Şahin ve Yusuf Vaiz’in evine vardıklarında hava kararmıştı. Çiftlik evi üç katlı ve geniş bir evdi. Büyük bir bahçe içindeydi. Tek tük yanan soluk lambaların ışığında yol göstericiyi takip edip ikinci kata çıktılar. İkinci katta sade döşenmiş büyük bir salona girdiler. Yer halı ile kaplıydı. Halının üstüne oturmak için küçük minderler bulunuyordu. Salonda hiç süs eşyasının bulunmaması Yusuf’un dikkatini çekti. Vaiz 60 yaşlarında gösteren omuzlarına dökülen uzun saçları ve sakalları kırlaşmış biriydi. Yüz ifadesi çok yumuşaktı. Sevecen bakışları Yusuf’un odaya girer girmez dikkatini çekmişti. İçeri girip oturdular.Vaiz konuşma yapıyordu. Yusuf fark ettirmeden etrafına göz gezdirdi. Kılıç Bey Vaiz’in tam önünde oturmuş gözlerini kapatmış Vaiz’i dinliyordu. Duvarın kenarında Ejder Bey oturuyordu. Dizlerinin üzerine oturdular. Şahin hemen gözlerini kapatmış Vaiz’i dinlemeye başlamıştı. Yusuf odadaki diğer insanların aksine gözlerini önüne dikip dinlemeye başladı.

-Bu şehri kuranlar insanların kalplerinden dini duygularını söküp attıkları takdirde her şeyin daha güzel olacağı gibi bir yanlışa düştüler. İnsanın içinden dini duygularını alırsanız o insanın hayvandan farkı kalmaz.Etrafınıza dikkatli bakın yanlışa düşen pek çok insan dini duygularını göz ardı etmiş insandır. Yaratıcıdan korkmayan insanın korkacağı veya onu engelleyecek hiçbir şey olmaz. Vicdanı olmayan insandan her türlü kötü şeyi bekleyebilirsiniz. İnsanda vicdanı din geliştirir.Şu anda şehirde pek çok dini akım rahatça çalışıyor.Ama hiç biri YARATICI’nın emrettiği din değil. O yüzden insanları kötülüğe sevk ediyor. Bu yüzden herkesin başına bir müfettiş dikilse bile suç işlemek engellenemiyor.

Dinledikleri bildikleriyle bire bir örtüşüyordu.Yusuf’un. Ağır cezalara ve sıkı takibe rağmen şehirde suç oranı bir türlü düşmüyordu. Bu bakımdan müfettişler boşuna çalışıyorlardı. Suçu engelleyemedikleri gibi çoğu zaman suçlular yakalanamıyordu.

-Her kes görevini en iyi şekilde yapmalı ki masumlar güven içinde yaşayabilsin.

Düşündüklerine cevap verirmiş gibi söylenen bu sözler Yusuf’u şok etmişti adeta. Kafasını kaldırınca Vaiz’le göz göze geldi. Beyaz yüzündeki simsiyah gözleri adeta Beynini okuyordu. Böyle bir şey mümkün müydü?

-Yüce ALLAH isterse her şey mümkündür. “Olamaz böyle bir şey dedi içinden Yusuf.

Birden aklına operasyon geldi. Kılıç Bey ne düşünüyordu acaba? Çok büyük bir tuzağın içine düşmüşlerdi. İvanov ve Khaos büyük bir tuzak kurmuşlardı. Bu tuzak eğer başarılı olursa her şey çok kötü olacaktı.

-Herkes plan kurar, tuzak hazırlar. Ancak tuzak kuranların en hayırlısı Yüce Allah’tır. Allah’ın yarattığı kaderin dışına kimse çıkamaz.

Yusuf yüzü allak bullak bir şekilde Vaiz’e bakakaldı. Vaiz sıcacık gülümsüyordu. Önündeki kitabı yavaşça kapattı. Kitabı yakınında oturan birine uzattı.Ellerini yüzüne sürdü. Çok hafif bir sesle bir şeyler söyledi. Bir kaç dakika içinde salonda Yusuf Kılıç Şahin ve Ejder’den başka kimse kalmamıştı. Vaiz ayağa kalkıp kendilerine doğru gelmeye başlayınca ayağa kalktılar. Vaiz aynı gülümsemeyle elini Kılıç Bey’e uzattı.

-Hoş geldin Kılıç. Kendini özlettin.

Kucaklaştılar. Vaiz’le Şahin’in daha samimi kucaklaştıklarını hissetti Yusuf. Ejder Bey’le de kucaklaşan Vaiz Yusuf’a döndü.

-Hoş geldin Yusuf dedi tokalaşırken.

Yusuf istek dışı "beni nerden tanıyor "diye düşünmüştü.

-ALLAH isterse her şey mümkündür dedi Vaiz.

Yusuf şaşkındı. Ne düşüneceğini bilmiyordu.Cevap veremedi. Vaiz’i takip edip başka bir odaya geçtiler. Odada çay kaynıyordu. Genç bir adam çay servisi için bekliyordu. Altı kişilik küçük bir masa vardı.Vaiz oturdu. İşaret edince oturdular genç adam sessizce çay servisini yaptı. Yusuf tam Vaiz’in karşısına oturmuştu. Çayından bir yudum alıp Kılıç Bey’e bakmaya başladı.Kılıç Bey’in gözleri önündeydi.

-Başımız dertte Vaiz dedi. Yakında büyük bir eylem yapılacak suçluların yanında suçsuzlar-da öldürülecek.Eylem başarılı olursa pek çok masum da zarar görecek.

-Senin görevin masumları korumak Kılıç.

-Evet, ama karşımızdakiler çok güçlü.

-Sen kafanda güçlü dediğin için onlar güçlü.

-Karşımızdakiler Khaos.

Yusuf Vaiz’e baktı. Yüzünde tedirginlikten eser yoktu. Aynı sıcaklıkta gülümsüyordu.

-Şehirde 30–35 milyon insan yaşıyor Kılıç. Yüce Yaratıcı’nın nazarında bir masumu öldürmek 35 milyonu öldürmekle eşdeğerdir. Bir masumun hatırına yüzlerce hatta birlerce suçlu affedilebilir. Yaratanın hatırını Yaratılanın hatırından üstün tutmak gerekir. Her zaman ve her durumda masumları korumak ve kollamak Yaratıcı’nın hatırını üstün tutmaktır Kılıç dedi Vaiz.

Sustu çayından bir yudum içti. Bakışlarını Kılıç Bey’e çevirip konuşmaya devam etti.

-İnsanlar bana gelirken bir soru sormaya ve benden cevap almaya geldiklerini zannederler. Hâlbuki çoğu kararını vermiştir ve benden onları onaylamamı beklerler. Sana yapacağın işinle ilgili bir şey söylememi bekleme. Kimsenin kararını sorgulamam. Benim misyonum bir masum için bütün suçluları affetmeyi gerektirir. Benden Khaos’a karşı koy dememi bekleme. Buna karar verecek olan sensin. Benim tarafım her zaman aynı. Yaşayışları düşünceleri ne olursa olsun masumların tarafı. Otuz beş yıldır müfettişsin. Mücadele ettiğin hiç kimse güçsüz değildi. Kararı kendin vermelisin. Bugün birilerinin gücünden çekinip geri çekilirsen devamı gelecektir. Şehirde yıllardır Khaos var. Herkes kaderini yaşar. Kısmetinde olan kaşığına çıkar.

Çayından son yudumunu içti ayağa kalktı.

-Bu gece burada kalın Kılıç dedi. Yarın gidersiniz.

Kapıdan çıkarken arkasından gelen genç adama sessizce bir şeyler söyledi. Birkaç dakika sonra genç adam geri geldi.

-Kılıç Bey yatacağınız oda hazır. Siz buyurun ben çayı getiririm.

Odadan çıkarlarken Şahin Bey;

-Siz gidin ben birazdan geleceğim dedi.

15 dakika sonra dört ranza bulunan büyükçe bir odada masanın başında çay içiyorlardı. Kılıç Bey durgundu. Çayından bir yudum aldı.

-Ne düşünüyorsun Şahin?

-Senin düşündüğünü Kılıç.

-Ben ne düşünüyorum?

-Operasyon sonuna kadar gitmeli. Tehditlere pabuç bırakmayalım.

-Değil Şahin. Vaizin dediği gibi ben buraya gelirken zaten kararımı vermiştim. Sadece Khaos’un kafamdaki gücü beni tedirgin ediyordu. Bilirsin insanlarda mistik güçler olduğuna pek inanmam. Salonda Vaiz konuşurken adeta kafamdan geçenleri okurmuş gibi konuşuyordu.Hatta o sırada aklıma gelenlere cevap vermeye başladı sanki. Ben müfettişlerin boşuna çalıştığını düşünürken “Herkes görevini yapmalı ki masumlar güven içinde yaşasın dedi. O anda aklıma İvanov ve Khaos’un ortaklaşa insanlara bir tuzak kurdukları geldi. Khaos ve İvanov’un kurdukları tuzağın başarılı olmasının herkese zarar vereceğini düşünüyordum ki sanki beynimi okumuş gibi cevap verdi. Konuştuklarının hepsi benim o anda kafamdaki soruların cevabıydı Dediği gibi kararımı çoktan vermiştim zaten.

Yusuf tam manasıyla şok olmuştu. Biraz önce kendi hissettiklerini Kılıç Bey anlatıyordu. Ejdere baktı.Ejderde aynı şaşkınlık içindeydi. Belli ki üçü de aynı anda aynı şeyleri düşünürlerken cevaplarını da Vaiz’in ağzından duymuşlardı.

-Şimdi seni de İbrahim’i de anlıyorum Şahin. İkinizin bu adamda ne bulduğunuzu merak etmiştim. Şimdi sizi daha iyi anladığımı sanıyorum. Gelelim operasyona. Ne İvanov ne Khaos beni engelleyemez Şahin. Meydanda tek başıma olsam bile eylemi engelleyeceğim. Sonuçta ölebilirim ama yıllar önce verdiğim söze sadık kalacağım. Hayatımı anlamlı kılan tek şey masumları korumak. Bu operasyonu yapmazsam bir daha kimseyi koruyamam. Sizler benimle misiniz?

Aynı anda üç EVET duyuldu.

-Yalnız şunu bilin. O gün meydanda sadece dördümüz olabiliriz. Bu hepimizin hayatı tehlikede demektir. Eylem bittiğinde canımız dâhil hiçbir şeyimiz olmayabilir.

Çayından son yudumu çekti.

-Madem benimle birliktesiniz Ejder sen yarın operasyonda görev alan bütün müfettişleri ofise çağır. Konuşacağım. Artık yatalım.

Sırayla çıkıp odanın karşısındaki küçük odada üstlerini değiştiler. Küçük odaya en son Şahin girdi. Başka bir şey konuşmadılar. Yusuf her zaman yaptığı gibi yapacağı şeyleri düşünmeye çalıştı ama uyuya kaldı.Gece çok ilginç bir rüya gördü. Rüyasında yattıkları odada Vaizin yanında annesi tanımadığı kumral sakallı bir adamla konuşuyordu. Bir taraftan kendisine bakıyorlardı. Annesi tanımadığı adama sanki severmiş gibi bakıyordu. Annesi adama sarılırken Yusuf uyandı. İçinde garip bir huzur vardı. Yatarken kafasında oluşan belirsizlikten eser yoktu. Operasyonla ilgili hiçbir şüphe kalmamıştı kafasında. Her zaman en ince detayına kadar planladığı işlerinde bile bir tedirginlik olurdu. Hayatının bile tehlikede olduğu bu operasyonla ilgili hiçbir belirsizlik kalmamıştı kafasında. Saat 06,30’u gösteriyordu. Kılıç ve Ejderin yüzlerinde de bir rahatlık vardı. Bir kaç dakika sonra Şahin gülerek içeri girdi.

-Kahvaltı hazır aşağı gelin.

Küçük odada üstlerini değişip üniformalarını giyerek aşağı yemek salonuna indiler. Hızlıca kahvaltılarını yapıp çıkarken biri yanlarına yaklaştı.Hafif bir sesle;

-Vaiz çıkmadan sizi görmek istiyor dedi.

Vaiz akşamki gibiydi. Gözleri gülümsüyordu adeta. Sıcacık bakıyordu. Sırayla kucaklaştılar.

-Babam bana bu eve her gelenin gördüğü bir rüyayla kafasındaki sıkıntılarından kurtulduğunu söylerdi.Sizlerin masum insanları korumak için gerekeni yapacağınıza inanıyorum. Sizin için dua edeceğim.Dikkatli olun yolunuz açık olsun dedi.

Bu sefer şaşırmadılar. Akşamdan beri Vaiz’in bildiklerinin sınırlarını sorgulamak akıllarına gelmiyordu artık.Ofise önce Kılıç Bey’e bağlı ofislerin yetkili müfettişleri geldi. Görüşüp gittiler. Öğleden sonra operasyonda görevli müfettişler geldiler. Şahin, Yusuf, Ejder ve Kılıç Bey hep birlikte en alt kattaki garaja indiler. Müfettişlerin hepsi merakla bekliyorlardı. Kılıç Bey hazırlanan masanın üstüne çıkıp konuşmaya başladı.

-Müfettişler beni dinleyin. Beni tanıyorsunuz.35 yıl önce Akademiye girerken ve Akademiden mezun olurken verdiğim bir söz vardı. Bu şehirde suçsuz bir kişinin ölümü benim için tüm şehir halkının ölümüyle aynı olacak ve masumları korumak için canım dâhil her şeyden vaz geçecektim. Bu sözümü bugüne kadar tutmaya çalıştım. Açıklamakta bir mahzur görmüyorum. Bir hafta sonraki kutlamalarda Konsey Başkanı ve aynı platformda bulunan kişilere suikast düzenlenecek.

Konuşurken müfettişlerle göz göze geliyordu. Bu Kılıç Bey’in yapmadığı bir işti.

-Bundan önceki bütün operasyonları unutun. Karşımızda hepsinden daha güçlü düşmanlar var. Bu operasyonda Khaos ve Başmüfettiş İvanov karşımızda olacak.

Garajda kısa süreli bir uğultu oldu. Yüzlerde oluşan kısa süreli şaşkınlık çabuk dağıldı.

-Bu operasyona katılacak olanlar canları dâhil her şeylerini kaybedebilirler. Ben babam, amcalarım ve diğer akrabalarım gibi görevimi yapacağım. Tek başıma olsam bile bu eylemi engellemeye çalışacağım. Katılmak istemeyen müfettişler buradan gidebilir. Operasyona katılmaya mecbur değilsiniz.

Kılıç Bey masadan yere atladı. Arkalardan bir ses duyuldu.

-Başmüfettişim Şahin Bey sizinle birlikte mi?

Soruyu Şahin cevaplandırdı.

-Ben Yusuf Bey ve Ejder Bey bu operasyonda Kılıç Bey’le beraberiz.

Kalabalığın içinden uzun boylu zayıf bir müfettiş çıktı. Ofisin en eskilerinden bir müfettişti. Kılıç Bey’in önüne gelip elini tuttu.

-Sizinle beraberim Başmüfettişim, dedi.

Önce garajda büyük bir uğultu ardından haykırış duyuldu. Müfettişler bağırıyordu;

-Sizinle beraberiz Başmüfettişim.

Yusuf, Kılıç Bey’in gözlerinden yaşların aktığını gördü. Şahin’de aynı durumdaydı. Koskoca müfettişler ağlıyorlardı. Garajda bulunan tüm müfettişlerle tokalaşıp kucaklaşıp bürosuna çıktı Kılıç Bey. Ardından Şahin, Ejder ve Yusuf’ta çıktılar. Üst katta kendi bürolarına geçecekken Ejder Şahin’in kolunu tuttu.

-Büroma geçelim Şahin Bey konuşmak istiyorum. Yusuf Bey sizde gelin.

Ejder farklı bakıyordu bugün.

-Beni bilirsin Şahin Bey. Senin kadar inançlı değilim.Ancak dün akşam farklı şeyler oldu. Orda söylemedim ama Kılıç Beyin söylediği her şeyi bende yaşadım.Aklımdan geçen her sorunun cevabını verdi Vaiz. Bu nasıl olur Şahin Bey? Böyle bir şey mümkün mü?

-30 yıldır sormadan tüm sorularımın cevabını aldım Ejder. Allah isterse her şey mümkündür.

Gülüyordu Şahin. Geçen yıllar içinde gerekmedikçe hiçbir şeyi sorgulamamayı öğrenmişti.

-Dün gece değişik bir rüya gördüm Şahin Bey,

Ejder gözleri dalmış devam ediyordu. Çubukları yine elindeydi. Döndürüp duruyordu.

-Gördüklerimi anlatmayacağım. Hayatım boyunca dün geceki kadar huzur içinde uyuduğum nadirdir. Ama bundan sonra Vaizin çiftliğine daha sık gidip geleceğim.

Bürodan çıkıp kendi bürolarına geçtiler. Büroya girerken Kaya Bey’in Kılıç Bey’in bürosuna girdiğini görmüşlerdi. Raportör bilgisayarın başında çalışıyordu her zamanki gibi. Güldü başını eğip selam verdi.

Kaya Bey Kılıç Bey’le görüşmek istemişti. Koltuğa oturur oturmaz;

-Operasyona bende katılmak istiyorum efendim dedi.

-Kararını niçin değiştirdin Kaya?

-…

-Seni dinliyorum Kaya.

-Bazı bilgilere ulaştım.

-Nasıl bilgiler?

-İvanov’la Khaos’un işbirliği içinde olduklarını öğrendim.

-Haklısın Khaos İvanov’la işbirliği içinde. Operasyon yapmamamız için bizi tehdit ettiler.

-Bu tehdide rağmen operasyonu yapacaksınız öylemi?

-Evet, Kaya. Gerekirse tek başıma.

-Bende bu yüzden katılmak istiyorum operasyona.

( Yirmi Dört 13 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 10.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.