Bu, zamanın acımasızca davrandığı kişilerden, yanına alıp götürdüğü bir çocuğun manevi hikayesidir. 

Daha üç yaşında, ayaklarına sanki mıh çakmış gibi gitmesine izin vermedi hayat. O çocuk her seferinde adım atmaya çalışsa acı çekti. Ama hayatın bilemediği ve engelleyemediği bir şey vardı. O çocuğa Allah (C.C.)  tarafından güçlü bir kalp verilmişti. Bu sayede bedensel de hayatsal da duygusal acılara da göğüs gerebiliyordu. Akıllı bir çocuktu da. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar araştırır ve işin ehline sorardı. Hastalıklar geçirdi, düştü, kırmadığı, dökmediği, kan dökmediği yeri kalmadı. Kimi zaman bedeni zayıfladı ama asla kalbi değil. Hastanelerde gece gündüz tedavi ve ameliyat gördü ve hala ilaçlara mahkum o çocuk. Ailesi de kendisi gibi mahvoldu ve o çocuk en çok buna üzüldü. Çünkü ne annesinin ne babasının ne de kardeşlerinin üzülmesini isterdi.Onların onun için döktüğü her damla yaş ona bin keder verirdi.Ve sonra zaman geçti. Sevdikleri insanları kaybetti. Sürekli gece gündüz gönlü yaralı, gözleri yaşlı gezdi. Birçok zaman ailesinin maddi imkanları eksik olduğu için okul zamanlarında bile sıkıntı çekti. Her sene hayat bir kırbaç daha vurdu ve bir çivi daha çaktı. Ama o çocuk dayandı ve sabretti. Lise ikinci sınıftayken kendine iki seçenek sundu. Ya psikopat olacaktı ya da derdini şiir ve yazılara dökecekti. Biraz düşününce ikinci seçeneği daha akıllıca buldu ve derdini şiir ve yazılara döktü. Yazdıkça güzelleşiyordu. Artık arkadaşları bile onun yazdığına inanmıyorlardı. Sonra öğretmenleri de ondan şiir istemeye başladı ve o yalnız, bağrı yanık, acılı çocuğun şiir hayatı böyle başladı ve hayatına bir de şiir girdi. O şiir yazmayı bırakmaya çalışsa da şiir onun paçasını tutmuştu bir kere. Uyuşturucu gibi bağımlılık yaptı ve yazmaya devam etti. Hep ailesine evlatlık ve kardeşlik görevini yapmak için çalıştı. Hayat arada bir aile arasına dargınlık ve kızgınlık soksa da o dayandı ve Allah (C.C.)'a sığındı. Asla Allah (C.C.)'a isyan etmedi. Küfürden sakındı, kendi neyden yiyor veya kullanıyorsa onlardan herkese ikram etmeye çalıştı. Ve yine zaman geçti ve bu çocuk evlenme yaşlarına geldi. Ama evlenmek için en başta hastalığından kurtulması sonra da adam gibi bir iş bulması gerekiyordu ama olmadı. Birçok işe girdi ve biri hariç hepsinden haksızlık yüzünden istifa ederek çıktı. Diğer iş içinse haksızlık yoktu hatta çok seviyordu çalışmayı ama şirket battığı için işten atıldı. Birçok amacına ulaşamayan ama her şeye dayanan, kale gibi o çocuğun, içeriden canını en çok yakan ve en çok bitiren bir şey vardı. O çocuk sekiz yaşında aşık olmuştu ve karşısında her şeyi göze almıştı. Leyla ile Mecnun neydi ki onun sevdasının yanında. Sevdiği kız başka çok uzak bir okula gitti. Ve o çocuk daha başka hiç kimseyi sevmemeye yemin etti ama sonra yeminini bozdu ve on sekiz sene boyunca acısını çekti. Hastalığı arttı, yalnız kaldı ve acıları arttı. Aradı, taradı ama bulamadı. Herkes ona;'deli, aşık' deyip küçümsedi.Ve yemin bozmanın cezası olan on sekiz sene bitince o çocuk da artık olmayacak bir duaya amin ettiğini anladı. Şimdi yine gönlünü ferahlatacak bir kız daha buldu ama kaderin karası gibi ona da ulaşamıyor. Ama bu seçtiği kızın daha yakınlarda olduğunu biliyor ve de hissediyor. Çünkü kalbini kaptırdı. Ama bu çocuğun merak ettiği bir şey var. Bu kadar bedensel, hayatsal ve duygusal acılarla;''BU KALP DAHA NE KADAR ATAR?''...

                                                                                BeniTan
( Bu Kalp Daha Ne Kadar Atar başlıklı yazı BeniTan tarafından 1.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.