Zerre değeri yok varlığımın…

 



 

Dişlenen lanetin ısırık izi ve sevdada aksayan

Name name,

Delişmen fıtratın düşkün kibri

Sefasını yüklenmekle cefa sürmek kadar

İlintisiz gün ışığı

Hürmetin iz düşümü

Makûs talihin gölgede seyri bir kelamla

Örtüşen

Muğlâk derinlik…

 

Nasıl ki ahvali ölümün,

Sergüzeşt bir hece

Kibirli yüreğin yas’a düşkün titri

Ölü bir iklimde doğan gece

Teneşiri tıynetsiz sövgüde iz süren telaşla

Ölümün yakın ara sihrinde

Parlayan bir hadis gibi

Şerefine hayatın dibine vurup ömrün

Vesveselerin çamuru bulaşırken üstüne başına.

 

Ah, Leyla…

Yaranda hem mi izdiham?

Ah, kabrim…

Gölgemle zikrettiğim elem

Zihniyetin efsunlu haznesi doluşkan

Rahmetin çöpsüz üzümü illa ki

Mevsim kadar hüsran yüklü bir vaveyla:

Taş ocaklarında intihar eden ne çok güfte

Sehven ölümlü

Zevkin mağduru nice isyan

Gönül gözünde katıksız bir feveran

Düzgün ve sedalı bir hale

Zıvanadan çıkan hangi düş’ü getireceksin ki hizaya?

 

Mağdur mevsim,

Mazlum ve yetim…

Ziyanı kendine gönlün

Dibinde yanılgı, yenilgi

Ahlât ağacında yanıp sönen yıldızla

Çevrelenmiş mabet

Bir öfkeden doğan zarar ziyan

Haşmetli kollarında ölüm meleğin

Arası kapanan yol ve nizam

Elbette at başı firar eden telaş

Yanık bir kelamda mı saklı hazan?

 


( Ah Kabrim... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 4.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.