Daha dün ilkbaharda
Sevda ağacındaki çiçekli dalları
Uçurtma kuyruğuna bağlarken
Çocuklar gibi şenlenir dik
Ağustosun tüm sıcağının yetiremediği
Aşı tutmayan yabani kekre çağlayı
Isırınca dişimiz gıcırdardı yüzümüzü ekşitmezdik
Eylül ekimde dalları kırarak meyveleri
Hoyratça yolan haylaz çocuklara söylendik
Acısı sızdı dallardan yüreğimize hissettik
Kökünden iliklere işleyecek soğuk demleyen
Yüzünde derin çatlaklarla kasım kaldı geriye
Dökülen yapraklara sarıldı ümitlerimiz
Savruldu aralık sonuna doğru
Kimse tutmadı elinden
Soğukta beyazı lekelemeden
Kanı saçılmadan kapatacak gözlerini
Zatürreden öldüğünü zannedecek herkes
Bir tek cenazeye gönderilen kasımpatılar
Gizlice birbirinin kulağına söyleyecekler
Yılbaşında sevda ağacının dibine
Kardelen tohumu ekerken Ümidi
Hançerle çaresizliğin öldürdüğünü
Kızıl bir şafaktan her gün doğacak hasret
Akşam batınca kapkara oturacak yüreğine
Adını uzun kış gecelerinin kulağına
Acılı harflerle fısıldayacak sensizlik
Kulağı çınlayacak ilkbaharda yaktığın ateşin
Sonbaharda hüzünlü közünü andıkça
Ocak ayında arkandan ağıtlar yakarak
Şubat ayına el sallayan geceler
Çırasını yeniden yakacak acılarının
Belki de donmuş ruhuna cemre düşerken
Kemikleri terleyecek masum ümidin
İşte o zaman şaire rica edip şiirlerde
Kardelenlere çiçek açtıracak yeniden…