Geceden yağan yoğun kar yolları ve caddeleri kapatmıştı.Belediye araçları yoğun mesai sonrası ana arterleri açmış ve hala çalışmalar devam ediyordu.
Gidecekleri güzergâhı düşününce ikisi de farklı duygulara kapıldılar.Salih sıkıntı içindeydi.Sedat sigarasının son dumanını içine çekerken, Salih'e  gülen gözlerle baktı ;

-Salih, yengeme görevin en az iki hafta süreceğini söyledin mi?

Hanımına bir haftaya geleceğini söylediğinde  yaşadığı sıkıntı had safhada iken şimdi ona iki hafta süreceğini nasıl söylerdi?

Salih'in yüzünden düşen bin parça olmuştu.Sedata sınırlı sinirli bakarak;

-Abi bu şimdi mi söylenir,ben şimdi hanıma durumu nasıl anlatırım?Niye böyle yapıyorsun,bu düştüğüm durumdan zevk mi anlıyorsun?

İşin ciddiyetini anlayan Sedat emniyet kemerini taktıktan sonra aracını dikkatli bir şekilde hareket ettirdi.Şehir merkezinden çevre yoluna kadar kimseden ses çıkmadı.Sedat, direksiyonu dikkatli bir şekilde kullanırken arada sırada salih'in yüzüne bakıp onu çözmeye çalışıyordu.Sağ elini salih'in dizine içten içe gülerek samimi olduğunu gösterir vaziyette  vurup;

-Merak etme dostum,ben hallederim.Akşam Trabzondan yengemi arar durumu anlatırım.Ayrıca görevlendirme  yazısı yeni geldi.
Başkanlıktan arabayı aldığım zaman ilettiler.Avas aldım.Güvenlikten silahları aldım.Sonra seni almaya geldim.Sen hala bana trip yapıyorsun.Seni bütün bu angaryadan kurtardığıma teşekkür edeceğine. Neyse, sana şimdi  Aşkale'de  bir çorba ısmarlarım barışırız.

-Salih biraz olsun yumuşamıştı.Yolculuk yapmayı çok seviyordu.Sedatla yolda Türkü söyleyip,radyo dinlemek hoşuna gidiyordu.Ne olurdu eşi onu biraz anlasaydı.Bu onun resmi göreviydi.Keyfe keder gitmiyordu ki.Bölge Başkanlığında eksper olarak çalışan toru topu iki kişiydiler.Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz onların görev alanlarına dahildi.Kamunun en büyük bankasında çalışmak kolay değildi.

Çorbalar içildikten sonra Bayburt İl sınırlarında bulunan zorlu Kop geçidi öğlen saatlerinde geçildi. Ziganada "Kendin pişir kendin ye" ızgaranın yanında hamsi köyü sütlacı iyi gelmişti.Her görev geliş gidişinde buraya geldikleri için mekan sahibi Cemal Usta  ile samimi olmuşlardı.Pala bıyığı,bordo mavi beresiyle tam bir Karadeniz erkeğiydi.

Sedat'a doğru bakıp kendine has şivesiyle;
- Ula uşağum seni pirine penzeteyrum lakin biır turli çikaramayrum.Ula de baaa ben seni kime penzeteyrum.

O kadar samimi ve kendine has sormuştu ki gülmekten yerlere yattık.
Sedat gülmekten cevap veremedi.Sonra, Cemal Usta'ya bakarak;

- Ustam öncelikle ellerine sağlık her şey çok güzeldi.Gelelim benzettiğin kişiye.

Ortam bu minvalde sürerken,mekandan içeri ellerinde silahlarıyla üç kişi girdi.Ön masada bulunan gruba doğru giderek masanın üzerinde bulunan örtüyü üzerindekilerle beraber yerle bir ettiler.

Cemal Usta ve biz donmuş vaziyette olanları anlık izliyorduk.

Kapı tekrar açıldı.

Devamı var

( Çöküş 2 başlıklı yazı AZİZ REMZİ tarafından 14.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.