Kimsesizliğin hezeyanı o tüy sıklet bulutlar belki de dermanı çare aramakla çare olmanın eşleştiği bir eksen.

Randıman almaksa hayattan kayda değer bir mutluluk beklenen oysaki çöken omuzlarında kodese tıkılmış bir faniden ne farkı var insansın suretsiz bir resmi çoğaltırken düş meclisinde çaput bağladığı o kökü kurumuş ağaç.

Kimliğin de ön sözü her feveran ve çıkan çivisi dünyanın dahi boykot ettiği iken ahalisinin de muzdarip olduğu mevsimlerden alacaklı çıtasını her yükselttiğinde aslında bir ön görü ısmarlayıp da kendini çarmıha geren bir dilek ağacından hallice.

 

 



 

 

Aşk’ın taslağında saklı sırlar;

Renklerin doğasına hücum eden bir ön yargı belki de

Şiir yüklü mizansende yangın başlatan

Şiraze.

 

Mizacı yangın ya da yaralı her savruk nida:

Unutulmuşluğun düş tezgâhında

Cinnet öncesi resmini çizen şair

Belki de bir iklimin minvalinde

Şahit tutulası o zalim:

Azmettiren ömrü de talan eden

Yaslı mavi ve sevdam.

 

Her attığım çizik

Göğsümde saklı rütbem

Unutulmuşluğun mimarı illa ki

Yazmaya durduğum belli belirsiz sitem

Aşkın da mimarı ayyuka çıkan

Göğün kodaman kuşları

Yaslı tufanda saklı betimleme.

 

Bir şahikanın da kanatlarında

Uçması mucize o şadırvan

Yörüklerin aşkına tanık bir sandal

Yüzen bodoslama ritminde yüreğin

Devasa boyutsuzluğu ile

Arpacı kumrusu her şiir.

 

Ötelenmişliğin şahı bunca iklim

Sanır mısın ki son bulacak ömür?

Bir kazurat,

Esir düşmüşlüğün de ikmali

Soytarı gönül

Sefil tanrıça

İlham perime sorduğum her dem vakti:

Aşkla yıka ruhunu, dercesine

Şiir olmaya nazmet

Acı ve gece.

 

Elbette yükümlülüğüm şiir dilinde

Bir hutbe

Tüm belirsizliğim ile

Saf tuttuğum aksinde ruhun

Muteber bir ses tonu

Sefil gölgemle kesişen gözleri bilinmezin

Tanrısal bir hutbe adeta

Demlenen mizaçla

Yerleşik yabancılığımın güncesi.

 

Aşk dilinde ne çok sancı ve kaygı

Diri diri gömüldüğüm kayyumu ömrün

Sıfatlarla sınıf atladığım hümayun

Safça severken ve yazarken

Şair olmanın verdiği rızık

Elbette hoş görü ve sevgiyle eşleşen

Bir hutbe

Öyle ki;

Bir ömür kalmış içimde ukde.

 

Neresini diksem ki yüreğin

Nereden başlayıp da hangi yolu gütsem?

Sefasını sürmek de neymiş ömrün

İç içe yaşadığım hazanla restleşen bir terennüm

Elbette içimden ayyuka çıkan

Matemin saltanatı sonsuzlukla dip dibe.

 


( Matemin Saltanatı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.