanımda meraklı bakışlarla konuşmayı dinleyen ve taşıdığı malzemelerden üretici çiftçi olduğunu anladığım vatandaşın tepkisi ise halen hatırımda: "güzel, haklı şeyler söylüyo emme yanındaki deli işi bozuyo" Yani diğerinde de bir tahta eksikliği olduğunu anlayamamıştı.
     Ben buradan şu dersi çıkarıyorum bugün: 
Söylem, eylem, niyet ve planlarımız ne kadar anayasal, ne kadar yasal, ne kadar toplumsal, ne kadar ahlaki?
Ve taşı birlikte yuvarladığımız ekip üyeleri; kendi aralarında ve toplumla ne kadar uyumlu. Konumlarını hak ediyorlar mı, görevinin hakkını verebiliyorlar mı ve bizi geleceğe taşıyabilecek donanımları var mı?
Düşünsel, dinsel ve siyasal argümanlarla topluma şekil vermeye çalışanlarda, aradığımız nedir, bulabildiğimiz nedir? Bulmamız gereken nedir?
Bunu sorgulayamıyorsak, "damda çatlak var" deyip, mevsimler boyu, kara, yağmura, fırtınaya razı olacağız demektir.

01.09.2019
Ali Rıza Malkoç
( 30 Yıl Öncesinden Bir Anı başlıklı yazı Ali R.MALKOÇ tarafından 1.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.