Tan yerinde kızıla çalardı ela gözleri

Yüzünde doğmayı bekleyen şiir gibi

 

Çatılmış iki kaşının arasından duyulurdu

Volta atan umudun ayak sesleri  

 

Kirpikleri yerinden fırlamadan

Dertsiz gönüllere değince yaralardı

 

Kirazdan kırmızı bulaşmış sevdanın dudakları

Öperdi yuvasız kırlangıçların ruhundan

 

Dilinde şifalı sözcükler saklambaç oynarken

Sobelenirdi işkence görmüş cümleler

 

Bir bakıştan bulaştı damağa sevdanın sırrı

Zımpara boşa yoruldu gönle yerleşmişti tadı

 

Düğümlenirdi boğazına utangaç duygular

Çıkamazdı nefesiyle mutluluğun reçetesi

 

Acı türküler demlenirdi sevdanın kulaklarında

Duyunca tadını inlerdi gönüller

 

Baharla örülmüş beliklerine kurulurdu salıncak

Limon çiçeklerinden esen rüzgârla hayaller sallanırdı

 

Hasret kokusunun aşı yapıldığı

Ihlamur ağacının dalına benzerdi sevdanın burnu

 

Düşerdi bazen gecenin içinden rüyalarıma

Hoş geldin derdim mahcup olur avuçlarının içi terlerdi

 

Küçücük ellerinde uzun parmakları vardı sevdanın

Çileli gurbet bitecekti uzatsaydı kolunu hayatıma

 

Yetişemedi saman yolundan eli kolu ama

Otuz dokuz numaralı ayaklarıyla bir yıldıza basıp ta

Kayarsa son durağa 

Kucak açtım kelebek gibi

Sadece bir gün sarılmak için bekliyorum sevdayı….

( Kod Adı Sevda başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 12.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.