Kendi mevsimini yaşar insan,
Yağmuru’da, karıda, boranı’da kendinedir...

Benim, en büyük yanılgım sendin...

Şimdi;
Bir anlam bütünlüğü arama bende,
Her şiirim; sonbaharda gönül dökümü...
.............
......
Yıllar sonra;
Seni buldum,
Çünkü,
Bulmak zorunda idim,
Yediveren gülleri gibi
Yaşamam için yeniden ölmeliydim...

Boynumu sen vur istedim,
Başıma ellerin uzanırken dünyanın en lezzetli ölümünü tadacaktım..
...................
Ve sonrası;
Bilindik hikâye...

Bir sihri,
Bir büyüyü,
Aşkı en çok sevilenler bozarmış...

(Yoksa kim dokunabilirdi bu kara sevdaya)

Kara sevda...
Benim meclup,
Senin parantez içinde soru işareti halin ...

Hiç bir fotoğrafta ikimiz yoktuk.
Ben senin için sıradan ve eskiyen birisiydim.

O yıl;
Eski dil dersinden senin yüzünden kalmıştım.
Seninle aynı sınıfta olmak için,
Ve ben o derse hiç gelmedim....

..............
.....

Ben hep medcezirdim...
Sen hep dipsiz deniz...

Benim uzaktan uzağa seyrettiğim,
senin benden habersiz çekip gittigin yerlerdeydi bütün hatıram...

Platonik bir hevesle karşına çıkıyordum kaldırımlarda...
Ve sen;Beni hiç görmüyordun...

Geceleri Haluk Levent dinliyordum
"Bir yarim olsun isterdim,gözleri yeşil"...
Benim şarkımdı,biz diye bir şey yoktu.

Seni bulmak ve kaybetmek öylesine ince bir çizgiydi.
Olmayınca olmuyordu...
Ben olmazlara meyilliydim.
.............
.............

Sonra :28 Şubat...
Senin ikna odalarında gözlerinden yaşların döküldüğü günler...
Ben sadace sana dua edebiliyordum.
Senim bundan da haberin yoktu...

Bende suçluyum...
KEŞKE;Yanında durabilseydim...

.........
.........

Bu şiir;
Karmakarış oldu biliyorum,
Bu benim savunmam...
Belki senin hiç duymayacağın,bilmeyeceğin...
Rabbimin huzurunda bu duruşma...

İnsan kendini affetmeden tanrıdan nasıl bağışlanma isteyebilir ki
Ben kendime düşmanım
Fırat nehri gibi yıllarca aktığım yerleri bulamadım,
Suyumu toprağına getiremedim..

En çok posta güvercinlerine küstüm
Sonu üç nokta ile biten mektuplara...

......
.......

Sonra sen geldin,bunun nasıl bir şey oldugunu anlatamam
Belki de ranzamda ettigim duaların bir kabulüydün...
Hiç olmaz zamanda gelmiştin..

Uzakta durmalıydım senden uzakta...
Bir gölge gibi, zararsız, cansız,edilgen bir şekilde..

Yakıştıramadım yaşamının kıyısında durmayı,
Hikayende edepsiz bir ünlem olarak kalmayı...

İstedim ki kendi elinden tutasın
Hikayeni kendin yazasın...

...........
.......

Biliyorum işte,
Senin nazarında birkaç iyi cümlelik yabancı çehreydim..
Derdinin ortasında masum bir haz olarak kalacaktım..

Aşk denilince adım aklına düşmeyecekti
İçin titremeyecek,
Yüzün kızarmayacak
Kalbin hızlı hızlı atmayacaktı..

Aşık denilince masum bir pişmanlık
ve tuhaf bir acıma hissiyle adım düşecekti aklına...

Birkaç soru ile kaybettiğin şeyin değerini anlayacaktın
Bir anımı?
Düş mü?
Hayal mi?
Sır mı olduğumu düşünecektin?

Belki de yıllar sonra bir ayna karşında yüzünde izler
Veya bulaşık yıkarken mutfağında yitik bir şiir gibi düşecektim dilinin ucuna

Kimdi?
Nerede yaşıyor?
Beni hala seviyor mu? diye…
Kendine iyi bak sevdiğim
Ahhh benim cancagazım,
Her mevsim sevileceksin...
( Kara Sevda başlıklı yazı Ali İmral tarafından 18.01.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.