Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 13.12.2019
Okunma Sayısı : 1173
Yorum Sayısı : 0
  • https://www.derindusunce.org/2019/12/09/abd-insanlari-nasil-kopeklestirir-turkiyeyi-korumak-icin-ne-yapmali/#more-44151
  • Türkiye’nin ABD’ye “eğitim” amacıyla polis, asker hatta sivil memur göndermesi sorgulanmalı. ABD, kurulduğu günden beri küresel “klüpler” kurar ve bütün dünyadaki polis ve asker teşkilatlarına sızar. Bu insanlar, para, mevki ve kadın… ama en çok da ego şişirme yoluyla ABD’nin köpeği yapılır.
  • Nasıl çalışır bu köpekleştirme sistemi? Yöntemleri ve zaafları nelerdir? FETÖ’nün bağlı olduğu mafyanın Güney Amerika operasyonlarına ve yeni Condor Planı’na bakalım.
  • Farkındaysanız Şili, Arjantin, Brezilya, Bolivya derken Güney Amerika ülkeleri yeniden alevler içinde kaldı. “Yeniden” diyoruz zira 1970’lerde yine bu ülkeler neredeyse eş zamanlı olarak isyan, darbe ve faşist diktatörlerle bir kıskaç içine alınmıştı.
  • Birçok akademisyen ve düşünce kuruluşu, Latin Amerikalıların demokrasiye ve/veya adil bir yaşama hazır olmadığını iddia ettiler. Yaşanan sıkıntıları, etnik kavgalar, inanç ve gelenek ile açıklamaya çalıştılar.
  • Bugün İslâm ülkeleri için aynı propaganda yapılıyor. “…Müslümanlar demokrasiye hazır değiller… Müslümanlar insan haklarına önem vermiyor… Müslümanlar hukuk devleti kuramaz…” Oysa orta zekâlı hiçbir sosyal bilimci bunu kabul edemez. Neden?
  • İslâm coğrafyası gibi “Güney Amerika” diye kestirip attığımız yer de, aynı siyasî kaderi paylaşamayacak kadar zengin ve karmaşık bir bölge. Verimli toprakları, madenleri, ormanları ve okyanus kıyıları yani sıra yeryüzü şekilleri, kültürel farklılıklar…
  • Fakat Amazon’dan Şili ve Arjantin’in güney kutbuna uzanan Patagonya topraklarına, Peru’daki And dağlarından Ekvator, Panama ve Nikaragua kıyılarına kadar her yerde aynı şey oldu: 1954-1975 arasında yüzlerce darbe girişimi, siyasî cinayet, sabotaj, katliam! Tesadüf mü?
  • Bu kadar farklı iklim, ekonomi ve kültüre sahip bir bölgenin tamamı aynı şekilde, faşist diktatörler eliyle yönetilince “yoksa bir plan mı var?” diye sormak lâzım. Evet var: Planın adı Condor yani “Akbaba operasyonu”
  • Condor planı, 1950’lerde başlayan, 1970’te kurumsallaşan Latin Amerika’daki faşist diktatörlüklerin CIA desteğiyle uygulamaya koyduğu işkence ve yargısız infaz operasyonudur. Bill Clinton döneminde (2000) açılan arşivler, operasyonu CIA’nin başlattığını ve sonuna kadar yönettiğini ispat etti.
  • Yani bir komplo teorisi değil, gizli saklı da sayılmaz. ABD başkanının emriyle yürürlüğe konmuş bir plan. Uruguay, Şili, Arjantin, Brezilya, Bolivya, Paraguay ve Peru ordularının üst rütbeli subayları ile polislerini ve istihbarat şeflerini birleştiren bir yapı kurulmuş.

  • 50,000 insan yargılanmadan, çoğu kez komşu ülkelerin polislerince öldürüldü; 30,000 insan hâlâ kayıp ve 400,000 insan da Amerikan faşizmine muhalif fikirlerinden ötürü yıllarca hapis yattı. Neden? Komünizmin Güney Amerika’da yayılmasını engellemek için!
  • Halka ilân edilen resmî amaç komünizm ile mücadeleydi. ABD başkanları ve senato, Küba’daki devrimin bütün Güney Amerika’ya yayılmasından korkuyordu. Tabi “komünizm ile mücadele” soyut bir hedef. Düşman kim? Solcu yazarlar? Sendikalar? Sosyal demokrat partiler?
  • 1980 darbesinden önce Türkiye’de yaşadığımız bu komünizm paranoyası, Güney Amerikalı iş adamlarını ve siyasetçileri de sarmıştı. Ama dediğimiz gibi, düşman net değil. Sovyet işgali yahut sol terör gibi net bir hedef belirlenmedikçe herkes şüpheli, herkes potansiyel suçlu.
  • Condor planı çok sinsi. CIA’nin eğittiği silahlı gruplar, devletlerin adaletinden kaçmak için muhalifleri vatanlarından kaçırıyorlar. Neden? Bir Brezilyalının Paraguay’da işkence görmesi hatta öldürülmesinin gizlenmesi daha kolay da ondan.
  • Fakat evvelâ “Condor” adı üzerinde duralım: Hitler’in İspanya iç savaşında (1936) Faşist Franco’ya destek için gönderdiği birliklerin ismi de “Legion Condor” idi. Güney Amerika’daki faşist diktatörlerin arkasında Klaus Barbie gibi kaçak Nazi subayları vardı. 
  • Şili’nin canına okuyan faşist diktatör Pinochet döneminde istihbarat şefi Manuel Contreras idi. Bu cani, ABD’nin Virginia eyaletindeki Fort Benning Askerî Okulu’nda isyan bastırma, işkence, psikolojik harp gibi konularda eğitilmişti. (okulun bugünki ismi WHISC).
  • Manuel Contreras, Condor Planı’nın mimarlarındandır. 1973’ten 1977’ye kadar Pinochet rejimin muhaliflerini, özellikle sosyalist ve komünistleri gizlice öldürmek için CIA’nin yaptığı bu planı yönetti.
  • Condor Planı, Türkiye ve Avrupa ülkelerindeki Gladio operasyonlarına benziyordu. Resmî amacı ulus-devletlerin adalet ve polis mekanizmalarına paralel bir örgütlenme kurmaktı. Teoride, “Amerikan menfaatlerini müdafaa” hedefi, ABD şirketlerinin önünü açmak için cinayet ve işkenceye dönüştü.
  • ABD, bu ülkelere hangi maskeyle girdi? ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID: United States Agency for International Development). Yakın zamanda Hugo Chavez’e ve Nicolás Maduro’ya yapılan darbe girişimlerinde “insanî yardım” etiketinin nasıl alet edildiğine iyi bakın.
  • “İnsanî yardım” maskesiyle gelen USAID örgütü, resmî olarak Güney Amerikalı polislere terörle mücadele eğitimi verecekti: Göz yaşartıcı gaz, güvenlik kamerası, telsiz, … Gerçekte CIA ajanları, faşist bir gruba işkence taktiklerini öğrettiler. Fakat “klasik” işkence yetmeyince…
  • Klasik işkence yöntemleri, Güney Amerikan halklarını kırmaya yetmeyince Amerikalılar Fransızlardan yardım istediler. Neden Fransızlar? Çünkü Fransa Cezayir’i siyaseten kaybetmişti ama Fransız ordusu, işkence, soykırım ve isyan bastırmak için halkı bölme tekniklerinde başarılı idi.
  • Halk direnişini kırmak için ne yapıyordu Fransızlar? Bir bölgede direnişçilerin bir kısmını tutukladıktan sonra bazılarını hiç hırpalamadan salıveriyor; sonra sanki onlardan öğrenmiş gibi başka direnişçileri tutuklayıp öldürüyorlardı. Böylece direnişçiler birbirlerini hain zannediyordu.
  • Arjantinli işkence teknisyenlerini eğitmek için de kullanılmış,  sert sahneler içeren bir film seyretmek isterseniz La Bataille d’Alger tavsiye olunur. (italyanca : La battaglia di Algeri, Arapça : معركة الجزائر)
  • Korkunç işkence teknikleri, para, etnik ve mezhep farkların kışkırtma amacıyla kullanılması, direniş kırma operasyonlarının ayrılmaz parçası. Amerikalılar bu konuda Paris’ten yardım isteyince Fransızların gururu okşandı. Ama Fransızlar için başka hesaplar da vardı… Nedir?
  • İşkence yapacak CIA ajanlarını ve güney Amerikalı polisleri eğitecek olan Fransız subayları, komünizmin fanatik düşmanlarıydı. ABD’ye mesafeli duran, sosyalist Latin Amerika’yı destekleyen, Moskova ve Pekin ile iyi anlaşan Charles de Gaulle’ü sevmiyorlardı.
  • De Gaulle’cü hükümet üyeleri, suikast ve darbe sabıkası da olan bu tipleri Paris’ten uzaklaştırmak istiyordu; onlar da komünizm ile kanlı bir hesaplaşmaya girmek için can atıyorlardı. Ayrıca Paris’te kimileri ileride kurulacak faşist Latin diktatörlüklere silah satma hevesindeydi ve çok başarılı oldular.
  • Güney Amerika’dan uzaklaşmamak için sadece bir kitap ismi verelim: “Les Egorgeurs”; yazarı Benoist Rey. Bir de işkence yapmakla övünen iki Fransız generali: Paul Aussaresses ve Jacques Massu. Bunları araştırın. Dikkat; eğlenen işkencecilerin iğrenç resimleri hâlâ internette.
  • Evet, ABD’nin komünizm ile mücadelesi sadece anti-komünist hükümetleri korumaktan ibaret değildi. Demokratik yolla seçilmiş her hükümet, CIA darbelerine hedef oluyordu. Tabi ülke zenginliklerini Amerikan firmalarına peşkeş çekmiyorsa… (Bkz. Yüzyıllık Yalnızlık / Gabriel Garcia Marquez)
  • Meselâ Arjantin’de, 24 Mart 1976 darbesi. General Jorge Rafael Videla’nın darbe hükümeti kurmasının ardından, kamu malları Amerikan firmalarına yok pahasına satıldı. Tabi bu arada…
  • Birleşik Devletler Videla rejimine 50 milyon dolar askeri yardım verdi. IMF’den de 127 milyon dolar kredi geldi. Cunta, ekonomi Bakanı José Alfredo Martinez de Hoz liderliğinde, neo-liberal reformlarla devleti küçültüp meydanı Amerikan emperyalizmine bıraktı.
  • Darbeci lider Videla, 1955’te Fransızlardan eğitim ve danışmanlık almaya başlamıştı. 13 Mayıs 1958’de Arjantin ordusundan genç subaylar Fransız işgali altındaki Cezayir’e geldiler. Neden? İşkence ve diğer baskı yöntemlerini Fransızlardan öğrenmek için!
  • Bütün bunlar, Fransız hükümetinin bilgisi dâhilinde yapılan resmî temaslar ve yardımlaşmalardı. 20 yıl süren bu hazırlıklar, 1970’lerde Güney Amerika’da hukukun yok edilmesi içindi. Fransızların eğittiği işkenceci subaylar, Brezilya, Arjantin, Paraguay ve Uruguay’daki her darbede rol aldı.
  • Özetlersek, Amerikalılar Fransızların Vietnam ve Cezayir’i işgal ederken geliştirdiği işkence ve fitne fesat yöntemlerini okulda öğretilecek ders haline getirdiler. ABD ve Güney Amerika’da kurulan okullarda 20 yıl darbeci ve işkenceci yetiştirdiler ve Latin Amerika’yı işgal ettiler.
  • Önemli bir nokta: Tek bir Fransa yok. Charles de Gaulle Fransız ordusunun ve gizli servisinin Amerikalılarla işbirliği yapmasına şiddetle karşı. Diğer yandan, Fransa’nın bütün kurumlarında Atlantikçi ve de Gaulle düşmanı bir ekip var.
  • Bu Atlantikçi ekip, Fransa’nın bir ABD sömürgesi haline gelmesi için darbe ve suikast denemeleri yapıyor; Gezi Parkı tarzı çakma isyanlar çıkarıyor. Bkz. Erdoğan ile de Gaulle arasındaki garip benzerlikler
  • FETÖ’cü, pardon Atlantikçi Fransızların ihaneti o kadar derin ki, de Gaulle Cezayir’deki ırkçı Fransız terör örgütü OAS ile mücadele etmek için kendi polisini, askerini, Fransız istihbaratını dahi kullanamıyor. Devlet bu darbecilere karşı mafyanın yardımını istemek zorunda kalıyor.
  • Bir başka önemli bilgi: De Gaulle’ün yerine gelen Rothschild Bankası eski genel müdürü Georges Pompidou, Fransız istihbaratının başına fanatik bir Atlantikçi koyuyor: Alexandre de Marenches. George H. W. Bush, Zbigniew Brzezinski, Ronald Reagan ile ilişkilerini inceleyin, şaşıracaksınız.
  • Fransızların Amerikalılara işkence ve fitne çıkarma tekniklerini öğrettiğini söylemiştik. Bunların en ünlüsü,  işkenceci olmakla övünen General Paul Aussaresses, CIA ajanlarının eğitildiği Fort Bragg’da öğretmenlik yapmış. 1976 Arjantin darbesinin lideri General Videla bu okulun talebesi.
  • Videla gibi örnekler çok. Ülkeler değişse de yöntem aynı. Demokratik yolla seçilen hükümetleri devirmek için çakma komünist örgütler adına suç işlemek, yargı, ordu ve polis içindeki suç ortakları sayesinde delilleri yok etmek, hükümetin beceriksizliğini(!) bahane ederek darbe yapmak…
  • Tabi sonra 2ci aşama geliyor. Halkın içinden birileri olup biteni sorgulamaya başlayınca insanları yok etmek. Bunun için gazeteci, muhalif siyasetçi, sendika patronu kim varsa komşu ülkeye kaçırıp öldürmek ve dava arkadaşlarını suçlamak…
  • Meydana çıkan korku ortamında kimse Amerikan şirketlerinin el koyduğu bakır madenlerini, verimli toprakları, döviz ve altın rezervlerini sorgulayacak cesareti bulamıyor.
  • Burada bir şeyi daha sormak icab eder: 20 yıl boyunca üst düzey darbeci generallerden karakoldaki işkence “teknisyenine” kadar yüzbinlerce insanın “eğitilmesi” ve darbe günü gelince eşgüdüm içinde hareket etmesi gerekir. Yani bu çok uluslu polis-asker-yargı bürokrasisi nasıl çalışır?
  • Amerikalılar bunun için OPS (Office of Public Safety) adlı bir örgüt kurdular. Kennedy tarafından, 1962’de USAID’in bir organı olarak kuruldu ama bilfiil varlığı Eisenhower’a uzanır. Henry Kissinger ise bu darbe ve işkence ordusunun genel koordinatörüydü.
  • Özellikle 1980’lerden sonra ortaya çıkan deliller, Henry Kissinger’in elinde onbinlerce insanın kanı olduğunu ispat etti. ABD, Kissinger’ı korumak için muazzam diplomatik baskı yapsa da, bazı ülkelerde davalar açıldı; tutuklama kararları çıkartıldı.
  • Kissinger’ın işkence ordusundaki azılı katillerden birinin adı Dan Mitrione. Yine USAID bayrağı yani  “insanî yardım” maskesiyle Güney Amerika’ya gönderilmiş. Stajyerlerini eğitmek için sokaktan kimsesizleri toplayıp evinde, ses geçirmeyen bir odada işkence yapacak kadar manyak.
  • Dan Mitrione üzerine yapılmış bir Costa-Gavras filmi seyretmek isterseniz… State of Siege / État de siège (1972) tavsiye olunur.
  • Netice: Uluslararası hukuk, Saddam ve Kaddafi gibi küçük katilleri öldürüp, Kissinger gibi pisliklerin serbestçe dolaşmasını sağlayan bir aldatmacadır. (Not: Saddam ve Kaddafi de CIA darbeleriyle başa geçmiştir; bunları ABD devirdi diye kahraman zannetmeyin.)
  • Güney Amerika’ya USAID bayrağı altında ABD’nin yardım elini götüren Dan Mitrione’un müstakbel işkence teknisyenlerine verdiği dersten alıntı:

“…Sorgulanacak kişi evvelâ sağlık kontrolünden geçmeli. Ne kadar dayanabileceğini bilmelisiniz.  Adamın erken ölmesi, sorgucu için başarısızlıktır (…) Hissettiği tek acı sizin elinizden olmalı. Yaşama ümidini kaybetmemeli. Yoksa konuşmayı bırakır. Sinirlerinize hâkim olmalısınız. Bir cerrah gibi temiz, bir sanatçı kadar mükemmel. Zor bir iş ama yapılmalı. Ve ben bu işi mükemmel yapıyorum. En iyi benim…”

Netice: Türkiye’nin ABD’ye eğitim, seminer vs bahanesiyle gönderdiği insanların birer Amerikan köpeği olarak geri dönmesi ihtimali büyük. Özellikle asker, polis, yargı bürokrasisi hedefte. Çünkü darbe sırasında ve sonrasında en çok köpek lâzım olan yerler bu kurumlar.

Netice 2: Türkiye kültürel proje, eğitim, sağlık, güvenlik gibi konularda ABD ve Avrupa’dan para yardımı kabul ettiği zaman insanlarımız zehirleniyor. Atlantik çetesi bizden çok daha uzun vadeli plan yapıyor. 20 yıl sonra yapacağı darbelerin kadrosunu bugünden oluşturuyor.

( Abd İnsanları Nasıl Köpekleştirir Türkiyeyi Korumak İçin Ne Yapmalı-alıntı başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 13.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.