Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 18.09.2019
Okunma Sayısı : 2023
Yorum Sayısı : 3


 
Uzun yıllardır şiirlerini severek okuduğum şair dostum Fikret Oğuztürk Ağabeyimin daveti ile başladı Kilis yolculuğum. Kilis Belediyesi sponsorluğunda düzenlenen etkinliğin adını duyar duymaz kalbimi müthiş bir heyecan kaplamıştı. “Vatan Şairleri Buluşması”…
 
Vatansever duruşuyla nam salmış bir şair dostumuz olan, Kilis Kent Konseyi Başkanı Fikret Oğuztürk’ün davetini geri çevirmem düşünülemezdi. Üstelik etkinliğe katılacak şair arkadaşlarımın her biri de birbirinden değerliydi. 13 Eylül 2019 Cuma - 15 Eylül 2019 Pazar tarihleri arasında yapılacak olan bu etkinliğe katılmayı seve seve kabul ettim.
 
Kilis... Serhat şehrimiz… Güleç yüzlü, gönlü bol, ruhu da havası gibi temiz, misafirperver, yiğit insanların yaşadığı bu vatan toprağını ziyaret etmekte, gerçek yüzüyle tanımakta ne de geç kalmışım meğer!
 
Kilis, diyelim ve soluklanalım biraz. Öyle sıradan bir vatan parçası değil zira. Her sokağı ve caddesiyle tarih ve mukaddesat kokan bir ilimiz… Dünyanın en önemli kapılarından biri ve o kapının altın anahtarı, necip Türk milletinin elinde. Kadim İpek Yolu bu şehrimizden geçiyor. Hacıların geçiş güzergâhı imiş aynı zamanda.
Asurlular zamanından beri var olduğu bilinen Kilis, pek çok devletin önemli kentlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Defalarca işgal edilmiş, el değiştirmiş. Şüheda diyarı da diyebiliriz bu şehrimize.
 
Halkı bu tarihî sorumluluğu ziyadesiyle taşıyabilen şuurda, güngörmüş, nezih ve kültürlü insanlar. Dolu başaklar gibi ağırbaşlı ama sıcak ekmek kadar da cana yakın, güleç yüzlü ve temiz kalpliler. Son derece yardımsever ve misafirperverler.
 
Gezdiğimiz tarihî mekânların bazılarını paylaşmak istiyorum şimdi sizlerle.
 
1-Şehrin kuzeyinde bulunan Karataş Tepesi’nin Demirciler mahallesindeki, türbe, zaviye ve mescitten oluşan kutsal mekâna geldik. Ashab-ı Kiram’dan Şurahbil Bin Hasene Hazretlerinin türbesi
Dimdik ayakta kalmayı başarmış minaresi, ufak kubbesi ve zaman içerisinde yıpranmış, beyaz, taş avlusu, düzgün kesme taşlardan yapılmış, türbe, mescit ve diğer ufak bölümleri ile kıymetine paha biçilemeyen ecdat yadigârımız…
Şurahbil Hazretleri, Efendimiz (s.a.v.) ile birlikte savaşa katılmış, değerli bir İslâm komutanı. Habeşistan’a göç ettikten sonra Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından Mısır’a elçi olarak atanmış. Hazreti Ebu Bekir’in emriyle Şam’ı, Azaz’ı, Meşhedlik’i ele geçirerek, bugünkü Suriye topraklarını fethetmiş. Taberiyye’yi barış yoluyla, anlaşarak alan, Ürdün’ü de savaşla fetheden Şurahbil Hazretleri, 639 yılında, bir rivayete göre kolera hastalığından yaşamını yitirmiş. Bir başka rivayete göreyse savaş meydanında şehit düşmüş. Her iki durumda da şehittir bu sahabemiz.
 
2- Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi… Kare planlı, dört kemerli ve üstü sivri kubbeli bu yapı, Kilis’in batısındaki Kalleş Tepesi’nin güneyindeki yükselti üzerindeydi. Haşmetli, bir o kadar da ulvi bir görünüşü vardı. Merdivenleri tırmanarak çizgili avlusuna geldik. Çok etkilenmiş ve kendimi boyut değiştirmiş gibi hissetmiştim türbeye yaklaşınca. Türbedeki yeşil örtülü, tahta sanduka, Sahabe-i Kiram’dan olan Şeyh Muhammed Arabi ve Rıttal isimlerindeki ünlü bir sahabeye aitmiş. Savaşta ve barışta hurma dağıtıcılığı görevinde bulunan bu zatın Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Ebu Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki İslam ordusu ile bu bölgeye geldiği ve burada şehit düştüğü bilinmekte. Hem şehit hem de sahabe efendilerimizden bir zat.  Ruhum iki büklüm oluverdi.
Hakkında bilgi aldıktan ve dualarımızı ettikten sonra, geniş ufuklu manzarasında Kilis’i ve sınır ötesindeki Suriye topraklarını seyre koyulduk.
 
3- Neşet Efendi Konağı… 1926 yılında yaptırılan bu görkemli konak, adından da anlaşılacağı gibi, Kilisli Neşet Topaloğlu Efendi’ye ait. Binayı yapan usta ise Halepli Hacı Ahmet. Bu usta aynı zamanda Kilis Hükümet Konağını da yapmış.
Abuşağa Caddesi’ndeki, bir bodrum ve iki üst kattan oluşan konakta Kilis’in meşhur kesme taşları kullanılmış. Zamanın önemli kişileri ağırlanırmış burada. Kültür Bakanlığı, mirasçılarından 1979 yılında satın alarak kamulaştırmış ve restore ederek korunmaya almış. Önceleri il halk kütüphanesi olarak kullanılsa da şimdilerde müze statüsünde bulunuyor.
 
4- Hacı Derviş Cami… Büyükküttah Mahallesinde, Cumhuriyet Caddesi’nin köşe başında, mazlum bir kutsal mekân… 1339 - 1521 yılları arasında inşa edildiği ve yanında bir medrese de bulunduğu bilinen bu caminin başına gelmeyen kalmamış. 1947'de dönemin hükümeti tarafından satılmış ve uzun yıllar amacının dışında hizmet vermiş. Camiyi satın alan kişiler tarafından 1974’te minaresinin de yıkılması ile halk galeyana gelmiş; istenmeyen olaylar yaşanmış. Nihayetinde, Kilisli bir grup hayırsever tarafından kurulan Hacı Derviş Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği, camiyi satın almış ve tekrar ibadete açılması için Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağışlamış.
 
5- Mehmet Paşa Camisi minaresi… Evet, camisi olmayan, tek şerefeli bir minare… Halk tarafından “öksüz minare” ismi verilmiş. İbrahim Efendi tarafından 1719’da cami ve medrese olarak yaptırılmış. Zaman içerisinde harap olunca, Halep Valisi Mehmet Paşa tarafından 1831 yılında yeniden yaptırılmış. 1940 - 1950 yılları arasında yıkılan, yakılan ve satılan cami ve medreselerin akıbetine uğrayarak yakılmış. Sadece minaresi kalmış ancak eski arşivlerde caminin fotoğraflarının bulunması üzerine, aynı plana göre inşa edilmesi düşünülüyormuş.
 
6- Çalık Cami… 1682 yılında Hacı Ali Bin Mehmet Ağa (Çalık Hacı Ali) tarafından şehir merkezinde yaptırılan caminin özgün bölümü, enine dikdörtgen planlı ve mihrap önü kubbeli bir mekândan ibaret. Üç kemerli son cemaat bölümü de var. İki kapısı olan avlusunda minare, taş bilezikli bir kuyu ve Çalık Ağa ve eşine ait mezarlar bulunmakta. Batı cephesindeki taç kapı üzerinde Mevlevi sikkesi şeklindeki bir kitabe yer alıyor.
2018 yılının ocak ayında, Zeytin Dalı Harekâtı sırasında roketli saldırıya maruz kalmış. Kubbesinin tam ortasına PKK tarafından atılan bir roketle, akşam namazını kılmakta olan biri Türk, biri Suriyeli olmak üzere iki kişi hayatını kaybetmiş. Altı vatandaşımız ise yaralanmış. Tarihi caminin restorasyon çalışmaları yapılmış ve kubbe yeniden inşa edilmiş.
 
O kadar çok yer gezdik ki bu kısa zaman içerisinde, hepsini anlatmam uzun sürecek. Asırlık ağaçları, İpek Yolu, eski taş duvarlı yapıların bulunduğu dar sokaklarındaki, zamana meydan okuyan cumbalı evleri, saç işlemeli kapıları, altından geçerken sadece bedeni değil, ruhu da serinleten, yuvarlak kemerli kabaltılar, bedesten ve çarşıları, baharatçı dükkânları… Hepsi tarihî birer miras… Hayran kalmamak ve saygı duymamak mümkün değil.
Fikret Oğuztürk Ağabeyim, sağ olsun, bizi sık sık en seçme mekânlara götürüp Kilis mutfağının leziz yemeklerini yedirdi, içirdi. Karnımız patlayıncaya kadar yememize rağmen, yeni sunulan lezzetlere hayır diyemiyorduk bizler de. Gezmekten çok yemekten yorulduk diyebilirim etkinlik boyunca. Grubumuzda müthiş bir uyum vardı ve neşe dolu muhabbetlerimizin de tadına doyulmuyordu.
 
Cumartesi akşamı saat 20:00’da Cumhuriyet Meydanı’nda şiir etkinliğimizin olacağı, çeşitli yerlere asılan dev afişlerle halka duyurulmuştu. Alana etkinlik başlamasına yarım saat kala gittiğimizde, bütün sandalyelerin dolu olduğunu ve ayakta izlemeye gelenlerin de epey kalabalık teşkil ettiğini görünce mutlu olduk. Dev bir sahne kurulmuştu tam karşıya. Işıklandırma ve ses düzeni ayarlanmıştı. Bize ayrılan ön sıradaki yerlerimize oturduk tatlı bir heyecan içerisinde. Kilis’in değerli idarecileri ve çeşitli makamlardaki yöneticileri ve müdürleri de bizleri yalnız bırakmamış, programı izlemeye gelmişlerdi.
 
Az sonra, sunucumuz, açılış konuşması yapması için, sahneye Fikret Oğuztürk’ü davet etti. Birincisi yapılan etkinlik hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra, bu tür etkinliklerin Kilis için ne kadar önemli olduğundan bahsetti. Çok haklıydı. Edebiyat ve sanat, dünya çapındaki kültür alışverişinde ve kentlerin tanıtılmasında, güzelliklerinin bilinmesinde çok önemli bir misyona sahiptir. Bizler de bu vesile ile buradaydık sonuçta ve bilgi dağarcığımıza, gönül ve fikir dünyamıza zenginlik katıyorduk.
 
Fikret Oğuztürk, sahneden alkışlar arasında inmeden önce neşeli bir başlangıç yapılması amacıyla Fatma Arıkan – Çınar Arıkan çiftini davet etti. Şairlerimiz, harika bir karı koca atışması kaleme almıştı ve her kıtasında bizleri kahkahaya boğdular.
 
Sıra vatan şiirleri okumaya gelmişti. İstanbul, Ankara, İzmir, Sakarya, Adana, Çorum, Yozgat, Gaziantep gibi illerden, yurdun dört bir yanından gelen ve Kilis’te yaşayan şairler, isim sıralamasına göre sahneye çağrıldı.
  
Ahmet Akkoyun (Makberi), Çınar Arıkan, Fatma Arıkan, Ferhat Öztürk, Fikret Oğuztürk, Gülay Oğuztürk, Havva Köseoğlu, Halit Yıldırım, Hatice Naime Karadağ, Hülya Özcan Çapar, Gazi Hüseyin Kılbaş, İlhami Erdoğan (Ozan İLO), Kadir Turan, Ozan Muradi (Murat Danlı), Mustafa Doğan, Mustafa Kurt, Mücella Pakdemir, Nuh Comba, Şerife Apaydın, Şerife Köksal Badısaba, Temel Ata, Üzeyir Güleç, Yıldırım Öğretmen Katrancı.
 
Vatan konulu hamaset şiirlerimizi coşkuyla seslendirdik ve halk tarafından aynı coşkuyla alkışlandık. Ozan arkadaşlarımız sazlarıyla ve sözleriyle geceye unutulmaz renk kattılar. Halka açık etkinliklerin şairlerin duygu dünyasına yaptığı olumlu etkisini anlatmaya bilmem gerek var mı? Biz şairler, sözün özü olan şiiri topluma sevdirmeyi arzu eder, duygu ve düşüncelerimizi onlarla paylaşmayı isteriz. Bunun en güzel yolu da işte bu tür etkinliklerdir. Bizi kutlamak için yanımıza gelen insanların sıcak, samimi davranışlarıyla göstermiş oldukları ilgiye paha biçemem doğrusu. Edebiyata katkı yönünde elini taşın altına koyan herkesten Allah razı olsun.
 
Etkinlik sonrası döndüğümüz Olea Otel’in lobisinde saz çalıp, türküler söyledik, tatlı ve neşeli muhabbet ettik aramızda. Kitaplarımızı imzalayıp birbirimize verdik. Orman Müdürümüz İsmet Gümüş Bey, imzalı kitaplarımı alabilmek için otele uğramıştı. Ne kadar mutlu oldum, anlatamam. 
 
Ertesi gün erkenden yola koyulan arkadaşlarımızı helalleşerek yolcu ettikten ve değerli Ağabeyimiz Fikret Oğuztürk ve sevgili eşi Gülay Oğuztürk ile teşekkür edip vedalaştıktan sonra sıra alışverişe gelmişti. Havva Köseoğlu, Şerife Apaydın, Şerife Köksal, Temel Ata ve ben Gözümüze kestirdiğimiz bir baharatçı dükkânını adeta talan ettik. Ardından Mehmet Şakir Kılıç Bey’in arabasına doluşup yeniden Kilis’i gezip tozmaya başladık. 239 yıllık çınarın altında, Atilla Usta’nın kendi eliyle yaptığı eşsiz lezzetteki Türk kahvesini içerek muhabbet etmemizin, hediyelik eşya satan yerlere girip, çıkmamızın, tarihî sokaklarda gördüklerimizi beynimize kazırcasına hayran hayran dolaşmamızın, tekrar tekrar Kilis lezzetlerini tatmamızın, yeni insanlarla tanışıp sohbet etmemizin zevkini nasıl anlatabilirim? Çocuklaşıp, yoldaki bir traktörün üstünde, yollara oturarak, yalancıktan el falına bakar gibi yaparak poz bile verdik kameralara. Temel Ata’nın anlattığı fıkralara güldük bol bol. Birbirimize şakalar yaptık, takıldık, eğlendik. Her anımız dolu dolu geçti.
 
Akşam olmuş, uçağa binme saatimiz gelip çatmıştı ne yazık ki. Otele dönüş yaparak, sabahtan kapatıp lobiye indirdiğimiz bavullarımızı aldık ve Gaziantep’e doğru yola koyulduk. Kilis Belediyesi Sosyal İşler Sorumlusu Mehmet Şakir KILIÇ uçaklarımıza binene kadar bizden ilgisini esirgememişti yine sağ olsun. Böyle şahsiyetlerle tanışıp gönüllerini kazanmak hazinelere sahip olmaktan daha değerlidir.
 
Bizlere, bu unutulmaz, örnek alınması gereken etkinliğe katılma imkânı sağlayan, misafirperverlikte elinden geleni ardına koymayan, her türlü fedakârlığı yapan, kadim dostum, kıymetli ağabeyim, Kilis Kent Konseyi Başkanı, şair, yazar Fikret OĞUZTÜRK'e,
Yazar ve şair olan eşi, gülüşü güllerden güzel, yüreği pırlanta, sevgili Gülay OĞUZTÜRK Hanımefendiye,
Etkinliğin sponsorluğunu üstlenen, başarılı geçmesi için desteklerini esirgemeyen ve Abidinağa Konağı’ndaki akşam yemeğine gelerek aramızda bulunan, hepimizle tek tek tanışarak ilgi gösteren, Kilis Belediye Başkanı Sayın Mehmet Abdi BULUT Beyefendiye,
Belediye Meclis üyesi Hamza TÜRK Beyefendiye,
40yıllık dost muhabbetiyle bizleri karşılayıp uğurlayan, etkinlik boyunca da yakından ilgilenen, Kilis Belediyesi Sosyal İşler Sorumlusu Mehmet Şakir KILIÇ Beyefendiye,
Kilis BBP İl Başkanı Seydo YILDIRIM Beyefendiye,
Kilis Orman Müdürü İsmet GÜMÜŞ Beyefendiye ve kıymetli eşine,
Kilis Belediyesi Zabıta Amiri Abdurrahman DADALOĞLU Beyefendiye,
Kilis Meteoroloji Müdürü Mustafa KURT Beyefendiye
Şehir gezisinde gönüllü rehberlik yaparak gittiğimiz yerler hakkında bilgi edinmemizi sağlayan, ayrıca iki şiirimi o gür, davudi sesiyle yorumlayarak beni çok mutlu eden,   Şırnak gazisi binbaşımız, güzel insan, şair Hüseyin KILBAŞ Beyefendiye,
Etkinliğin sunuculuğunu üstlenen Burcu GÜLOCAK Hanımefendiye ve fon müziklerimizi çalan beyefendiye,
En güzel pozlarımızı yakalamak için ter döken fotoğrafçı beyefendiye,
Bu organizasyonda emeği geçen herkese,
Benimle birlikte etkinliğe katılan, her biri diğerinden değerli kalem erbabı olan, şair ve ozan dostlarıma,
Rahat etmemiz için çırpınan OLEA OTEL kadrosuna,
Dünyanın en büyük katmer rekortmeni olarak Guinness’e adını yazdıran, közde dondurmanın mucidi, baklavacı Yılmaz AYOĞLU Ustaya,
239 yıllık bir çınarın altında kahve içerek muhabbet etmenin zevkini yaşamamıza vesile olan Çınaraltı Çay Evi’nin sahibi Atilla Ustaya,
Kilis mutfağının birbirinden lezzetli yemekleriyle bizleri ağırlayan, Söğütlüdere Göl Restaurant, Abidinağa Konağı, Hulk Dede Havuz Başı Kebap, Dürüm ve Cafe’nin yöneticilerine ve ekibine,
Resul Osman Dağı’nda, nefis manzara eşliğinde, şark köşelerinde konakladığımız Dağ Restaurant Cafe’ye,
Ve tabii ki asil, misafirperver, şiir sever Kilis halkına sonsuz hürmet ve teşekkürlerimle…
 
Gönlümüzde müstesna bir yer edinen Kilislilerle üç gün bir arada güzellikleri paylaşmaktan dolayı onur duyduk, mutlu olduk. Her saniyesi ömre bedel bir etkinlikti. Gurur vericiydi.
 
Birincisi yapıldığı hâlde kusursuzluğuyla, başarısıyla, saygı ve sevgi atmosferiyle devleşen bu etkinliğin, tüm edebiyat dünyası tarafından örnek alınması gerektiğine inanıyorum.
 
İnşallah yeniden birlikte olmak umudu ile sevgi, saygı ve selamlarımı sunuyorum.
 
Mücella Pakdemir

( Kilis Vatan Şairleri Buluşması Anı Yazısı başlıklı yazı M.Pakdemir tarafından 18.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.