Kulağa küpe bir bardak iksir
İçinde ses ve gözyaşı
Elbette göğe konuşlu bir kanaviçe:
Elemin seferi rüyasında
Zevcesi martılar değil mi şiirlerin…
Kayrasında mevsimin,
Bol dökümlü rüzgârla
Savurduğum kadar nidalarımı
Aşkın tutukluk yaptığı bir s/eda.
Latife yapmaksa maharet
Dar pencereli hayatlar bana göre
değil işte
Ne de Mehter marşıyla uğurladığım gün
ışığı.
Hoyrat bir mevsimi ilke ve de evlat
edindim:
Üstelik yeni öğrendim
Mevsimin kulpu olduğumu
Hatta kalbi:
Şimdi uyum güçlüğü ç/ekiyorum
satırlara:
Kâh beyitlerin efkârı
Kâh beylik acılar sıdkı sıyrılmış her
yalanda
Gerçekleri kalıbına uyduran da
yalancı çoban:
Adını bile unutan, ellerinde kaval
Aşkla yorgunluğu hırpalayan sancılı vaveyla.
Sözcükler ürerken
Göbek bağını az evvel kestim şiirin:
Yine de nafile imiş içimdeki enkaz
Nasıl ki gebe geceye ve şiire
Bandığım rahmeti gözyaşıyla
Yıkadım ben bulutları
Bir avazda doğan gece ve kehanetle
Şiirler uydurdum;
Doğasında yalnızlığın
Sevdalı bir Anka kuşu
Baş göz ettiğim her satırın da
nöbetçisi.
Elbet gözlerimde yorgun ışıltılar
İris ’inde şiirin kayıp bir mıntıka
Feri sönmüş diyorlardı yıldızın:
Lakin ben yıldız olmayı reddettim:
Açabildiğim kadar da açtım içimdeki
tebessümü
Ve güldüm nazarında acıların
Daha çok sevdim Yaratanı ve
yalnızlığı.
Kâfi, dendikçe ayracını kırdım;
Kırıp da zincirlerimi
Serildim gökyüzüne bir elem vakti:
Ne hürdüm ne de harlandım durduk yere.
Ne hancıydım ne de yolcu
Altı üstü bir yakamoz
Gücünü şiirden ve sevgiden alan alabora
Olmuş bir mevsimin de bağcıydım
Gölgemle kavgalı bir tufan
Şehrin göbeğinde bir yarım ada
Elbet ayrı düştüğüm ana kıta.
Bin bir yeis ile sorguladılar düş
gücümü:
Yeltendiğim her renkte beyaza
düşkünlüğüm
Karıp da günü geceye serpiştirdiğim
şiirler
Bilumum hece ve insan verirken
hükmünü
Taştım kalıbımdan
Taştım da dalga dalga tüm bentlerden:
Ulak bildiğim her acıda
Buyurdum üç beş nida.
Sefil varlığıma dokunduğu kadar
hayaleti
İçime tüküren bir imleç:
Bozguna uğramaksa heceler devirdim
gün ve gece
Saltanatım sonlanmadan dünya denen
teranede
Yeniden sıvadım dizeleri:
Sığındığım ne martaval ne de bir ağaç
kovuğu
Rabbin indinde haiz olduğum hiçlikle
Açtım yüreğimi semaya
Andığım her günü şükürle
Yandım hem de nasıl
Bir kıvılcım nelere kadir
Tıpkı kefeni ömrün ve yudumlanan her
şiir
Deştikçe deşer içimdeki gizi.