Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 15.11.2019
Okunma Sayısı : 809
Yorum Sayısı : 0

REFORM-İSLAM’DA REFORM


Google’a Reform yazıp arattığınız zaman karşınıza Viki sayfasından şu tanım çıkıyor:    Reform,16. yüzyılda başlatılarak tüm Avrupa’yı etkilemiş ve Katolik Kilisesi’ne karşı yapılmış dinsel bir harekettir. Katolik Kilisesi’nin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşması, siyasetle ve dünyasal etkinliklerle daha fazla ilgilenmeye başlaması birçok din adamının tepkisini çekmiş ve reform hareketlerine yol açmıştır.Reform kelime olarak yenilik veya ıslahat anlamına gelmektedir. Martin Luther,düşünceleriyle tüm dünyanın gidişatını değiştirmiştir. 1517 yılında Roma’ya yaptığı bir yolculuk sonucunda Kilise’ye olan inancını tamamen yitiren Martin Luther Almanya’ya döndüğünde 95 maddelik bir metin hazırlamış ve kilisenin duvarına asmıştır.Bu metinde kısaca ifade edilenler şunlardır;

1)-Tanrı ve kul arasına kimse giremez.
2)-Günahları sadece Tanrı affedebilir.
3)-Papalığın af yetkisi bulunmamaktadır.
4)-Endüljans belgesi satan din adamları sahtekar ve suçludur.
Martin Luther Kilise’yi sorgulayan fikirleri yüzünden aforoz edilse de Protestan Mezhebinin kurucusu olarak kabul edilir...

Reform hareketinin başlama nedenleri nelerdir?

1)- Kilisenin bozulması.

2)- İncilin birçok dile çevrilmesi.
3)- Kağıt ve matbaanın gelişimi ile okur yazar sayının artışı.
4)- Özgür düşüncenin oluşmasıyla, kilisenin sorgulanması.
5)- Endüljans belgeleri ile para karşılığı günah affetme.
Bu sebeplerle birlikte, Almanya ve beraberinde tüm Avrupa özgür düşünce sayesinde gelişmiş ve daha da ilerlemiştir. Reform hareketiyle Avrupa’da şartlar değişmiştir. Fakat reform, her ne kadar olumlu bir adım olsa da mezhep savaşlarını da beraberinde getirmiştir. Mezhep birliği bozulduktan sonra, Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıkmıştır. Katolik mezhebini terk eden her ülkede kilisenin mal varlığı ve topraklarına el konulmuştur. Geride kalan Katolik kiliseler yenilenmek zorunda bırakılmıştır. Eğitim laik bir sisteme oturtulmuş ve okullar çağın gereklerine göre yeniden düzenlenmiştir. Papanın Krallara taç giydirme yetkisi, kilisenin Kral ve yönetim üzerinde etkisi son bulmuştur. Mezheplerle mücadele için bazı ülkelerde Engizisyon Mahkemeleri kurulmuştur. Siyasal alanlarda ayrılıklar başlamıştır. Osmanlı üzerine Haçlı ordusuyla saldırmayı düşünen Şarlken’in oyunları bozulmuştur. Bu mezhep savaşları Osmanlı devletinin yararına olmuştur. Avrupa’da süren 30 Yıl Savaşları (Mezhep Savaşları) Osmanlının Avrupa’da birçok yeri fethetmesini kolaylaştırmıştır. Osmanlı’da bulunan Gayri Müslimlere din ve inanç özgürlüğü sağlandığı için, Osmanlı devleti bu süreçten etkilenmemiştir. Avrupa da kültürel ve bilimsel alanda yeniliklere açık hale getirilmiş ve yeni icatlar desteklenmiştir. Kural ve baskı yerini hoşgörüye bırakmıştır. Din ve devlet işleri bir birinden ayrılmıştır. Laiklik fikirleri ilk kez bu dönemde şekillenmeye başlamıştır.

Yazının girişinde açıklandığı üzere Reform hareketi 16. yüzyılda Avrupa'da Katolik ve Ortodoks kilisesine karşı başlamış nihayetinde Protestanlık mezhebi doğmuştur.Hıristiyanlık dini Hz.İsa(as)dan sonra zaten ruhbanları eliyle zaten bozulmuştu.Aklına gelenin İncil yazdığı bir din haline dönüştürülmüştü.325 yılındaki İznik konsülünde 400 olan İncil sayısı 4'e düşürülmüş yeni kurallarla Hıristiyanlık pagan inançları katılarak Putperest bir dine dönüştürülmüştü.Kutsal Kitabı,akidesi ve ibadetleri değiştirilmiş Hıristiyanlık dininde reform yapılması kaçınılmazdı. Semavilik vasfını kaybetmiş bir din durumunda olan Hıristiyanlığın insanlara hitap etmesi için reform kaçınılmazdı.

Avrupa'da ki reform hareketinden İslam dünyası etkilenmedi.İlerleyen zamanda Osmanlı devletinin zayıflamasıyla bazı aklı evveller İslam toplumunun gerilemesine sebep olarak İslam dinini görmeye ve bunu dillendirmeye başladılar.Gerileme ve çöküş döneminde her alanda başlayan Batı hayranlığı en sonunda-beli de en başında-inananları vurdu.İyi bir araştırmayla görülecektir ki İslam toplumunun geri kalması İslamiyeti gereği gibi yaşamadıkları içindir.

Batı hayranlığını Avrupa'dan damızlık erkek getirtmeyi teklif etmeye kadar götüren Abdullah Cevdet’e göre gelinen aşamada insanlığın Kant, Comte ya da Bergson’un yaklaşımlarına ihtiyacı yoktu.Toplum için vecibesiz,müeyyidesiz, bireyleri felsefî anlamda “dindar” yapacak bir din fikrine dayanan Guyau’nun tezleri yeterliydi.Abdullah Cevdet mahviyetten uzak bir yaklaşımla kendisini bu yeni dinin peygamberi olarak görüyordu.Derin Tarih Dergisi Şubat 2016

İslam dininde reform ve ya güncelleme yapılmasını hararetle savunanlara bakarsanız hepsinin inanç zaafiyeti içinde olduğunu göreceksiniz.İmanından şüphesi olan kişi elbetteki suçu dine atacaktır.Mucizelere reddedecek, Kuranı Kerim'den bazı ayetlerin çıkartılmasını teklif edebilecek,tavan yapmış egosuyla Kibre kapılacaktır. Bunların doğal sonucu ise Vahyi inkardır.Kuran'ın mana olarak Kuran olduğu Peygamber Efendimiz(asv)ini sözleri olduğunu söylemektir.En nihai nokta ise Peygambersiz,Hadissiz,mezhepsiz ve belki de ibadetsiz bir din teklifi gelecektir....

Hayatta en kıl olduğum insanlar din reformcuları.Kişi ya Müslümandır,yada değildir. Müslümansan İslam dininin emirlerine itaat edersin.İslam teslim olmak,kabul etmek demektir.

Müslüman olmayana söyleyecek bir sözümüz yok elbette ki.

İslam dininde reform yapmak isteyenlere niye kıl oluyorum?

Kardeşim insanın yaptığı,uyguladığı şeylerde yenileme,reform,güncelleme yapabilirsin.Bu hayatın bir gerçeğidir.Kanunlar eskir,teknoloji eskir,devlet yönetiminin felsefesi eskir, yenilenir, güncellenir ve ya değiştirilir.Anayasa kaç kere değiştirildi saysını hatırlayanınız var mı?

İslam dininde reform heveslilerinin sanıyorum kafalarında Hıristiyan dünyasında ki reform hareketleri var.

Hıristiyanlıkta reform yapabilirsiniz,nitekim yapılmıştır da.Halen yapılıyor olabilir. Çünkü Hıristiyanlık artık semavi bir din değildir.Hz.İsa'dan sonra Hristiyanlık ,semavi olma özelliğini kaybetti.325 yılında yapılan ve Hristiyanlığı putperest bir dine dönüştüren Konsil'de 400 İncil'in sayısı 4'e indirildi mi?İndirildi.Semavi kitabı değiştirilen bugün kü Hıristiyanlık insanların uydurdukları bir din olduğu için,insani olan diğer her şey gibi güncelleyebilirsiniz.

İslam dini için böyle bir şey düşünemezsiniz,yapamazsınız,çünkü bizler son dine mensub Müslümanlarız. Kitabımız son Kitap olduğu gibi,Peygamberimiz(asv) de son peygamberdir. Allah-ü Teala dinin temeli olan Kitabını koruyacağını beyan etmiştir.Allah-ü Teala bizim için İslam'ı din olarak seçmiş ve dinini kemale erdirmiştir.Neyin reformunu yapacaksınız be gafiller?

Kimse kusura bakmasın İslam'da reform fikri Müslüman'ın Mümin'in fikri olamaz.Olsa olsa Hıristiyan zihniyetlilerin veya kafirlerin fikri olabilir ancak.

İslam dinini İlahi değil insani bir din gibi gören bir balık beyinli ancak dini sorgulamaya kalkar.Günümüzde ünvan manyağı olmuş bazı prof.lar-üstelik İlahiyat'ta çalışan bazılarının sanıyorum beyinlerinde ki küçülmeye bağlı olarak Peygamberimiz(asv)i,Kitabımızı sorgulamaya kalkmalarını başka türlü açıklayamıyorum şahsen.

Kur'anı Kerim'de Hz.İsa(as) nın doğduğunda konuştuğu belirtilmişken(Malumunuz Mucize Peygamberlere mahsus bir özelliktir.Mantık olarak ta olmaması gereken bir şeyin olmasıdır) bir ilahiyat profesörünün bunu kabul etmemesinin,beyninin küçüklüğünden başka ne gibi bir açıklaması olabilir ki?

Biz niyetinizi,misyonunuzu anlıyoruz.Erkek gibi çıkın açıklayın.Deyin ki:Biz zannettiğiniz gibi Müslüman falan değiliz,İslam dinine zara vermek için yapılan bir projenin iş ortağıyız. Hz.İsa'ya önce düşmanlık eden ardından sahte incil yazanlardan farkımız yok.

Ne yaparsanız yapın ALLAH-Ü TEALA'NIN KORUMASI ALTINDAKİ İslam'a ve Müslümanlara zarar veremezsiniz.Zara verebileceğiniz tek gurup pamuk ipliği Müslümanlarıdır. ÇÜRÜK ELMALAR AYIKLANIR.Yani sizler istemeseniz de Allah'ın dinine hizmet etmiş olursunuz. Allah(cc)ın her şeye gücü yeter.18/01/2019

REFORMCULARI SEVMİYORUM!

Yazdıklarımı okuyan az sayıda arkadaşın gayet iyi bildiği gibi Din Reformcularını sevmiyorum.Sevmek te istemiyorum.İslam dinini Batı’nın kendi bozulmuş din(Hıristiyanlık) lerine göre oluşturdukları kavramlar üzerinden eleştiriye tabi tutmaları,bunu da Müslüman sıfatıyla-Yıkıcı Eleştirmenlerin Müslüman olduğunu düşünüyoruz-yapmaları canımı gereğinden çok sıkıyor.İslam karşıtlarının eleştirilerine bakışım;adamlar;zaten inanmıyorlar,dolayısıyla İslam dinine zarar vermeyi görev olarak algılıyorlar,iken ismi Müslüman ismi, görevleri İlahiyatçı-bazıları değil- kişilerin iyi niyetli diyemeyeceğim yıkıcı ifadelerini anlamakta zorlanıyorum.Bu konuda mantığım basittir;inanıyorsan ifadelerin niçin yıkıcı,yok inanmıyorsan açıkça söyle ki biz de seni müsteşrik, oryantalist veya her ne diyeceksek ona göre dinleyelim. İnanmayıp İslam dinine zarar vermeye çalışanların yaptıkları münafıklıktır ki kafirlikten daha kötüdür.

Zira herhangi bir fikir, inanç ve ahlak sistemini reforme etmek demek, o sistemi bütün muhteva ve Entelektüel unsurlarıyla masaya yatırarak ona yeni bir elbise giydirmek ve onu ihya etmek demektir. Reform, özü bozulmuş deforme olmuş bir şeyi aslına döndürmek, düzeltmek ve ıslah etmek demektir. Halbuki Kur‟an aslı bozulmadan bize kadar ulaşmıştır. Dolayısıyla bu teşebbüs bir reform değil, Kur‟an‟ın aslını deforme etmeye yönelik bir teşebbüstür. Yani reform meselesi öyle basit bir olgu değildir. İddia sahipleri ya reform kavramının mana ve muhtevasını bilmiyor veya buna kafaları ve Entelektüel birikimleri yetmiyor! Öyleyse buna “reform” diyemeyeceğimize göre ne diyeceğiz?Alaturka laiklik, M.Bahadır.Derin Düşünce Org.)

Çağdaş / Modern / Contemporary / معاصر Ne değildir? Ulaşılması gereken bir medeniyet seviyesi değildir. Nedir? Batının aşağıladığı ülkeleri azarlama sistemi. Batı istediği kalıba girmeyenlere “çağdışı” diye hakaret etmek için uydurma, içi boş ve tarif edilemeyen soyut kavramlar kullanır. Modernist ödül-ceza sisteminde çağdaşlık önemli bir yere sahiptir. İtaatkâr kişi ve kurumlar “çağdaş, laik, demokrat, ilerici” diye övülürken dik başlılar “çağdışı / gerici / yobaz” diye aşağılanır. Bu ödül-ceza sisteminin diğer bazı önemli unsurları şunlar:  Fıtrî / Evrensel / Universal/ فطريDiktatör / Dictator / δικτάτορας / دكتاتورOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / وسطى عصورEksen Kayması / Axis Shift / التحول محورBilgi toplumu / Information society / المعلومات مجتمع Çağdaşlaşma mevhumunu anlama çabamızı şu sözlerle bitirelim: Soru: Buraya kadar gelmişken şu “çağdaşlaşma” kavramı üzerinde de dursak? […] (*) Cevap: Bu çağdaşlaşma kadar rezil, âdi ve katil bir kelime yoktur. Bu çağ neden Avrupa’nın çağı olsun? 1976 senesi Türklerin, Hintlilerin, Patagonyalıların, Fransızların, İngilizlerin birlikte yaşadıkları tarihtir. Bu tarihte çağ içi, çağ dışı nasıl olabilir? Yani çağ bir daire midir ki, bir kısım insanlar bunun içinde, bir kısmı da dışında yaşasın? Bu korkunç bir şey. Biz çağdaşlaşmayı kabul ettiğimiz andan itibaren biçâreliğimizi, elimizin kolumuzun bağlı olduğunu, efendimizin Avrupa olduğunu kabul etmiş oluyoruz.

Çağdaşlaşma diye bir şey yok. Herkes çağdaştır. Yalnız bu çağda endüstrileşmiş ülkeler var, endüstrileşmemiş ülkeler var. Zengin ülkeler var, fakir ülkeler var. Bunun çağla alakası yok. Belli bir tarihin sırtımıza yüklediği mirastır. İyi tarafları var, kötü tarafları var. Çağdaşlık nedir? Atom bombası mı, fuhuş mu, rezillik mi, kapitalizm mi, sosyalizm mi? Çağın imtiyazı olan ve [ayırd edici] vasfını teşkil eden ne var? Sadece endüstrileşmek! Bazı ülkeler endüstrileşmişler, bazıları endüstrileşmemişlerdir. Binaenaleyh çağdaşlaşma tabiri sefil,zavallı ve âdi bir tabirdir ki, bizim komprador burjuvazi ve gecekondu aydınları tarafından bir afyon gibi damarımıza zerk edilmiştir. Korkunç bir yalan bu. Hepimiz istesek de istemesek de çağdaşız. Aynı çağda yaşayan bu insanlar arasında bir kısmı endüstrilerini halletmiş ülkeler değildir. Sadece birtakım oyuncakları var ve zenginler. Yani bir insanın fakir olması, değersiz olduğunu nasıl ifade etmezse, bir milletin de fakir kalması, değersiz olduğunu ifade etmez.

Hele çağın dışına katiyyen çıkarmaz. Sanki bu çağın bütün haysiyeti şerefi Avrupaya’ya aittir de, Avrupa’ya benzemediğimiz için biz çağın dışına çıktık. benim kanaatimce birçok bakımlardan Avrupa çağ dışıdır. Avrupa insanı bencilliği, katilliği istismar zihniyetiyle hem çağ dışı hem de insanlık dışıdır. Batılılaşma mefhumu vardır, kabul ederim. Çünkü hudutları bellidir. Hristiyanlaşmaktır yani. İsterseniz Hristiyanlaşın. Fakat çağdaşlaşma ne oluyor? Tarihçilerimizin büyük hamakati var. Orta Çağ! Orta Çağ! Batı Orta Çağı yaşarken biz tarihimizin en şevketli zamanlarını yaşıyorduk. Hem nedir, bu namütenahi zamanı balta ile keser gibi çağlara ayırmak? Bu tasnifler çok çocukça ve Batlamyusvârîdir. Haddizatında çağdaşlaşma kelimesi Avrupa’da hiç kullanılmadı. Bunu bizim tatlısu Frenkleri uydurdu. Avrupa çağdaşlaşma değil modernleşme diyor. Çağdaşlaşma mefhumu dünyanın hiçbir dilinde yoktur bizden başka, Biz çağdaşlaşma diye kendimizi idama mahkum ediyoruz. (*) Cemil Meriç ile Söyleşi’den. Konuşan: Mehmet Ali Ak. Pınar, Cilt: V sayı: 58, Ekim 1976 Derin Lugat 9.0 Çağdaşlık maddesi


( Reform İslamda Reform başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 15.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.