Öğretmen annedir, o sevgi varsa öğrencidir. En iyi örnekleri peygamberlerdir. Öğretmeyi iyi bilirler. Bu yüzden her öğretmen peygamber metotlarını öğrenip, yaşamalı ve yaşatmalıdır…

Eğitim bir milletin geleceğidir. Kendi neslini kendi öz değerini, dinini, tarihini ve kültürünü eğiterek yetiştiremeyen toplumlar, yok olmaya mahkûmdur. Bu yüzden öğretmenlik mesleği çok önemli ve kutsaldır. Öğretmenlerin seçilmesinde, yetiştirilmesinde ve yaşam şartlarının en güzel şekilde düzenlenmesinde devletin elinden gelen gayreti göstermesi önem arz etmektedir. Siyasi dalaşmalarla yıkılmayacak veya otorite içinde sarsılamayacak ayrı bir alan olmalıdır. Bu devlet meselesidir, politik olmamalıdır. Asla da değişmemelidir.

Öğretmenlik mesleği üniversite puanı esas alınarak seçilmektedir. Sınavı kazananlara her hangi bir psikolojik mülakat uygulanmamaktadır. Okulu bitiren öğretmenlik diploması almaktadır. Sonuç olarak, Fatihi Fatih yapan, her alanda eğitim veren, kendini yetiştirmiş ve vasıfları ile öğretmenlik yapabilecek bir müessese maalesef oluşmamaktadır. Öğretmen gerçek anlamda öğretmen olana kadar bir nesil heba edebilmektedir böylece. Diğer yandan öğretmen olacak kişi iş kaygısıyla bu mesleği seçmektedir. Daha sonra ise aldığı paranın yetmediğini düşünerek ikinci, üçüncü iş aramaktadır. Tüm yeteneğini ve enerjisini para ve maddi geçim üzerine harcamaktadır. Devlet buna bir önlem almadığı için, sağlıksız ve okulda okurken dershane eğitimine ihtiyaç duyan okulkolik bir nesil türetildi. Oku deniyor yetişen nesillere sadece. Duygusallığını ya da kişiliğini geliştirici, ergenliğini en az zararla aşacağı destek verilmeden. Sadece not ile değer bulan destek, çocuklara bıktırıcı olmaktadır.

Öğrenci öğrenmeye açtır. Aç insan ise ne bulursa yer. Eğer gerekli eğitim verilmezse bu açlık kural dışı alışkanlıklara ve öğrenimlere çocukları yönlendirmektedir. Peki, öğrenci ve öğretmen nasıl olmalıdır? Bu roller oynanırken aileler ve devlet ne yapmalıdır? Sorunun cevabı dört kurumunda dört dörtlük uyum içindeki birbirini bütünleyen performansı ile ancak mümkündür.

Öğretmen, öğretmen oluncaya kadar öğrencilikte geçen süreçlerine dikkat edilmelidir. Üniversite sınavı tek başına yeterli değildir. Sınavdan sonra, öğretmen adayı ile bilimsel mülakat yapılmalıdır. Bu mesleği niçin istemektedir, çocukları seviyor mudur, nasıl bir gelecek planlamaktadır, hedefleri nedir, sabırlı mıdır, hoşgörülü müdür, geçmişinde arkadaşları ile dayanışma çerçevesinde yararlı neler yapmıştır, memleketini ve tarihi bilip sevmekte midir, aile bağları güçlü ve birbirlerine tutkulu mudur, dini hakkında ne bilmektedir ve hangi dine mensuptur, giyim tarzı toplum değerlerine uygun mudur? Gibi birçok soruya olumlu cevap aranılacak mülakat yapılmalıdır. Üstelik hiçbir torpil ve baskı olmadan değerlendirebilecek samimi bir kurul önünde bu mülakat gerçekleştirilmelidir. Mülakatı geçen aday, okudukları yanında güncel olayları da takip edebileceği imkânlarla donatılmalıdır. Okuduğu dalda en iyi olması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Her sene sonunda mülakat yenilenmelidir. Bu bir baraj olmalıdır. Öğretmen adayı, hem teknik bilgilerde hem sosyal ilişkilerde en üst düzeyde donanımla yetiştirilmelidir. Bu meslek seçiminde hedef asla para olmamalıdır. Devlet eğitim için bu desteği sağlamalıdır. Öylesi zor bir eğitim olmalıdır ki, gerçek öğretmen adayı diploma alabilsin. Görüntüsü, hoşgörüsü, kabiliyeti veya öğretmenlik kriteri ders verdiği öğrencileriyle konuşularak veya aralarında anket yapılarak tartılmalı ve adayın deneyimleri seçici kurul tarafından en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Her sene sonunda öğretmenlik yapanlara başarı düzeyleri belirlenerek puanlar verilmeli, başarısına göre maddesel destekler ve ikramiyeler ile mesleği sevdirici ve üretmeye dönük rekabet ortamı oluşturabilmelidir. 

Devlet, öğretmen mesleğinde kariyer yapmış kişilerden bakanlık ve yöneticilik makamlarına seçim yapmalıdır. Bu bir torpil veya anlamsız bir ekip zihniyeti ile değil, idealist kişiliklerde aranılmalıdır. Bu alan siyasi bir yer olmamalıdır. Bir nevi üst kurul gibi çalışan ve seçilen üyelerinin sayısı meclis gücüne göre seçildiği milli ve özerk bir irade sistemine dayanan bir yönetim merkezi olmalıdır. Eğitim üst kurulu, eğer görevini yapamadığı yönünde kanaat oluşursa- bu eğitim bakanlığına gelen öğrenci veya veli dilekçeleri ve imzaları şeklinde olabilir, yönetim mekanizması yeniden seçilebilecek özellikte olabilmelidir. Devlet yönetimi bu mekanizmasının sağlam kalabilmesi için politik görüşlerini değil, devletin menfaatini ve çocukların geleceğini ön planda tutmalıdır.

Veli, sadece para vermekle veya yedirip içirmekle anne ve baba olmayacağın farkında olmalıdır. Aile içinde gerekli sevgi ve hoşgörü içinde tartışma ve sohbet ortamı sağlanmalıdır. Veli, evladının bir emanet olduğunu bilecek, en iyi nasıl yaşama hazırlar ve yetiştirebilirim sorusuna en net cevabı arayacaktır. Bu araştırma ona yük değil, severek yapması gereken bir iş gibi gelmelidir. Vermeden çocuğunun başarısını göremeyeceğini kabul etmelidir. Çocuğun her hareketini ve eylemlerini takip ederek, hoşgörülü ve içten sevgisiyle iletişim kurarak, en iyi sonucu almaya gayret etmelidir. Eğitmenlerle veya öğretmenlerle sürekli diyalog içinde, sorunları bunu çocuğunun bilmediği çerçevede çözme gayreti içinde olmalıdır. Tavsiye ya da öğüt yerine, ya da kendi yetiştiği şartlara göre değil de, çocuğun yaşadığı çağa göre tüm imkânlarını seferber edebilmelidir. Çocuğunun dini eğitimine önem vermelidir. Çünkü din terbiye makamıdır. Aslında yaşadığımız hayatın tek gerçeğidir. Din öğretileri çocuğun kafasında güzelliği şekillendirmesine yardımcı olur. Kötü hareketlerin sonuçlarının felaket olduğunu anlatır. Diğer yandan, evdeki televizyon, internet ve kitap seçimindeki konulara bu paralelde dikkat edilmelidir. Yabancı kültürlerin ya da inanışların anlatımını içeren film ya da kitap mesajlarını çocuğunun dünyasından uzak tutmalıdır. Ebeveynler yasakçı olmamalıdırlar. Sadece yönlendirici ve seçici olmalıdırlar. Cezanın nerede biteceğini, mükâfatın ne zaman başlayacağı zamanı iyi seçilmelidirler. 

Öğrenci açlığını aleni göstermelidir. Açgözlü-abur cubur yiyen biri gibi değil, eşitlik içinde ve sabırla-alabildiğini eğitimsel ölçüler çerçevesinde kavramalıdır. Sorgulayıcı ve araştırıcı olmalıdır. Öğrendiklerini pratik edebilmelidir. Okulun bir oyun yeri değil, öğrenme yeri olduğunu ve kendisine sunulan fırsatları en iyi şekilde kullanmasını bilmelidir. Eğiticiyi sevmese bile, öğrettiğini almak için onu dinlemelidir. Sosyal bir müessese olan okuldaki hiyerarşi içinde en mükemmel ve layık olduğu seviyede yerini alabilmek için gayret etmelidir. Eğitimle birlikte sosyal faaliyetler içinde de bulunarak zengin ve öğretici paylaşımlarını artırmalıdır. Okul çağındaki çocuk oyun çocuğudur. Bu yüzden eğitimini, onu oyunlarından geri koyan bir unsur olarak görmemelidir. Ancak bu okul dışında yapılmalıdır. Okul içinde ise öğretmenlerin başında olduğu spor, müzik, kültürel faaliyetlere katılarak hem oyun oynamalı hem de geri kalan zaman içinde derslerine azami ölçüde çalışmalıdır. Öğrenen kişinin, canlı ve dinamik olacağını, yaşama sıkı sıkıya sarılacağını ve mutlu olacağı kendi çevresi tarafından sevileceğini unutmamalıdır. Kendisi için sunulan bu güzel çabanın boşa çıkmadığını her vesile ile halkanın diğer parçalarına göstermelidir.

Eğitim, öğrenmektir…“Yaratan Rabbinin adıyla oku… “ Alak-1, peygamber (sav) efendimize bildirilen Kur ‘anın ilk öğretilen ayetidir. Öğretmendi yüce peygamber(sav). Her anlattığı sahabesi tarafından samimi olarak dinlenir, ondan ayrı kalmak özlem olurdu. Onun gibi olmaya can atardı sahabe. Tüm insanlığa öğretmen ve örnek insandı. Onun izinden ve metotlarından yararlanabilen öğretmenler ve öğrenen bir nesil yetiştirmek duasıyla…

Saffet Kuramaz

( Öğretmensen Ne Mutlu-günün Olsun Kutlu başlıklı yazı safdeha tarafından 23.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.