Raportör çıkınca Kılıç Bey koltuğunda geriye yaslandı.

-Evet arkadaşlar. Bir operasyonu daha başarıyla bitirdik. Ancak biraz öncede dediğim gibi Ejder ve Yusuf’un yaralanması beni çok üzdü. Bildiğiniz gibi her operasyondan sonra toplantı yaparak konuşmak geleneğimizdir. Sizi dinliyorum.

-Evet Kaya ne düşünüyorsun operasyon hakkında?

Kaya Bey meşhur kolyesini boynundan çıkarmış bileğine takmıştı.

-Başmüfettişim dedi. Bu operasyon hiç ummadığım kadar başarılı geçti. Bilhassa bize yardım eden gönüllüler tam bir profesyonel gibi davrandılar. Merak ettiğim bir konu var?

-Nedir Kaya?

-Daha önce hiçbir operasyonda bu kadar geniş bir gönüllü yardımı olmamıştı. Konsey başkanının bu kadar çok sevildiğini tahmin etmiyordum. Yıllardır yönetim binasının en büyük iki muhalifi Vaiz ve Yirmi Dört operasyon sırasında şehir meydanındaydı. Meydana çıkan ara sokaklarda onlarca Yirmi Dört madalyonu bulundu. Şehrin pek çok yerinde yaralı veya baygın bulunan suçluların üzerinde aynı işaret var. Yirmi dört köşeli yıldız. Yirmi Dört ve Vaiz’in fiili desteği olmasa işimiz çok zor olurdu.

-Sadece sevgiden değil Kaya. Elbette sevenlerde vardır ama temel sebep başkanın şehirde adil karar veren birkaç kişiden biri olması. Başkanı verdiği kararlarla hem müfettişlerin hem halkın güvenini kazandı. Başkanın öldürülmesi masum insanlara zarar verecekti. Vaiz bunun için destekledi bizi. Khaos keyfi isteklerine karşı çıktığı için başkanı gözden çıkarmıştı.Bu operasyonla bir şey daha yaptık.

Kılıç Bey karşısında oturan Kaya arkadaşı ve Şahin’e baktı.

-Başkanla beraber kimleri kurtardığımızı düşündünüz mü?

Şahin’in gözlerinin içi güldü çocuklar gibi.

-Düşmanlarımızı kurtardık Kılıç. Kurtardıklarımızın içinde bizi seven tek kişi Başkan.

-Evet, Şahin haklısın. Başkanla birlikte Meclis başkanı meclis üyeleri Başmüfettişler Kurulu ve daha ismini bilmediğim bir sürü yönetim binası yetkilisi. İçlerinde bizi yani müfettişleri seven sevmese bile destekleyen tek kişi Konsey Başkanı.

-Bunu düşündün mü başlarken?

-Evet Şahin.Başkanla beraber kurtulacak kişileri çok düşündüm.

Çekmeceden çıkardığı paketten bir sigara yaktı.Bir nefes çekti.

-Eylemle ilgili ofise ilk gelen mesajları hatırlıyor musunuz? Mecliste çalışan bir arkadaşımdan geldiğini söylemiştim hatırlarsanız.

Odadakiler dikkatle Kılıç Bey’e bakıyorlardı.

-Benim yönetim binasında hiç arkadaşım yok! Bu mesajların doğrudan Meclis başkanının talimatıyla bize gönderildiğini düşünüyorum. Mesajların gönderildiği bilgisayar meclis envanterine kayıtlı ve iki sene önce veri tabanından kaydı silinmiş.

-Bu olamaz Başmüfettişim. Emin misiniz?

Kaya şaşkınlıkla bağırmıştı.

-Evet Kaya. İlk önce bende senin gibi düşündüm. Bütün müfettişler bilirler ki Şehirde eğer müfettişlerden nefret eden iki kişi var denilse birincisi Meclis başkanıdır. Bana özel mesajla eylemi haber veren kişi Mecliste çalışıyor olmalı. Aklıma gelen ikinci ihtimal ise, eylemden haberdar olan kişinin Yirmi Dört bağlantılı olduğu.Mesaj atan kişiye özellikle eylemi adamları vasıtasıyla duyuranın Meclis başkanı olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemi birkaç farklı yerden teyit ettirdim. Başkan Ayakos bu bilginin bana ulaşacağını biliyordu.Ulaşmazsa başka şekilde bana bilgiyi ulaştıracaktı. Mesaj gönderenin Yirmi Dört bağlantılı olma ihtimali daha ağır basıyor. Bildiğiniz gibi yıllardır ofise gelen bazı ihbarların ve bilgilerin Örgüt kaynaklı olduğunu biliyoruz. Yirmi Dört "Toplumum" dediği insanlara zarar verenleri hiç bir ücret talep etmeden bize ihbar ediyor yıllardır. Gizli bir örgütün adamı durumuna düşmek çoğu zaman zoruma gitse de bu sayede pek çok suçluyu yakalayıp cezalandırdığımızda bir gerçek. Operasyona hazırlanırken bunu derinlemesine araştırmadım. Çok büyük bir operasyon fikri beni heyecanlandırmıştı çünkü.

-Meclis başkanı bunu neden yapsın ki Kılıç? Şehirde oluşacak kaostan en fazla yarar sağlayacak o ve imtiyazlılar değil mi?

-Meclis başkanı hayatta kalacağına inansaydı zaten bize haber vermezdi Şahin. Eylem başarılı olsaydı o platformdaki kimse sağ kalmayacaktı. Can korkusundan bize haber uçurdu. Yıllardır müfettişlere düşmanlık yaptığı için bizden başka kimseye güvenemedi. Güvenden ziyade bazı müfettişleri ve ofisleri o kadar suiistimal etti ki böylesi bir operasyona bizden başkasının

kalkışamayacağını biliyordu. Prensip olarak suça karşı çıkacağımızı düşündü. Aynı zamanda Khaos’a rağmen operasyonu bizden başkasının yapamayacağını da biliyordu. Böylece bizde görevimizi yaparken düşmanlarımızı da kurtarmış olduk.

Kaya düşünceliydi.

-Başmüfettişim dedi. Düşmanlarınızı kurtaracağınızı bile bile böylesi tehlikeli bir operasyon kararı vermek zor olmadı mı peki?

-İlk başta zor oldu Kaya. Babam “İyi insan düşmanlarına bile iyilik edebilendir” demişti. Doğrusunu söylemek gerekirse operasyona karar vermek benim için çok zor oldu. Ama bizler müfettişiz. Görevimiz bu. Gerektiğinde düşmanlarımıza bile yardım etmek zorundayız. İşimizin paradoksu bu. Pekâlâ, siz görevinizin başına gidebilirsiniz.

Kılıç Bey konuşmasını tamamlamasına rağmen Kaya yerinden kalkmamıştı.

-Bir şey mi söyleyeceksin Kaya?

-Evet efendim. Başmüfettiş İvanov’un bölgesindeki alkol satılan ve içilen iş yerlerinin durumu ne olacak?

-Sen karar ver Kaya. Bu yüzden ofis sorumluluğunu sana veriyorum. Sende bilirsin ki gece kulüpleri ve kafelerdeki bilgi akışı işine yarayabilir. İstiyorsan izin ver çalışmalarına ama karlarını toplum merkezlerine,Eğitim merkezine ve Tıp merkezine aktarmalarını sağla.Ofisteki arkadaşlarınla konuşup karar verin.

Kaya ve arkadaşı bürodan çıkarken masadaki telefon yanmaya başladı.

-Alo.

-Kim?

Telefonu kapatırken Kılıç Bey’in yüzü allak bullak olmuştu. Hızla ayağa kalktı. Şahin’e;

-Mahvolduk Şahin dedi. Melike gelmiş. Eğitmen’le yukarıya çıkıyormuş.

Melike ismini duyunca şaşıran Şahinin yüzü gevşedi gülmeye başladı. Kılıç Bey kızdı.

-Çok mu sevindin?

Kızgınlıkla sormuştu.

-Evet dedi Şahin gülerek Tahmin etmiştim zaten.

Birlikte çıktılar. Yusuf’un yattığı dairenin kapısında Eğitmen’le yanında ki kadına yetiştiler. Kadının başında saçlarını örten omuzlarına dökülmüş siyah bir şal vardı. İnce yüzlü 45–50 yaşlarında güzel biriydi. Suzi kapıyı açmış bakıyordu. Melike Kılıç Bey’i görünce soğuk bir edayla konuştu.

-Oğlumu koruyacağına söz vermiştin Kılıç dedi.Kocamdan sonra oğlumu kaybetmeye dayanamam.Oğlum yaralı sen ve Şahin ayaktasınız. Üstelik bana haber bile vermiyorsunuz?

Suzi şaşırmıştı. Kılıç Bey ve Şahin önlerine baka kalmışlardı. Cevap veremiyorlardı. Kılıç Bey;

-Özür dilerim Melike dedi. Üzülmeni istemedim.

İçeri girdiler beraberce. Yusuf şaşırmıştı annesini görünce doğrulmak istedi ancak hissettiği acıyla kalkamadı. Melike hemen koştu. Yatağın kenarına oturdu. Yusuf un ellerini sevgiyle tuttu.

-Oğlum Yusuf’um nasılsın?

-İyiyim anne merak etme. Üzülme.

Yusuf annesinin elini sevgiyle öptü.

-Oğlum işte bu yüzden müfettiş olmanı istememiştim. Seni kaybetmek istemiyorum.

-Merak etme anne bana bir şey olmayacak. Sen üzülme.Nasıl haberin oldu? Haberin olmasını istemiştim.

Melike birden sinirlendi.

-Ne demek bu?

İstek dışı sesi tiz perdeden çıkmıştı.

-Oğlum yaralanacak ve bana haber vermeyeceksiniz öyle mi?

Kılıç Bey’e bakmadan sertçe konuştu.

-Hem oğlumu tehlikeli bir operasyona götürüyorsun Kılıç hem yaralanıyor bana haber vermiyorsun. Bir daha olmasın.

Yusuf un şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Annesi Şehrin en güçlü başmüfettişine fırça atıyordu. Kılıç Bey Melikenin sözlerine cevap bile verememişti. Bakışları yerdeydi.Şahin kaybettiği oyuncağını bulmuş yaramaz çocuklar gibi ağzı kulaklarında sessizce gülüyordu. Melike yatağın üstünden kalktı. Yüzünden öptü oğlunun.Kapıya doğru giderken yine biraz önceki sertlikte;

-Kılıç dedi oğlumu koru zarar görmesini engelle. Bana hesap vermek zorunda kalırsın aksi takdirde.

Başka bir şey söylemeden çıktı gitti. Ardından Kılıç

Şahin ve Eğitmen’de çıktılar.Yusuf şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. Olanlara bir anlam veremiyordu. Annesinin kendisine olan sevgisini biliyordu. Ama Kılıç Bey’e bu şekilde fırça atabileceğini düşünmemişti. Annesini bu günkü kadar agresif görmemişti. Annesini itiraz etmeyen biri olarak tanımıştı hep. Müfettiş olacağını söyleyince razı olmamıştı. Küsmüştü. Kırgınlığını belli ederek razı olmuştu. Hayatı tehlikede olacağı için razı olmadığını söylemişti. Babasının mağazada çalışırken öldürüldüğünü söylemişti bir keresinde. Bu yüzden silahlı işlerden nefret ederdi. Yusuf’u asıl şaşırtan Kılıç Beyin sessiz kalması cevap verememesi idi. Olanları hafızasına kaydetti. Yatağına uzandı. Bu konuyu özellikle araştıracaktı. Sonraki günlerde Yusuf yavaş yavaş iyileşti.Suzi bu süre içinde Yusuf’un yataktan kalkmasına izin vermedi. Düzenli olarak pansumanını yaptı. Özel yemekler yaptı daha çabuk iyileşmesi için. Yusuf belli etmek istemese de bu ilgiden memnundu. Sanki kız kardeşi gibi görmeye başlamıştı Suziyi.

Eylemin üzerinden 15 gün geçmişti. Suzi, itiraz etmesine rağmen yemeğini yedirmişti. Bulaşıkları yıkadıktan sonra bilgisayarın başına geçmişti çalışmak için,

-Bayan Suzi size bir şey sorabilir miyim?

-Elbette Yusuf Bey.

-Şahin Beyle nasıl tanıştınız?

Suzi gülümsedi sessizce.

-Şahin anlatmadı mı?

-Anlattı ama kısaca. Anlatmadı da denilebilir.

-Biraz geriden başlamak lazım Yusuf Bey.Babamın küçük bir dükkânı vardı. Annem ben doğarken ölmüş. Babam daha sonra Salma’nın yani raportörün annesiyle evlenmiş. Çocukluğumuzda pek geçinemezdik. Devamlı rekabet halindeydik. Küçükken babam bizi Vaiz’in çiftliğine gönderirdi. Geç kızlığımızda raportör müfettişliğe merak sardı. Çok çalışıp müfettiş oldu.

-Biliyorum söylemişti.

-Birkaç yıl müfettişlik yaptı. Babam istemedi müfettiş olmasını. Bu tür işlerin kadınlara uygun olmadığını düşünüyordu. Şahin’le bu sırada tanıştık. Kardeşim bir soruşturma sırasında saldırıya uğradı. Hastaneye kaldırıldı. Çalıştığı ofis Kılıç Beye bağlı olduğu için Şahin soruşturmayla ilgilendi. İlk tanışmamız böyle oldu.

Suzi o günü hatırlayınca güldü.

-Doğrusu ilk tanıştığımızda hiç sevmemiştim Şahin’i. Ben hesap işi yaparım. Şahin’in agresif ve maço tavırları hoşuma gitmemişti. Kardeşimin ilgilendiği olayı Şahin sonuçlandırdı. Kardeşimi Kılıç Bey’in merkez ofisine raportör olarak aldılar. O zamanlar çalıştığım mağaza Kılıç Beyin sorumluluk bölgesinde olduğu için Şahin’le daha sık karşılaşmaya başladık.

Sustu Suzi.

-Çay içer misiniz Yusuf Bey dedi. Ben içeceğim.

-Evet, Teşekkür ederim Bayan Suzi.

Mutfağa giden Suzi biraz sonra iki fincan çayla gelip Yusuf un çayını yatağın önündeki sehpanın üstüne koydu. Kendi fincanını masanın üstüne koyup oturdu.Bilgisayarı kapattı.

-Annemi hiç tanıyamadım Yusuf Bey. Anne sevgisini hiç tatmadım. Babam devamlı büfede bulunduğu için baba ilgisini de bilmiyorum. Belki bu yüzden hep güçlü bir koruyucum olmasını istedim. Beni koruyacak birine ihtiyaç duydum. Belki bu sebepten ilk tanıştığım birinin yalanlarına inanıp evlendim. Çok acı çektim. Çok dayak yedim. Çektiğim işkenceye dayanamaz hale gelince kocamdan ayrıldım. Ama kocam beni rahat bırakmadı.Pek çok defa saldırıya uğradım. Ya eski kocam yada arkadaşları tarafından. Bu saldırılardan beni Şahin korudu. Raportörle beraber çalıştıkları için sıkıntılarımdan haberdar oluyordu. Karşılık olarak benden bir şey istemedi. Ben güvenlik katkımı ona vermek istediysem de kabul etmedi. Kocam hırsızlık yaparken öldürülünce beni koruma görevi üzerine kaldığı için daha sık görüşmek zorunda kaldık. İş yerimi evimi değiştirmede bana yardımcı oldu. Yakınlaştık. Evlendik.Onunda benimde birbirimize ihtiyacımız vardı. Şahin anlatmadığı sürece ona soru sormam. Cezaya gidince bunalıma girdim. Birden bire herkes etrafımdan çekildi sanki. Kılıç Bey arayıp sormaz oldu. Salma bile eskisi kadar aramadı. Ben Şahin olmayınca terk edildiğimi zannedip çok bunaldım. İntiharı bile düşündüm zaman zaman. Gerçeği daha sonra anladım. Kılıç Bey’in ofisinin beni fark ettirmeden korumaya aldığını geç fark ettim.Daha doğrusu Salma bana fark ettirdi. En son üç ay önceki tehdit olayında Kılıç Beyin ofisindeki arkadaşlık bağının tam olarak farkına vardım. Şahinin karısı olduğum için hiç karşılıksız ofisteki müfettişlerin beni korumaya almaları hatta evimin önünde nöbet tutmaları beni çok etkiledi. Hiç kimseye güvenemeyeceğiniz bu şehirde güvenilecek insanlarla tanışmaktan çok mutluyum.

Siz istirahat edin Yusuf Bey diyen Suzi fincanları mutfağa götürdükten sonra bilgisayarın başına geçip çalışmaya başladı. Yu suf yatağında gözlerini kapatmış düşünmeye başlamıştı. Biraz sonra uyuya kaldı.

( Yirmi Dört 17 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 17.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.