CB Erdoğan'ın "Artık her an girebiliriz," açıklamalarının ardından, gece yarısı saat 22.30 civarında medyaya ABD başkanı Trump ile telefonda görüşmesi yansıdı. Bu bir hareketliliğin olacağının işaretiydi. Ve beklenen hareketlilik dün öğleden sonra başladı. Önce ABD haber kanalları haberi duyurdu. Ardından Trump, twitter mesajlarıyla Türkiye'nin geri adım atmaya niyetli olmadığının açıklamalarını yaptı.


Penragon’nun baskısından bunalan Trump'ın ilk açıklamaları Türkiye aleyhineydi. "Söylediğim gibi yine yineliyorum. Türkiye bilgilerim dışında bir şey yaparsa, Türkiye'nin ekonomisini yok ederim," diye bir twit attı. Bu çirkin dil ne diplomasiye, ne de müttefiklik ilişkisine sığardı. Bizdeki krizciler açıklama üzerine doların geçen yıl olduğu gibi fırlayacağını düşünerek dövize yöneldiler. Oysa Trump'ın açıklaması kendi iç piyasası içindi. Adam, kendi kamuoyunu ikna edebilmek ve oluşacak baskıları kırmak için bir mesaj atmıştı. Attığı ikinci twitte, Obama döneminde üst düzey bir yöneticinin "Biz Kürtlerle değil, PKK ile iş birliği yaptık," şeklindeki açıklamasını paylaşarak, bir kez daha kendi kamuoyuna; "Bizim orada işimiz yok," mesajı verdi. Sonradan gelen beyanlar Türkiye'nin istediği nitelikteydi.


Amerika, “mahallî müttefikim” dediği teröristlerin devletleşmesi için askerî eğitim, teçhizat ve silah olarak ne lazımsa yağdırdı. Bu hareket, Ankara’ya büyük bir gözdağıydı. Ama Türkiye’de devlet iradesi, yolundan ve kararlılığından dönmedi. O kararlılık şimdi diplomatik bir zafere dönüştü.


        Türkiye, S-400 füzelerine dair Washington’un onca baskı ve tehdidine rağmen asla geri adım atmayarak, Rusya’dan bu füzeleri satın aldı. Füzeler geldi ve nisan ayında da mevzilendirilecek. S-400 sürecini bu şekilde neticelendirmek elbette yüksek bir başarıydı.

 

        Basın sözcüleri Suriye’nin toprak bütünlüğüne atıfta bulundular. Kürt devleti kurdurarak Suriye’yi bölme yolundaki taraf, buna gücü yetmeyip de çekilme yoluna girince; Türkiye’ye “çekilirim ama sen de Suriye’de ilhaka gitme ve onun yekpareliğine riayet et…” dediği görülüyor. Vaktiyle Trump’ın “bizim Suriye’de ne işimiz var, çekileceğiz!” deyip de derin Amerika’nın hayata geçmesine müsaade etmediği sözü, böylece kısmen bile olsa tecelli etmektedir. Bu pentagonun hiç hoşuna gitmedi. Şahinler bu saatten sonra tekere çomak soksalar da fazla bir işe taramayacaktır. Moraller biten PKK/PYD, rahatlıkla “ABD bizi sattı,” diyebilir. Normalidir.

 

Türk Ordusunun Fırat’ın Doğusuna yapacağı harekâta katı bir tutumla muhalefet eden, Türkiye’yi müdahaleden caydırmak için elinden geleni yapan ABD’nin bu tavrı beklentilerin dışında kaldı. Türkiye'nin aleyhinde açıklamaları bir yere kadar haklı görebiliriz. Çünkü Türkiye, kendilerini kovmaktan beter etti. YPG'ye yaptıkları binlerce tır yardımı bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Türkiye dünya tarihi bir kavşağı geçerek, ABD'ye, "Buraya kadar…" diyerek büyük bir meydan okuma yaptı. ABD'nin önünde iki seçenek vardı. Ya YPG'nin yanında yer alıp Türkiye ile savaşa girecek, ya da tasını tarağını toplayıp gidecekti. Gitme kararı aldı.


Oyalama yapmamaları için Türkiye YPG'ye sevkiyat yaptıkları sınır kapısını bombalayarak "şaka yapmıyoruz," mesajı verdi. Ardından Türk askeri Cerablus'tan Menbiç'e doğru ilerlediği haberi geldi. "Türkiye giremez, ABD izin vermez," diyenler çakal sürüleri sus pus oldu. Döndüler; "İşimiz çok zor…" demeye başladılar.


Bu bölge Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekatlar'ndan daha kolay bir şekilde temizlenecek, CB Erdoğan'ın BM’de dile getirdiği 1450 güvenli köyün temeli atılacak. Türkiye'de bulunan Suriyelileri o bölgeye aktarma işini de yapacak.


Türkiye’nin 30 km derinlikli olmasını istediği güvenli bölgeye Amerika’nın itirazı yok. ABD Fırat’ın doğusunda Türkiye’ye Suriye’nin hava sahasını açacak. ABD istememesine rağmen ÖSO operasyona katılacaktır.


Dün ayrıca TSK ve MİT’in ortak operasyonuyla PKK/KCK’nın beyin takımı ve kilit isimlerinden Ayfer Kordu nokta atışıyla cehenneme gönderildi.


Kolay bir süreç değildir. Hiçbir savaş kolay değildir. Bu milletin tüm duası ordusu ile birliktedir. Allah yar ve yardımcınız olsun.


 

Ant - 081019

 

 


( Fıratın Doğusu başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 8.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.