Aslında Anlatmak İçin Yaşıyoruz Bazen Anlatmak Zor Olsa Da

 anlatmak ile ilgili görsel sonucu"

  Saklı kalan neydi, geriye doğru baktığımda? Bir gözyaşımı tebessüm mü bir vazgeçiş miydi yaşadıklarım soruyorum kendime! Bir köşe başında karanlığa denk düşen yüreğimin sancısının feryadının bir izahı açıklaması var mıydı? Gölgeler üzerime düşerken, yenik düştüğümün bir ifadesi miydi yoksa, düş gücümde yenik düşsem de hala rotamın doğru yolda olduğunun bir işareti miydi üzerime sinen gölgeler ve karanlıklar? Hala huzurun adresini mütemadiyen ararken, sorguladığım hayatımda firar eden yetim imgeler mi endamını kaybederek yüreğimde nefessiz mi kalıyordu?

 

   Devasa yüreklerin coşkun sesini ritmini ararken, kör bir noktaya mı yolum düştü hala kendime sorarak sorguluyorum. Kör noktaların coğrafyasında dolaşanlar, haliyle şaşı kalır prensibiyle şaşı bakmamak için, mütemadiyen o bölgeden kaçıyorum, kifayetsiz sözcükler yüreğimde birikmesin diyerekten. Ben kaçtıkça bahar havası suratıma çiçeklerin kokusuyla yansırken rahat bir nefes alıyorum.

 

   Az evvel yolunu kör noktadan kurtaran bir kaptan gibi, geminin rotasını huzura doğru çeviriyorum. Yüzüme şiirlerin gülümsemeleri yalayarak geçiyor, yüreğimde gülümsemeler mevsiminin çiçeklerini açtırsın istiyorum. Yüreğime konan bir kuş gibi kanatlanarak uçuyorum düşünce ve gerçek verilen gücümle. Yüreğimi titreten korkularımı sancılarımı geride bırakarak, yoluma devam ediyorum. Dün kan kaybından ölmek üzere olan benliğim, bugün idrak etmenin canlılığıyla bana yol gösteriyor.

 

  Yolun başı ve sonu az ilerde varmak nasip olur mu bilinmez, ben varmanın heyecanıyla yüreğimdeki tüm yasları, sonbaharda solan yapraklar gibi yüreğimden atıyorum ve hafifliyorum. Oysa takat getirmek kafa tutacağım bir hareket değilken, bugün rotamı bu hareketi yıkmak için huzura doğru sürüyorum. Adını anmaktan bir gün dahi usanmadığım huzur, herkes için bir gülümseme iken ben bu gülümsemeleri biriktiriyorum, biraz sonra güvenli sahaya varınca dağıtmak için. Anlatmak en zoru en iyisi yollara serpmek, kokusuyla gelen geçenlerin ilgisini çekmek daha anlaşılır gibi geliyor. Bir elim yağda balda olmasa da, geçiştirdiklerimin kazancı her iki elimde değişik yaklaşımlarımla olacağından eminim. Olanca çok sesliliğimizle, dün hatırlayamadıklarımız neydi telaşına düşmeden, hesap sorarak bu hengâmeyi aşacağımızı ve sıkıca gönülden sarılacağımızı da biliyor ve hissediyorum. Aslında anlatmak için yaşıyoruz bazen anlatmak zor olsa da hissettirerek anlatmak varmak açısından daha etkili geliyor bana. Bilmem sizler ne dersiniz bu konuda? Geride kalan her şey anlamsızca iç dünyamızı aydınlatmıyorsa, fazla bir alanı içinde barındırmıyorsa gerçeği saklayarak, göz önüne çıkarmıyorsa geride kalanların düş kırıklığının peşine düşmeye de hiç gerek, çünkü ömrümüzü dostlarımızla, sevgiyle ve mutlulukla bir arada geçireceğimiz zamanlara ihtiyacımız var, vesselam, selamlarımla.

Mehmet Aluç


( Aslında Anlatmak İçin Yaşıyoruz... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 23.01.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.