‘’Uzun, çıplak gecenin cüce anıları…

Belleğin dökülüşü-geçmişi de öyle yeni ki!-

Zamanın müziğiyle dans etmeye alışkın

Kuşlar ve gölgelerle yüklü bir kadın

Geçmişin maskesini usulca çıkarır.’’

(H. Ergülen)

 



 

 

Zıpkın yemiş bir aryadan daha bayat o nüans:

Şakıyan sesinde özgürlüğün içli bir davet

Elbette yüklenip de omzuna tüm beyitler

İstirham edilesi bir şarkı

Şimdi çökecek dizleri gecenin

Şahit tutulası şu şiire de geçse keşke sözüm:

İzdiham ötesi şıkkı olmayan soruların da

Artık kaldıysa bir hikmeti

Ötüşü duyulmayan kuşlar ne ara göç ettilerse şiirden?

 

Kozası olmayan bir sureyim aslında

Suretimde ne kaygan zemin ne alt edilesi bellek

Göğe kulaç açan ölümlü şarkılar

Tek gören ve de tek duyan

İçimdeki rahmeti.

 

Lafügüzaf temsili misal:

Bir karede doğan ve ölen iç acılar

Oysaki üçgen mahiyetinde idi günün hürmeti

Hezeyan yüklenip de solmayı şiar edinen

Güleç yüzümde solan güneş gibi.

 

Bariz yanılgı

Sehven yenilmişlik:

Arzı endam eden tek karede

Soluk bir rubai

Şiirin verdiği cüret ile

Gölge kadar umarsız tüm olup biten

Ne şehrin göbeğinde ölen yetim bir hece

Ne kayrasında yenilgi yüklü

Varsa yoksa aşkın töhmeti

Parlayan gözlerimde bir gizem

Sevdalı sesinde ömrün tökezleyen bir sitem

Kendime nazire ettiğim o kayıp eksen

Şimdi şah damarımla sırdaşım

Rabbime duyduğum özlem kadar heyecan yüklü

Tanışıklığım hüzünle

Dünden yola koyulduğum gün ve gece.

 

Çöle düşkün madem ruh

Görüp göreceğine edeceği latife mi

İçindeki endamlı hüzne sunduğu son hediye?

Bir göğün ışıldayan avizesi

Bir aşkın yürekten çağlayan neşesi

Yitimi ise an meselesi

Sudan sebeplerle yalıtılmışlığın haznesinde saklı o sureti

Soldurmazdan önce hayat ve sakinleri.

 

Bir kanaviçe madem o karartı

Israrlı satırların son güzergâhı

Uyutulmuş bir şiirden hallice

Derinlerin meali sızan hecelerden ince ince

Sükûn yüklü bulutları ısmarlarken şiir niyetine

İçtiğim acılar mı feragat etmediğim hayattan taşan?

Zemherilerde unutulmuşluğum mu boyumu aşan?

Daha nicesi, azizim:

Sorsunlar beni kalemden

Düşmedi gitti ahvalim yakamdan.

Ne soytarı bir hüküm ne sıradan bir gün

Dolup taşan haznemden

Şiir kadar gerçeğim ben.


( Şiir Kadar Gerçeğim Ben... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 3.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.