“Unutulmuş birer birer, *

         Eski dostlar eski dostlar.

         Ne bir selam ne bir haber

         Eski dostlar, eski dostlar.

 

         Hayal meyal düşer gibi,

         Uçup giden kuşlar gibi,

         Yosun tutan taşlar gibi,

         Eski dostlar, eski dostlar.”

         Başkalarını bilmem ama, bu güzel şarkıyı dinlerken, özellikle sözlerinden etkilenirim. Sol yanımdan bir sızı gelir. Kalbimin acıdığını hissederim. Bazı eski dostlardan kopukluk demeyeyim de ıraklaşmanın sancısı sol cenahımdan gelen duygulanımlar. Bilemiyorum, bazı eski dostlarım uçup gitmişlerdi ama ya da ben onları azat mezat edip uçmalarına sebep olsam da, yürekteki yuvaları hâlâ bozulmamış ki, bu şarkıyı dinlerken onları hatırlar, hatırladıkça da içlenirim.

         Unutulmuş isimlerde,

Bilinmez ki nasıl, nerde,

Şimdi yalnız resimlerde,

Eski dostlar, eski dostlar.

 

Hayal meyal düşler gibi,

Uçup giden kuşlar gibi,

Yosun tutan taşlar gibi,

Eski dostlar, eski dostlar.”

 

Denilenlere göre: “İnsan, dostlarıyla olduğu zaman yalnızlık hissetmezmiş.”

                   “Eski dost düşman olur ama düşman asla dost olmazmış.”

                   “Gerçek dost yıldız gibidir. Karanlık basınca ortaya çıkar.”

 

Neden böyle oldu? Niçin böyle oldu? Şartlar mı sebep oldu? Bunlar gibi daha başka sorular sorulabilir. İğneyi önce kendime batırmak istiyorum. Eski dostluk duygularım yok. Köreldi. Bu durum, sadece bende değilmiş. Görüştüğüm arkadaşlarda da eski dostluk özlemi kalmamış.

 

Bizimki öyle uzun yılları geçmişte bırakan bir dostluk değil. Tanışıklığımız, “Kayıp Edebiyat” döneminden. Orada başladı kalem dostluğumuz. Güzel yazıları çıkardı Kalem Dostum’un. Yorum yapardım. Benim yazdıklarıma da Kalem Dostum yorumda bulunurdu. “Kayıp Edebiyat” sitesinde yazı ve yorumlar, site tarafından gözden geçirildikten sonra kayda geçerdi. Dolaysıyla yazılarda ve yorumlarda incitici bir durum gözlenmezdi.  O sitede çok değerli başka kalemleri de tanıdım.  Onlardan bazıları, bu sitenin kalemleri ve editörü oldu. Bir sene sonra “Kayıp Edebiyat” ismi satılıp site kapanınca yetim çocuk gibi hissettim kendimi. Kalem Dostum’u ve diğer kalemdaşlarımı kaybetme üzüntüsüne kapıldım. İnternette dolaşırken bir başka site buldum. Kalem Dostum’u ve bazı kalemleri  oradan görmenin sevincini yaşadım. Kalem Dostum’a, mesaj atarak sevincimi belirttim. O da beni orada görmekten mutlu olduğunu yazdı. İki sene kadar yazılarımız çıktı o sitede. Yorumlarımız oldu. Yeni kalemdaşlar tanıdım. Bunlardan biri de, sitemizin değerli kalemlerinden ve benim uzun ve sivri yorumlarıma cevap yetiştiren Değerli Sami Hocam. O dönemde Kalem Dostum’la mesajlaşmamız arttı. Uzun uzadıya edebi konular üzerine görüş alışverişlerimiz oldu. Kimi zaman, ideallerinin gerçekleşmediğinden yakınan Kalem Dostum’a, umudunu yitirmemesini öğütledim. Anladığım kadarıyla temiz ve sevecen kalpliydi. Hassas yapılı olduğunu hissettiriyordu. Öz değerlerimize sahip birisi olduğu izlenimi edindim.

Sivri dilliliğim yüzünden o siteden ayrılmak zorunda kaldım. Bir kalem dostu e maille, o zamanlar varlığını bilmediğim “Sen de Yaz” sitesine gelmemi istedi. Severek geldim ve yazı ve yorumlarımı özgürce asmaya başladım. Ben de, e maille Kalem Kostum’u siteye davet ettim. Sağ olsun hemen geldi. Her zamanki gibi yazma gayretini ve heyecanını bu sitede de gösterdi. Maşallahı var, yazma enerjisinden hiçbir eksiklik göstermiyor. Yazma gayretini hep takdir ederim. Sonradan “Edebiyat evi” adını alan sitemizde yazı ve yorumlarla birbirimize destek olduk. Derken Kalem Dostum, yazım tarzını değiştirmeye başladı. Haliyle aramızda kopukluk oldu. Gayretli yazarımın, uzun cümleli, ağdalı ve zenginlik ifade eden kelimelerle dolu yazılarını anlamakta zorlanıyordum. Bu, Kalem Dostum’un yazdıklarından değil de, benim anlama yetersizliğimden kaynaklanıyordu. Anlamadığım bir konu hakkında yorum yapmam, beğeni belirtmem ikiyüzlülük olurdu. Haliyle beğeni ve yorumlarım, bıçak gibi kesiliverdi. Bir keresinde bu durumu belirtsem de yeni yazma çizgisinden sapmadı Kalem Dostum. Yorumda bulunmadığıma, beğeni belirtmediğime üzüldüğüne inanıyordum. Bu durum beni de üzüyordu. “Bir kere olsun, ‘Kayıp Edebiyat’taki gibi yazsa da gönlümce yorum yapmasam” diye yakındığım oluyordu. İnancım o ki, başka yazılara ve bazen şiirlere yorum yaparken ya da beğeni sunarken benim sayfama niye uğramıyor diye Kalem Dostum’un da yakındığını yürekten hissediyordum. Birbirimizden kopuk görünsek de aslında kalem dostluğunda tek yürek gibiydik. Bunun böyle olduğunu yakın bir zamanda daha iyi anladık.

Sıkça Türk Sanat Müziği dinlerim. TRT’de Ayşe Ekiz adlı bir ses sanatçısı var. Çok güzel şarkı söylüyor. Şu şarkısını dinlerken ve ilk iki mısra söylenirken,  Kalem Dostum’u hatırlıyorum. Onun, bu iki mısra ile bana seslendiğini hissediyorum.

Geçip gitme yanımdan ne olur eller gibi*

Bir şey söyle merhaba veya ne haber gibi”

Merhaba Gülüm Hanım,

Değerli Kalem Dostum’a ta ilk günden beri hep bu şekilde hitap ettim. Benim

nazarımda “Kayıp Edebiyat”taki gibisin.  Bu siteye gelişinde nasılsan yine öylesin bu yazı dostunda. Önceki stilinde bir yazı yaz ne olur… Anlama kıtlığı çeken bu ihtiyar adamın anlayabileceği bir yazı olsun lütfen. Acele etmeyin. Bir hafta sonra olsun.

Yazdıklarına; elleri gibi değil, daha farklı şekilde yorum yapmak istiyorum. Önceden olduğu gibi. Yanlışa yanlış, güzele güzel…

         Sizi unutmuş değilim Değerli Kalem Dostum.. Sizin de beni unutmanız mümkün değil. İnancım bu yönde. Sizin gibi ben de duygulu bir insanım. Eski dostlar, unutulmuş gibi olsalar da, yeri geldiğinde hatırlanıyor, yürekteki yerinde pırpır ediyorlar… Sol yanında bir sızı duyuyorsun…

Şu anda olduğu gibi…   

Sağlıklı günler dileğimle en içten sevgi ve saygılar Değerli Kalem Dostum.

Eski Dostlar*:  Beste   : Gültekin Çeki

                          Güfte  : Hayri Mumcu

                         Makam: Rast

Geçip Gitme*: Beste   : Erdoğan Berker

                         Güfte   : Mehmet Erbulan

                        Makam : Hüzzam      

  

                       Veysel Başer

( Kalem Dostum başlıklı yazı Veysel Başer tarafından 19.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.