Serbest Kürsü / Nesir

Eklenme Tarihi : 25.11.2019
Okunma Sayısı : 1139
Yorum Sayısı : 0

M. NİHAT MALKOÇ


Mümbit yürek tarlasını yıllarca ekip biçen usta bir bahçıvandır öğretmen… O ki tipide, boranda ve kışta elinden tutup selamet sahiline çıkarır körpe bedenleri. Aşsızlara aş, umutsuzlara umut, huzursuzlara huzur olur en zor zamanlarda. Bir meşale gibi ışık saçar bütün karanlıklara. Tohumu fidan, fidanı ağaç yapar öğretmen… Bir aslan gibi kükreyerek atılır kör cehaletin üzerine. Dört mevsim solmaz onun, bahçelerimizi süsleyen gonca gülü…

 

            Öğretmen; hakikatin coşkun seli, dilsizlerin söyleyen dili, elsizlerin tutan elidir. Bu sel, önünde yalan ve riya adına her ne varsa alır götürür. Bu dil, hakikatin yolundan ayrılmaz hiçbir zaman, onu terennüm eder durur. Bu el düşkünleri tutar kaldırır düştüğü yerden…

 

Öğretmen bir sevgi çağlayanıdır yüreklerde. O, bir tohumu bin eder sevgi ve ilgisiyle. Soylu çınarlar yetişir köklerinden. O, nefret köprülerini yıkıp sevgi köprüleri kurar yüreklerden yüreklere. Acıyı siler süpürür körpe gönüllerden. Anasıza ana, babasıza baba olur. Yarınlarımız ona emanettir, o bu emaneti korumak ve geleceğe taşımak için çırpınır durur gece gündüz demeden. Mesai kavramı yoktur onun kitabında. O her zaman ve her yerde öğretmen olduğunun bilinci içerisinde hareket eder. Nefesi tükenmeden bu vasfı sürer gider.

 

            Onulmaz acılara merhemdir öğretmen… Tarumar olmuş yüreklere bilgiden görkemli anıtlar diker, onları cilalar, sevgilerle donatır. Suskunluğun dayanılmaz noktaya vardığı demlerde mazlumların kalbinden kopan bir çığlık olur. O, taçsız bir kraldır taç ve taht istemese de… Zemherilerde üstümüze örtülen yorgandır. Sımsıcak bir tebessümdür solgun dudaklarda. Gözlerimizin feridir aydınlığın gölgelendiği demlerde. Nihayet vicdanımızın sesidir. Barışa uçan nazlı bir güvercindir; gerekli olduğunda da bir şahindir savaşın kucağında. Geçit vermez yüce dağların belidir, zenginlerin fakirlere uzanan merhamet elidir o… Âşıkların sazının teli, bir uzun havanın en yürek yakan yeridir. Gerçekleri görmeyene göz, hakikatin gür sesini duymayana kulaktır. O; dünden bugüne, bugünden yarına uzanan muhkem bir köprüdür. Ancak bu köprüden geçenler kendilerini selamet sahilinde bulur.

 

            Mazluma el, yolunu kaybedenlere yoldur öğretmen… Onun en büyük silahı kalemdir. Onunla cehaleti tam alnından vurur. Sevgiye, hoşgörüye ve barışa kastedenlerin şahdamarına indirir bilgi hançerini. İhanetin kollarını ve ayaklarını bağlar, hain oyunları bozar basiret ve dirayetiyle... Onlar bizi yılmadan ve yorulmadan sırtlarında ideallerimizin doruklarına taşır.

 

Sevgiyle atan kalplerimizin eşsiz sultanıdır öğretmenler… Sevgileri katıksız ve içtendir onların. Ferhat, Aslı için dağları nasıl deldiyse onlar da kalemleriyle cehalet dağlarını öylece delip bilginin ışığına ve öz kaynağına varırlar. Onlar yürek tarlalarına sevgi ekip ordan saygı biçerler. Onlar, daima bardağın dolu tarafını görerek hayata iyimser gözlerle bakarlar. “Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen de hayattan lezzet alır” anlayışı içerisinde hareket ederler. Hayata bu minvalde, böyle bakan bir nesil yetiştirirler.

 

Ortaçağ karanlığına bir güneş gibi doğar liyakatli öğretmenler… Pozitif bilimlerin kapısını açan altın anahtardır onlar… İlim ağacının hem kökü, hem de dalıdırlar.  Bu ağaçta yetişir birbirinden güzel bilgi meyveleri. Öğretmen bilir ki uçmak için iki kanat gerekir; tek kanatla uçulmaz zira... Bu kanatlardan biri pozitif ilimlerse öteki de dinî ilimlerdir. Bu dengeyi sağlar öncelikle… Gücünü şanlı tarihinden, hızını geleceğe olan inancından alırlar.

 

Arıdır, kovandır, baldır öğretmen… Dağ başlarında açan kır çiçeğidir. Vuslattır aşk acısıyla yanıp tutuşan yüreklerde. Onun bilgi pınarı, ilme susayan yüreklere bengisu olur.

 

Çileyi ilmek ilmek işler gönül gergefine… Mehter marşıyla uyanır uykusundan; Ulubatlı Hasan’a dönüşür. Bir yanık türkü duysa Ferhat kesilir dağların göğe en yakın yerinde. Millî gururumuzun sarsılmaz kalesidir. Soframızın tuzu, gönül göğümüzün yıldızıdır.

 

Öğretmen irfan çeşmesinin suyudur; ilim kapısının eşiğidir. Bir ressamdır bilgi fırçasıyla gönül tuvalimize değer katan. Tertemizdir onların yürek aynaları… İyi ki varlar, hep var olsunlar. Onlarsız bir hayat, nerden bakarsanız bakın, eksiktir. Onları çok seviyoruz.

( Uzat Elini Öpeyim!... başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 25.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.