Mağdur bir düşün öyküsü adeta şiir ve
kıyamet habercisi şüheda kalem, ölümü öteleyen nice yeis ve iştirak eden gök
kuşağı.
Sancılı ölüler durağından az evvel
firar ettim belki de derin bir teyakkuzdu duygularımın habercisi ve inleyen
satırlara gözyaşı ektim derken devindi iklim, sancılı muhabbet kuşları
yuvaladı, yuvarlandı nihayetinde çapkınca bir eda ile hürriyetlerini ilan
ettiler.
Ruhun sayacı az evvel durdu derken
secdeye durdu evren ve konfetiler uçuşurken havada, tüm kuşlar dile geldi.
Mevsimin tozlarını süpürüyorum ve baş
aşağı ettiğim heybem: içinde sözcükler saklı mademki mevsimin, ben diriliğimi
kutluyorum dinginliğe duyduğum özlem ile kendimi kuruyorum yirmi beşinci saate.
Özlemsiz aşk mı olur, dercesine…
Âşık olmayı unuttuğum son bir asrın da
defterini dürüyor gölgeler ve şah dizeler yemin ediyor sonra da şahlıktan firar
edip şahbaz olmaya doğru kanat açıyorum.
Kanaviçelerle yüklü evren belki de
adını unutan yabancılarla çevreli etrafım derken adımı değiştirdiğine tanık
oluyorum gölgelerin ve destursuz geçmiyor günüm ve her öğünüm.
Öğün arasında resmigeçit yapıyor sulu
sepken ve zılgıt yiyen yüreğimi teyit ediyorum yaşamakla ölmek arasında o ince
çizgide bir şiire selam verip düzgün bir hesap gibi içimdeki t-cetvelini
sorguluyorum.
Şerh düştüğüm her düşünce aslında
sahiplendiğim ve sahiplenilmenin verdiği huzurla İlahi Aşkın yansıttığı o
egemenlik duygusu ve kul olmanın bilinciyle kül olmayı da sevdiğim ve şiar
edindiğim: ne de olsa küllerinden doğuyor evren ve ölü hücrelerim yeniden
b/ölünüyor tıpkı bir amip rehaveti ile kozasından çıkardığım kelimeler esniyor
ve şehla düşlere yol veriyor.
Aşkın ikamesi.
Yüreğin de idamesi.
Mağdur düşlerin kuyruk acısı ne de
olsa gerçekler ne uzun boylu ne de insan ne uzayıp kısalıyor yalan söyledikçe
ve uyduruk hikâyelerden alıp da başımı kuş olup uçmak istiyorum her şevki siren
sesleri ile süslediğim.
Aşk gibi yaşamak da hutbe tadında ne
zamanki yolunuz kendinize düşse ve içsel yolculuğun güzelliğinde tüm dış
sesleri yok sayıp sadece içinizin melodisi eşlik ederken evrene.
Şahitliğinde Yaratanın.
Seferberliğinde umudun.
Coşkunun asla eksik olmadığı.
Bir manzume ise eşlik eden halkalara
doluşan gözyaşı ve ç/ağlayan iklim hani iki arada bir derede bahar havasının
eşlik ettiği o kış güneşinden ayrı kalamayıp kendinizle uzlaşmak adına göğe göz
kırpıp bir kuş olmayı tahayyül etmenin verdiği huzura binaen, adını
koyamadığınız duygulardan firar eden şiirlerin eşliğinde şatafatlı bir sevda
masalında yüzünü rüzgâra verip titremin eşliğinde bir bir dökülen pulları yüreğin.
Teyit etmekse yangını… ne
duruyorsunuz? Bir bidon benzin de siz dökün satırlara ve şairin ateşi ile
yansın cümleler hani olur da aşkın gözyaşı ile yıkanırken tüm yürekler belki de
bir cümlenin teyididir aşkın teğet geçtiği kayıp ve sevdalı zümrenin de son
dileği: şakıyan düş meclisinde o sevdalı bülbül bir gülün ve de bir
gülümsemenin nelere kadir olacağının farkında bile değilken.