Yusuf gergin bir şekilde odadan çıkıp kendi çalıştığı büroya girmişti. Canı çok sıkılmıştı. Kılıç Bey ne hakla hesap sorabiliyordu kendisinden? Hayatını geleceğini tehlikeye atan kendisiydi. Müfettiş olarak emir verebilir kendisini sorgulayabilirdi ama bu eylemi müfettiş olarak yapmamıştı. Ofiste işe başladığı gün merkez ofis şefleri kuralları anlatmışlardı. Kılıç Bey’in kurallarına göre müfettişler ofisten bağımsız olarak çalışabilirlerdi. Kendi haber kaynaklarına göre operasyon yapma yetkileri olacaktı. Bu kuralın Kılıç Bey’in kendisini kurtarmaya yönelik bir kural olduğunu sonradan anlamıştı Yusuf. Sözleşmede yazılı bu kural sayesinde Kılıç Bey müfettişlerinden birisi suçlandığında kurtulabilecekti. Ofislerinde Yirmi Dört adına çalışan onlarca müfettiş ve güvenlikçi bulunan Kılıç Bey bu kural sayesinde çalışanlarının eylemlerine göz yummuş oluyordu aynı zamanda. Yusuf’un zoruna gitmişti Kılıç Bey’in tepkisi. Bu eylemden hiç bir şekilde etkilenmeyecek olmasına rağmen böyle bir tepkiyi beklemiyordu.

Büro iki odalıydı. Birinci odada saçları topuz orta yaşlı bir kadın çalışıyordu. Yusuf’u görünce hafifçe gülümsedi. Yusuf hafif gülümseyip başıyla selam verdi.Odasına geçti.Bu büroda çalışmaya başladığından beri bu kadına ısınamamıştı bir türlü. Güvenlik Ofisi kurallarına göre göreve yeni başlayan aday müfettişler tecrübeli bir Raportör’le çalışmak zorundadır. Bu raportörün vereceği olumlu sicil den sonra asil müfettiş olunur. Bu kadın Yusuf ‘un hiçbir işine karışmamıştı hazırladığı dosyalarda bir eksik bulmamıştı ama ciddiyeti ve soğukluğu Yusuf’u tedirgin ediyordu. İşini çok iyi yaptığına emindi. Aksi takdirde Kılıç Bey gibi titiz birisinin ofisinde bu kadar uzun süre çalışamazdı.

Bürosunda iki masa vardı. Çalışmaya başladığından bu yana boş olan diğer masanın sahibini tanımıyordu. Merak etmediği için sorma gereği duymamıştı. Karşı duvardaki gömme dolabı açtı içindeki bilgisayar kasasına cebinden çıkardığı dijital kimlik kart’ını takıp düğmesine bastı. Makine uğultulu bir şekilde çalışmaya başladı. Kasaya bağlı olan duvara monte edilmiş orta boy monitör plazmada çalışmaya başlamıştı.Masasının başına oturup bilgisayarın şehir ağıyla olan bağlantısını kapattı. Bir soruşturma dosyasını açıp yazmaya başladı. Farkında değildi ama klavyeyle kavga etmeye başlamıştı adeta. Klavyenin tuşlarına o kadar sert vurmaya başlamıştı ki yan odadaki kadın tuş seslerinden rahatsız olup çalışmayı bıraktı. Dolaptaki ısıtıcıdan kahve alıp yan odaya geçti. Yusuf Raportör’ün geldiğini görünce birazda şaşkınlık içinde kadına bakmaya başlamıştı. Bu büroda çalışmaya başladığından beridir ilk defa bu odaya giriyordu raportör. Yusuf ‘un kendisine şaşkınlıkla baktığını gören kadın hafifçe gülümsedi bardağını masanın üstüne koyup koltuğa oturdu. Bir sigara yaktı.

-Canınızı sıkan nedir Yusuf Bey?

-Bir şey yok Raportör. Her zamanki halim.

Kadın güldü.

-Bakın Yusuf Bey, ben 15 yıldır bu ofisteyim.Nerdeyse klavyeyi kıracak gibi yazıyorsunuz, tuş gürültüsünden yan odada ben çalışamıyorum.

Kahvesinden bir yudum aldı sigarasından bir nefes çekti.

-Kılıç Bey’e bağlı müfettişlerin çoğunu tanırım. Hepsi kısa süreli de olsa bu büroda çalışmıştır.

Yorulmuş gibi sustu raportör. Sigarasından bir nefes çekip devam etti.

-Yıllardır müfettiş’lerle beraber çalışıyorum Yusuf Bey, dedi. Çekik gözlü müfettişi bilirsiniz. Ejder Bey. Operasyon şefi. İki tane tahta çubuğu vardır yanından ayırmadığı. Düşünürken okurken konuşurken yanından hiç ayırmaz. Çubuklarını koyacak bir yer bulamazsa ağzına alır çiğner. Operasyonlarda bile yanındadır. Ofisin diğer şefini biliyorsunuz. Kolyeli. Kaya Bey. Uzun bir kolyesi vardır. O da kolyesini yanından ayırmaz. Düşünürken onunla oynar. Uyurken bile yanından ayırmadığını duymuştum.

Gülümsedi kendi kendine.

-Kılıç Bey mesela düşünmesi gerekince hemen bir sigara yakar. Adeta ibadet eder gibi sakin sakin tabakasından tütünü çıkarır ağır ağır sarar yine ağır ağır içer. Bu aradaki çok kısa zamanda ne yapması gerektiğine karar verir. Demek istediğim şu; Tanıdığım bütün müfettişlerin bazı alışkanlıkları vardır. Müfettişler genellikle bu alışkanlıklarıyla anılır ve tanınırlar. Bu büroda çalışmaya başladığınız günden beri fark ettiğim iki alışkanlığınız var Yusuf Bey. Canın sıkkın olduğu zamanlarda adeta klavyeyle kavga eder gibi yazıyorsun. Klavyenin tuşlarını kıracak gibi. Gürültüden yan odada dikkatim dağılıyor. İkincisi ise bir konuya odaklandığınız zaman kendi kendinize konuşuyorsunuz. Üstelik gürültülü biçimde konuşuyorsunuz. Odanıza gelmemin sebebi ise biraz önce klavye gürültüsünden ve konuşma sesinizden dolayı yan odada dikkatim dağıldığı için çalışamıyorum.Şimdi problem nedir?

Yusuf biraz düşündü. Raportör tahmin ettiğinden daha dikkatliydi.”Ne de olsa Kılıç Bey’in Raportörü”diye düşündü. Masanın çekmecesinden bardağını alıp gömme dolaptaki ısıtıcıdan sıcak su koydu. Isıtıcının yanındaki küçük tabaktan bir tablet çay bir tablet tatlandırıcı alıp bardağının içine attı. Tabletler sıcak suda hemen erimiş sıcak suyu kırmızı renge boyamıştı. Masasına oturup çekmeceden çıkardığı sigarayı yaktı.

-Haklısınız raportör canımı sıkan pek çok şey var aslında. Birincisi Kılıç Bey’le benim aramda özel bir konu. Kılıç Bey’in her zaman aşırı prosedürcü oluşu beni bazen bunaltıyor. Her zaman ve her durumda tam disiplin istiyor adamlarından. Çoğu zaman Kılıç Bey’in özel hayatını bile müfettişlik kurallarına göre düzenlediğini düşünüyorum.

-Doğru düşünüyorsunuz Yusuf Bey. Kılıç Bey özel hayatını bile mesleğinin kurallarına göre düzenler. Müfettişlik Kılıç Bey için sadece meslek değildir. Bir yaşam biçimidir. Zaten bu yüzden şehrin en başarılı müfettişi.

-?

-Akademi’deyken Kılıç Bey’i ve ofisinin farklı olduğunu anlatmışlardı. Prosedüre ve disipline ne kadar önem verdiğinden bahsetmişlerdi. Bazen bu ofiste çalışmak bunaltıcı olabiliyor. Böyle düşünmemin sebebi Kılıç Bey’in aşırı prosedürcü oluşu. Diğeri üzerinde çalıştığım soruşturma. Müfettiş olmadan önce bu kadar soruşturma prosedürü olduğunu bilmiyordum. Müfettişler suçluları yakalar cezalandırır diye bilirdim. Öyle değilmiş. Suçu kesinlikle ispatlanmış bile olsa soruşturma dosyası hazırlanıyor. Yönetim Konsey’inden gelen onaydan sonra ceza verilebiliyor. Suçluları yakalamak en basit işmiş meğer. Soruşturma dosyasını hazırlamak daha zor. Suçlulara bir şey yapamıyoruz Raportör. Adamların suçlarını ispatladığımız halde cezalandırılmasını teklif bile edemiyoruz. O zaman niye suçluların peşinde geziyoruz? Üstelik canımızı bile tehlikeye atıyoruz.Boşuna çabalıyoruz diye düşünüyorum bazen.Soruşturduğum dosyayı biliyor musun? Adamın biri uyuşturucu parasını kazanmak için annesine ve kardeşine zorla fuhuş yaptırıyor. Etrafta bir sürü şahit var. Annesi ve kardeşi her şeyi anlattılar. Ben bu adama ceza verilmesini teklif bile edemiyorum. Soruşturma dosyasını Yönetim Binası’na göndereceğim. Ceza bile verilmeyecek adama. Üstelik az daha ölüyordum. Soruşturma sırasında bana bıçakla saldırdı. Ben karşılık verince parmakları incindi diye benden şikâyetçi olmuş.

Güldü;

-Küçükken annem geceleri mağazalara temizliğe giderdi. Mağaza korumalarının gece temizlikçilerine yaptıklarını duyunca uyku uyuyamaz olmuştum. Pek çok geceler gizlice annemi takip ettim. Anneme hiçbir şey olmadı ama ben hala tedirginliğimi atamadım. Tanıdığım birinin gece çalışmasından rahatsız olurum. Düşünsene insan annesine nasıl böyle bir şey yaptırır. Bir kız kardeşim olsaydı eğer asla böyle bir şeye müsaade etmezdim. Düşündükçe içim daralıyor. Çaresizlikten sakıntı basıyor. Parmağında bir acı hissedince baktı sigarası bitmiş parmağını yakmaya başlamıştı. Sigarayı söndürüp çöp kutusuna attı. Dikkatini çekti birden raportör kendisini inceliyordu.

-Sizi anlıyorum Yusuf Bey. Şehirdeki yozlaşmayla ilgili olarak her hangi bir yorum yapmayacağım. Yalnızca bir kere daha Kılıç Bey’in rastgele adam seçmediğini anlamış bulunuyorum.

-?

-Bir kere akrabalık ve aile ilişkileri çok iyi olmalı. İkincisi uyuşturucu vb. alışkanlıkları olmamalı. İnsani ve vicdani zaafları olmalı. En önemlisi de…

-Evet…

-Yaşadığı hayatı sorgulamalı yanlışlarını görüp bundan rahatsız olmalı ki daha iyi ve güzel şeyler için çaba harcasın. Çalıştıracağı insanları seçerken ahlaki değerlere çok önem verir her zaman.

-Bunları Kılıç Bey’mi söyledi?

-Tam olarak değil ama değişik zamanlarda söylenenlerden çıkardığım sonuç bu. Neyse benim yapacak işlerim var, diyen raportör cevap beklemeden kalkıp yan odaya geçmişti.

Yusuf bilgisayar ekranına daldı bir süre yazdığı raporu kaydedip kapattı. Bir süre şehir ağında sayfalar arasında gezindi. Magazin haberlerini okudu. Bay Martin’e yaptıklarından bahsedilmiyordu. Tahmin ettiği gibi mesaj yerine ulaşmıştı. Mesajı alanlar beklemeye geçmişlerdi. Dikkatini işine veremeyeceğini anlayınca bilgisayarı kapatıp dijital kartını aldı. Alt kattaki kafe’de oturup bir şeyler atıştırdı. Ardından bodrum kattaki spor salonuna indi. Çalışma zamanı bitip herkes evine gitmeye başlayana kadar spor salonunda oyalandı.Spor yaparken hafızası gerilere gitti.

4 yıl önce Yirmi Dört temasa geçmişti. İlk teması Baş Eğitmen sağlamıştı. Mezuniyete bir hafta kala özel bir görüşme yapmıştı odasında kendisiyle. Kılıç Bey’in korumasındaki küçük bir mağazada çalışmaya yeni başlayacaktı o sıralar. Geçmişini sorgulamaya başladığı zamanlardı.Beraber okuduğu arkadaşlarından hiç birinde olmayan bazı özelliklerini fark etmişti. Çocukluğundan bu yana korunduğunu fark ediyordu. Küçüklüğünden beri özel bir eğitime tabi tutulduğunun farkındaydı. Her zaman akranlarından bir adım önde gitmişti. Akranlarından her zaman bir hatta bir kaç adım önde olmasına rağmen bu durum ders notlarına yansımamıştı bir türlü. Eğitim hayatı boyunca yüksek not almasına izin verilmemişti. Sebebini bilmiyordu ama popüler bir öğrenci olması adeta gizli bir el tarafından engellenmişti. İlk hayal kırıklığını 15 yaşında yaşamıştı. Sınav sonuçlarının asılı olduğu panoda notlarının düşük olduğunu görünce Eğitim Merkezi’nden kaçıp eve gelmiş ağlamıştı. O gün ilk aklına gelen düşünce okulu bırakmak olmuştu. Çok çalıştığı halde başarılı olamama sebebini kendinden bilmişti. Annesi sakinleştirmişti. Başarılı olması gerektiğini biliyordu annesi. Baş Eğitmen’in kendisini aradığını ve bütün notlarının yüksek olduğunu ama dikkat çekmemesi için böyle davrandıklarını söyleyince sakinleşmiş okulu bırakma fikrinden vazgeçmişti. Akşam toplum merkezi’nde eğitmenlerde aynı şekilde konuşunca Özel bir göreve hazırlandığını hayal etmek ergenlik çağında kendisini psikolojik olarak gereğinden fazla tatmin ettiği için bildiklerini gizlemeyi, oyuna devam etmeyi tercih etti. Gizli Görevli biri olarak yetiştirilme fikri hayal kırıklığını unutmasına yetmişti. İçindeki hırsı bilemişti. Akranlarından her zaman önde olduğunu bilmesine rağmen rutin notlar almaya özen göstermişti.Seyrettiği filmlerinde etkisiyle gizli ajan olarak yetiştirildiğini düşünmüştü. Başka bir düşünceyle kendisini motive etmesi mümkün değildi.

O gün Eğitmen kendisine yıllardır Yirmi Dört tarafından korunduğunu eğitildiğini söyledi.Derslerde öğretilmeyen bir tarihten bahsetti. Söylediğine göre yıllardır öğrendiği her şey yalandı. Yeraltı Ağı’na girmesi için bir dijital kart verdi.Büyük İç Savaş’tan sonra Şehir yeniden kurulurken eski ağ omurgası üzerine yeni ağ inşa edilmişti. Şehirde yaşayan muhalifler saklamak istedikleri bütün bilgi ve belgeleri eski ağ üzerindeki dosyalara kaydetmişlerdi. Yönetim Binası’nın reddettiği ve “Yeraltı Ağı” ismi verilen bu ağa girmek kolay değildir. Yeraltı Ağı’ndaki dosyaların çoğu virüslü olduğu için ağ tarafından tanınmayan bilgisayarlar risk altındadır. Ayrıca Yönetim Binası Bilgi İşlem Merkezi tarafından tespit edilerek cezalandırılma riski olduğu için ilk başlarda tedirgin şekilde araştırma yaptı. Zaman geçtikçe bulduğu her fırsatta yeraltı ağına girip Yirmi Dört tarafından yüklenen belgeleri incelemeye devam ediyordu. Öğrendiği şeyler bildikleriyle tamamen ters olduğu için kendini ilk başlarda toparlaması zor oldu. Yeraltı Ağı’ndaki bilgiler yıllardır öğrendikleriyle taban tabana zıttı. Eğitim Evleri’nde ve Kampüs'te daima Ana Şehrin yeni düzeni övülür, ne kadar kusursuz ve insani bir şehir yaratıldığından bahsedilirdi. Geçmiş devamlı kötülenir muhaliflere küfredilirdi. Yönetim Binasına göre muhalifler şehirde kurulan bu insani ve kusursuz düzeni yıkmak için eylemlerde bulunan hainlerdi. Yönetim Binasının onaylamadığı ve isteği dışında bir düzen istemek ihanetti. Yönetim Binası ihanetini ispatladıklarına asla acımazdı. Yeni öğrendikleriyle eski bildiklerini karşılaştırınca gerçekten yıllardır yalan bilgi bombardımanına tutulduğunu anlaması zor olmadı.Sadece biraz daha özgürlük istedikleri için insanlara hain damgası vurulduğunu tespit etmişti.Yirmi Dört kendi dosyalarında bile örgüt hakkında bilgi vermiyordu. Yeraltı Ağı’ndaki diğer dosyalar ise dedi kodu ve şehir efsaneleriyle doluydu.

Genel kanaate göre Yirmi Dört Büyük İç Savaş’tan sonra kurulmuştu. Ana Şehir Kurucular’ı sistemi korumak ve şehir halkını kontrol etmek için Khaos’u faaliyete geçirdikleri sırada Örgüt kendiliğinden aktif olmuştu. Bir görüşe göre Yirmi Dört toplumun kendini koruma refleksinin doğal sonucuydu. Örgüt mensupları şehrin gerçek sahipleri olduklarını savunuyorlardı. Hakkında oluşan şehir efsanelerine göre Yirmi Dört’ün yaşı bin yıldan fazlaydı. Toplum hafızasındaki geleneklerden oluşmuş ve aynı hafızaya sahip kişiler sayesinde bu günlere gelmişti. Şehirde farklı şekillerde çalışan muhalifler her zaman var olmuştu. Yirmi Dört bunlardan farklıydı. Farklı hafızaya sahip şehir halkı içinde birbirinden farklı sayısız örgüt arasında bazı özellikleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. Operasyonel bir örgüttü. Toplumuna ait bir geleneği ve tarihi savunan, hiyerarşik bir yapılanması olan örgütü Yönetim Binası ve Khaos çözemediği için çökertememişti. Gerekli gördüğünde kendi içinde de infaz yapabilen Yirmi Dört geçen yıllar içinde şehrin en korkulan örgütü haline gelmişti. Çok korkulan Yirmi Dört Yönetim binası ve Khaos karşıtı olduğu için büyük bir sempatizan kitlesine sahipti. Hakkındaki bilinmeyenlerden dolayı Yusuf bile zaman zaman Yirmi Dört’ün bir şehir efsanesi olduğunu düşünmüştü.

Kurucuları eylemcileri finans kaynakları bilinmeyen örgüt Yusuf la birlikte 4 kişiyle daha temasa geçmişti. Eğitim Merkezi Baş Eğitmeni tarafından birkaç günlük bir seminere tabi tutulmuşlardı. Eğitmen kendilerine babalarının 12 sene önceki Büyük Saldırıya katılıp öldüklerini söylemişti. İsim vermemişti ancak saldırı liderlerinin çocukları olduklarını söylemişti. Saldırıdan sonra Yirmi Dört mensubu olduğu şüphesiyle insanlara yapılan işkencelerden ve örgütün prensiplerinden bahsetmişti. Anlattığına göre Örgüt tarafından kimlik bilgileri değiştirilip korundukları için hayatta kalabilmişlerdi.Yıllardır kendini Gizli Görevli fikriyle motive eden Yusuf için anlatılanları kabullenmek zor olma- mıştı. Seminerin üzerinden bir ay geçtikten sonra Yirmi Dört ilk görevini tebliğ etmişti. Birinin cezalandırılmasını istiyorlardı. Ceza şeklini seçmede serbest bırakılmışlardı. Yaptığı araştırmada şehirde İmtiyazlılar diye bilinen suç örgütünün adamlarından bir uyuşturucu satıcısının yeni müşteri bulmak için gençlere uyuşturucu partisi düzenlediğini öğrenmiş daha sonra bu partilerin birinde çocuğu ölen bir babayla tanışmıştı.Gözü yaşlı baba Örgüt üyesiydi. Yirmi Dört üyelerine verilen zararı affetmezdi. Birkaç gün sonra 5 arkadaşıyla bir araya gelip durum değerlendirmesi yapmışlardı. Edindikleri bilgileri karşılaştırmışlar uyuşturucu satıcısının suçlu olduğuna ve cezalandırılmasına karar vermişlerdi. 3 gün sonra Şehir Televizyonu bir vahşet haberi yayınladı. Saygın işadamlarından birine yapılan saldırıyı Flaş haber olarak duyurdu.

( Yirmi Dört 3 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 9.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.