Bugün bahsedeceğim konu, ülkemiz açısından son derece önemli bir teknoloji olan İnsansız Hava Araçları ve bunlara yönelik bazı kesimlerin akıl almaz derecedeki olumsuz yaklaşımları olacak. Biz, çok şerefli ve sayısız başarılarla dolu bir mazinin mirasçılarıyız. Elbette bunca başarının yanında çok ciddi hatalar, zafiyetler ve başarısızlıklar da yadsınamayacak ölçüdedir. Ama bunlar, tarihimizden ilham almanın yanında, ibret alabilmek için de son derece önemlidir. 

Dünyada modern havacılığın geçmişi bir asır olarak kabul edilmektedir. Bu bir asır boyunca dünya devletleri, havacılıkta geliştirilen her teknolojinin üzerine her gün yenilerini eklerken, ülkemiz bir kaç ciddi müteşebbisin (Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ) çok ciddi gayretlerle başlattığı ama maalesef önü kesilen ve sekteye uğratılan hamleleri dışında bir şey yapmamıştır, yapamamıştır. Havacılık anlamında ilk ciddi hamlemizi 80'li yıllarda Türk Havacılık ve Uzay Sanayii firmasını kurarak başlattık. Ve akabinde gün be gün gelişmeler kaydettik. 2000'li yıllarda ise dünya havacılık sahasında yepyeni ve çok etkili bir teknolojik atılım yaşandı. Yeni bir paradigma ortaya çıktı. Bu, insansız hava aracı teknolojisiydi. Bu alanda iki ülke resmen piyasaya el koydu. Bunlardan biri Amerika, bir diğeri ise İsrail'di. Türkiye ise o dönem terörle mücadelede çok ciddi gayretler gösteriyor, sahada atacağı adımları, önceden çok daha etkili ve pratik bir şekilde planlamak için ''dağ farelerini'' tepeden gözetleyebilecek ama uçarken fark edilemeyecek insansız hava araçları (iha) istiyordu. Bunun için ilk olarak İsrail'in kapısı çalındı, uzun uğraşlar ve yüksek meblağların ödenmesi neticesinde sınırlı sayıda Heron iha alındı. Ama ne hikmetse bu Heronlar bir türlü çalışmadı. Sırada daha üstün teknoloji üreten Amerika vardı. Amerika ise 'Göz üstünde kaş var, aman uçmasın kuş var!' mantığıyla bu ihaları bize satmadı. 

Çözüm yolu belliydi, Türkiye bu işi kendisi başaracaktı. Mühendislerimiz tam 10 yılını verdiler ilk yüksek kapasiteli iha'mızı üretebilmek için. Nihayet, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii bünyesinde ilk büyük ve teknolojik iha'mız üretildi. Ama operasyonel olması için aylar sürecek bir test aşaması vardı. Bu sırada genç ve heyecanlı bir ekip de kendi imkânlarıyla stratejik bir iha üretmeye çalışıyordu ve başardılar da. Bu iha, Tusaş'ın ürettiği iha'dan daha önce operasyonel oldu. Ve terör unsurlarının tepesinde bir şahin misali gece gündüz gözetleme yaptı. Silahlı versiyonları yani  Siha'lar da üretildi. Sihalar gözetlemekle de kalmadı, teröristleri tek tek avladılar da. Bugün baktığımızda kafasını saklandıkları inlerden çıkarmaya korkan, yanındaki 'hevalleri' siha tafından tek tek etkisiz hale getirilince, ellerini kaldırıp havaya bakarak sihaya teslim olan teröristleri görür olduk. (Bu olay tamamen gerçektir!) İşte başarı bu kadar kesindi.

Buraya kadar mevzu bahis insansız hava araçlarının hikayesini okuduk. Gel gelelim geçen günlerde, bir milletvekili, bu ihaları üreten teknik heyetin başındaki S.B. ile ilgili mecliste ileri geri konuştu, ağır ithamlarda bulundu. O milletvekilinin genel başkanı da bu ithamları bir adım öteye taşıdı ve şu an bu hususta çok özverili ve gecesini gündüzüne katarak çalışan binlerce mühendisi hiçe sayan laflar sarf etti. Detayları yazmayacağım çünkü siyasete girmek istemiyorum ama ''vatanını çok seven, göklerde bir Türk Kuşu'nun süzüldüğünü görünce gözlerinden yaşlar süzülen her Türk vatandaşı gibi'' ben de bu hasmane tutuma karşı bir iki laf etmeden duramayacağım. Derdiniz ne hemşehrim sizin? Bu hazımsızlık, bu düşmanlık niye? Neymiş efendim damat bey silah üretiminden sorumluymuş! Yahu bu adam bu ihaları üretmeden mi damat oldu, yoksa ürettikten sonra mı damat oldu? Neymiş efendim akrabalara peşkeş çekiliyormuş! Varsa usulsüzlük adam akıllı delilinle, ispatınla git savcılığa başvur! Yoksa binlerce mühendisin gece gündüz demeden çalıştığı, alın teri döktüğü, tabiri caizse geleceğimizi ve göklerimizi teminat altına alacak silahları üreten bunca evladımızı hiçe sayıp da, laf siyasete gelecek ama, iktidâra gelirsen ilk saldıracağın yerlerden birisinin de askeri endüstri ve havacılık sanayii olacağını bu kadar belli etme! Biraz vicdan, el insaf yahu!

Son olarak, bu hususta gerçekten gece gündüz çalışıp ülkemiz için aklımızın hudutlarını zorlayan teknolojileri bizzat geliştiren ve üreten, gayretlerine bizzat şahit olduğum mühendislerimize, teknik ekiplerimize, her birini birer cengaver olarak gördüğüm tüm savunma sanayii mensuplarına teşekkürlerimi, onları kötüleyen ve kötülemelerine gerekçe olarak da yalan ithamlarda bulunan herkese de teessüflerimi bildiriyorum.

Selam ve dua ile...

Mahmut UZUN




** Fotoğraf derlemesinde, Sol üstteki ilk iha, yazıda bahsi geçen ve damat diye aşağılanan S.B. tarafından üretilen ilk stratejik iha olan Bayraktar TB1, onun yanındaki ise daha gelişmiş ve silahlı modeli olan Bayraktar TB2,

Alt tarafta ise, Tusaş tarafından üretilen ilk stratejik iha olan Anka, onun yanında ise daha gelişmişi olan Anka - S görülüyor.

En alttaki ise, henüz üretimi tamamlanmış dünyadaki en büyük ihalardan biri olan Akıncı Tiha görünüyor. O kadar etkili ki, bir savaş uçağının uçuş maliyetinin dörtte birine uçuyor ama onun yapabildiği görevleri de yerine getirebiliyor. Onu da malum 'damat' yaptı ama olsun. ALLAH razı olsun...
( Zihniyeti Sihalara Gelesiceler başlıklı yazı Mahmut Uzun tarafından 22.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.