Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 9.01.2020
Okunma Sayısı : 1315
Yorum Sayısı : 0

Bu öneri, CİMER ARACILIĞI İLE İLGİLİ BAKANLIĞA DA GÖNDERİLMİŞTİR.                                                                                                                              

     Samsun, 09.01.2020

 

T.C. AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞINA

Ankara

 

Konu: Aile kurumunun hukuki olarak sonlandırılması, boşanma davaları Hk.

 

     Toplumun ilk temel taşı, sosyal kurumu olan aile birliği; artan bir oranla, boşanma davaları ile sonlandırılmaktadır. Otuz yıl önce bu sayı, yılda 20.000 civarında iken günümüzde dava sayısı
200.000’ leri aşmış durumdadır.

 

     Farklı kurum ve platformlarda konunun önemine binaen çözüm önerileri sunulsa da, maalesef bu sosyal ve kültürel çözülme artan bir ivme ile devam etmektedir.

Bazı ülkelerde ise boşanma oranları, yeni evlenme oranlarını geçtiğini okumaktayız.

Bu üzüntü verici durum, dolaylı/dolaysız etkileri ile toplumun tüm yapısını etkilemekte olup, daha kalıcı önemler alınmasını zorunlu kılmaktadır.

     Bir yurttaş olarak iki öneri sunmak istiyorum:

Öncelikle evlilik sözleşmesi imzalayanların, resmi sicile kayıtları yapılıp, evlilik cüzdanları verildiği gibi,

nişanlanan eşler için de resmi bir başvuru ile nikah gibi, nişan sicili de tutulmalıdır.

Taraflara iki yıl geçerli nişan belgesi verilebilir. Böylece devletimiz, gelecek dönemlerde, ne kadar yeni yuva kurulacağının istatistiğini görür, planlamalarını da ona göre yapar.

Bu kurum, evlenecek olan adayları da bu süreçte kitap, seminer, konferans, kurs gibi sosyal etkinliklerle evliliğe hazırlar. Adaylar birbirlerini daha iyi tanır ve tartarlar. Bu süreçteki tüm olumlu/olumsuz gelişmeler, nişan sicili kayıtlarına da işlenir.

Bu süre zarfında evlenmeye karar veren adaylar, nişan belgesi ile, nikah kıyan kurumlara başvurarak, aile birliğini tescil ederek, resmiyet kazandırırlar.

     Bazen de daha evlenmeden nişan döneminde taraflar ayrılmakta ve mahkemelik olabilmektedirler.

İstenmeyen bu durumda da ayrılmanın, karşılıklı verilen hediyelerin tartışma konusu olmaması için,

nişan sürecinin de yasallaştırılması yerinde bir uygulama olacaktır.

     İkinci önerim ise boşanma davaları ile ilgilidir.

Bilindiği gibi arabuluculuk kanunu, aile hukuku ve boşanmaları kapsam dışı kabul etmektedir.

Bunun yerine geçebilecek başka bir yöntem geliştirebiliriz.

Çünkü medyadan, kitaplardan, yaşananlardan, anlatılan anılardan görmekteyiz ki; çok basit ve çözümlenebilecek zıtlaşmalardan dolayı ayrılık kararı veren eşler de çıkmaktadır.

TV’lerdeki aile tartışma programları bile bize çok fazla sosyal işaret/alarm vermektedir.

Böylesi durumlarda, yargının vereceği karar ne olursa olsun, toplumsal yarayı iyileştirmemektedir.

Çocuk varsa mağdur olmakta, eşler de yeniden yaşam düzeni kurmak zorunda kalmaktadır.

Boşanma talebinin reddi halinde bile, üç yıllık süre, tarafları barıştırmamakta, husumet daha da artabilmektedir.

     Peki alternatif çözüm olarak nasıl bir barış yöntemi geliştirilebilir?

Tarafların iki nikah şahidi, bir bakanlık sosyal bilimler uzmanı, bakanlığın görevlendirdiği bir hukukçu, ve eşler bir toplantı yapıp, aile birliğinin neden boşanma aşamasına geldiğini gözlemlemeli ve barışmayı sağlayabilecek tüm alternatifleri geliştirmelidirler.

Elbette ki, bireyler evlilik kararı verirken (hukuki ve sıhhi bir engel yok ise) önceden izin almak zorunda değillerdir.  Boşanırken de, hiçbir kişi, kurum ve otoriteden izin ve icazet almak zorunda değillerdir. Hukuki haklarının ihlal edilmediğini baştan bilmeleri gerekir.

Fakat bu durum, toplumun kanayan bir yarası olduğundan, sosyal devlet ilkesi ile çözüm arayışı geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır.

Böyle bir görüşmeye taraflar ve nikah şahitleri zorunlu olarak katılmaları gerekmese de,

Bunu en azından yazılı bir beyan ile ilgili kuruma iletmeleri istenebilir.

Eşler de, anlatamayacakları bir olumsuzluktan dolayı boşanmak istediklerini yazılı olarak beyan ederlerse, zorla konuşturulamaz ve barıştırılamaz.

Tüm iyi niyet ve özverili girişimlere rağmen, taraflar bir araya gelemiyorlarsa, bu görüşmede

Bir tutanak düzenlenir ve eşlere de birer örneği verilir.

Bu tutanak olmadan boşanma davası açılamaması kanunlaştırılabilir.

Her şeye rağmen, tüm barış yollarının tüketildiği bu tutanakla belgelenmeli ve boşanma davası açmaya hak kazandırmalıdır. Eşler birlikte veya ayrı olarak dava açabilir.

      Mevcut kanunlarımız ve uygulamalar da dikkate alınarak; psikolog, sosyolog, felsefeci ve hukukçuların da görüşleri dikkate alınarak, yeni bir hukuki ve sosyal düzenleme, yasa

geliştirilmesini öneriyor, saygılar sunuyorum.

 

09.01.2020

Ali Rıza Malkoç

www.arm.web.tr

Samsun

 

 

 

 

( T.c. Aile Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına başlıklı yazı Ali R.MALKOÇ tarafından 9.01.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.