MUĞLAK KALAN
Herkesin dünyasında ana rahmine düşmüş,
ilk soluğunu dünyadan içine çekmiş,
çığlıkları başka diyarlardan gelmiş
okyanus suları
hırçınlığında.
Siyah saçlı, siyah gözlü, bakınca insan sıradanlığında
bir kez daha bakınca, gözbebekleri Anadolu istilaları, in
karanlıkları…
Kimse ikinci kez bakmaz, doğum çığlığından beri biliyor.
Avuçlarını açıyor dünyaya ve bekliyor
boş kalıyor elleri yaşadığı günler kere.
Beyaz elleri var, beyaz, temiz, boş eller.
Kıyıdaki kumların içine çekilmek istiyor böcekler gibi…
Yıllar geçiriyor dünyada,
Dünü bugününün ardında kalmıyor,
bugünü yarının peşi
sıra gitmiyor bir türlü.
Yalpa yalpa bacakları, hırıltılı sesi korkutuyor önüne
çıkanları.
Tüm zamanların kahiniymiş gibi biliyor
dünya ile arasında ahengi bozan efsunlar olduğunu.
Şifacılardan yama bile dileniyor gizlice sızısını kapatmak
için.
Düşündeki olasılıkların hiçbirinde rastlayamıyor lisanını
bilen çehreye,
taş kesiliyor düşleri, boş ellerini ezip geçiyor,
süvariler geçti sanıyor ellerinden,
elleri bundan sonra hiç beyaz olmuyor…
Zeus kadar kızgın tüm insanlara!
Bir gün bil(me)diklerine meydan okuyacak,
çorak bir memlekete gidecek yalpa bacaklarıyla.
Hudutsuz arbedelerde unutacak tüm geçmişi tanrı
umursamazlığıyla.
Ardı, savaş meydanlarına dönecek
Bir Kalabalıktan bir denk bulacak kendine
Birbirlerine ikinci kez bakacaklar herkesin dünyasında.
….