Aşk en çok yazılan en çok yorumlanan konu.
Allah insanı yaratmadan önce şeytan ve melekler varmış.
Ve Allah insanı yaratmayı istemiş,varlığının bilinmesi için ; ve bu isteğini meleklere ve şaytana bildirmiş.Melekler de itaat olduğu için, Allahın buyruğuna karşı gelmemişler.
Şeytan Allah'ı aşkla sevdiği için buna itiraz etmiş." Bir başka yaratıkla asla paylaşamam" itirazı ile ilk itaatsizliklik vuku bulmuştur. Adem peygamberin varlığını kabullenememiş.

Aşkı en güzel ifadelerle, veya imkansız aşkın yaptırdığı akıl almaz olaylara bakalım,

Mevlanaya göre aşk;

“- Aşk, yüzüme binlerce nükteler yazdı; aşıksanız gönlümün halini görün de okuyun.
Ne kadehtir her an aşıklara sunulup duran kadeh; erseniz siz de bu çeşit kadehi alın, çekin!
Balıkların suyu da denizdir, ekmeği de; balıksanız ne diye ekmeğin dudağına aşıksınız?
Mihnetlerle, eziyetlerle dopdolu bir kırba var, adı benden. Atın taşı, kırın o kırbayı da tamamiyle kurtulun gitsin.”
.....

Mevlananın bir sözü daha var ;"aşk aşkı öldürür" bunu nasıl yorumlayalım?yenisini buldum eskisinin hükmü yok mu diyelim?Ne kadar yoruma açık konu.

Abdülhak hamit Tarhan`ın eşi Fatma hanım ölünce ünlü Makber şiirni yazar.Daha sonra lüsyen hanımla evlenir, ama belki lüsyen hanımı Fatma hanımdan daha çok sever,Necip Fazıl`ında lüsyen hanımla sohbet etmekden etkilendiğini yazılarından biliyoruz.

Olimipiyat yarışmalarında bir Rus ve Amarikalı ,cimnastikci bir birbirine aşık olur, onların tek görüşme şansı beş yıl sonra yapılacak olan Olimpiyat yarışlardır. O zamanlar demirperde vardı. Bu aşk onları beş yıl sonra buluşturur.

Unutulmaz love story romanından sonra, filimi yapılmışdır. Aşkın sonunda "love means not ever having to say you`are sorry" aşk hiç bir zaman pişmanlık duymamakdır . diye aşkın engel tanımazlığını ifade etmiştir.

Yunus Emre de belki önceleri Taptuk Emre!nin nin kızına aşık olur senelerce odun taşır ,bu aşk sonunda ilahi aşka ulaşır, ve ölümsüzleşen şiirlerini yazar.

Mevlana'nın aşkla dönmesi Ferhat'ın bilek güçünün bilinmesi hep aşkla olmuş.

Bir ümidsiz aşkda Gevher Nesibe Sultan'ın aşkı;bir sipahi Askere aşıktır.Bu aşka onay vermeyen ağabey, bu sipahi askeri savaşlara gönderir,ve şehit düşer.Bu üzüntü dolayısıyle Sultan verem olur ve ölür
.
Bu aşkın sonucu çok kişiye şifa olan bu eser yaptırılmıişdır.

Gevher Nesibe Sultan, Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızıdır. 1204 yılında verem hastalığına yakalanarak Kayseri'de vefat etmiştir.

Vasiyeti üzerine ağabeyi Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1204-1206 yılları arasında Kayseri'de inşa ettirilmiş ünlü Darüşşifa Gevher Nesibe Hatun'un adı ile anılmaktadır. Darüşşifa'da ayrıca Gevher Nesibe'nin türbesi bulunmaktadır.

Anadolu'nun İslam dönemine ait en eski hastahanesi olan bu muhteşem bina günümüzde Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılmaktadır


"Gılgamış Destanı, tarihin en eski yazılı destanının adı olup, 12 kil tablete Akad çivi yazısı ile kaydedilmiştir. Uruk kralı Gılgamış`ın ölümsüzlüğü arayışının öyküsünün anlatıldığı destan aynı zamanda Nuh Tufanı`nın daha eski versiyonunu da barındırmaktadır. Gılgamış, en yakın dostu Enkidu`nun ölümünün ardından giriştiği ölümsüzlüğe ulaşma çabasının nafile olduğunu ve Tanrı Enlil’in öğütleriyle, insanın ancak büyük bir ad bırakmakla ölümsüzlüğe erişebileceğini kabul etmiştir."


Yine bir imkansız aşka konu; Tac Mahal

Dünya'da aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan`ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Arcümend Banu`nun, (Mümtaz Banu Begüm) doğum sırasında ölümü üzerine, onun hatırasına yaptırılmıştır.(Çocuk doğururken ölen kadınlar kutsaldır görüşüyle)

Bu dünyanın yedi harikasından biri olan Tacmahal mimarı bu eser tamamlandıktan sonra bir eşi benzeri yapılmasın diye öldürülmüşdür.

Ünlü senarist Ayşe Şasa;onsekiz yıl çekdiği şiziofreni deneyim sonrası ;kainatın temeli aşk ve hikmettir diye özetledi.

Kleopatra yine uğruna savaşlar yapılmış kadın. Ünlü bir tarihçinin veciz deyişiyle Kleopatranın burnu birazdaha uzun olsaydı tarihin seyri değişirdi demişti.

Şimdi soruyorum Dünya'nın mihenği aşk mı?


( Kainatın Temeli Aşk Mı? başlıklı yazı M.Filizman tarafından 21.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.