İçimde yetim bir çocuk var çok üşüyor
Depremde yıkılan evlerinin dibine oturmuş
Zemheriye direniyor
Gözlerinden çaresizlik toprağa düşünce
Çamura bulaşıyor güneş, bir karış çıkmadan batıyor geri
Çamaşır ipinde asılı umutlar hala ıslak
Anasından da hala bir ses yok
Molozların arasında geziyor yalın ayak
Kızılay'ın verdiği battaniyeyi acılarının üstüne örtmüş
Sırtında yırtık bir ceket iki cebine de belki doldurmuş
Belki şu duvarın altından uzatır elini diyor
Belki...
Gürgen ağaçların boyunlarının büküldüğü
İçimde ki Toroslara tırmanmış bir delikanlı ağlıyor
Viraneye dönmüş gönlümün tepesini deşerken
Avuçlayıp kiremit rengi toprakları
Yayla gülüne çık diye haykırıyor
Bulutlar iki gözünden aşağı iniyor
Bir şahin süzülüp gelirken gerilerden
Kuş bakışı alana tehditler savruluyor
Gök gürültüsü arasında
Tüm soluğunu harcayarak
Bahar gelince diyor
Derinlerden yayla gülünün tohumu
Gençliğimde İçimden giden
Kanatları yorulmuş
Gözlerinden sevda türküleri okunan
Göçmen ihtiyar gülümsüyor
Uzaklardan iki eli dolu uçarak gelirken
Duvarın bir kulaç altından tutmuş çocuğun anasının elini
Tozlanmış kahverengi pamuk gibi
Ama ısınıyor çocuk iliklerine kadar zemheride
Tutunca anasının elini
Diğer elinin avuçlarına bahar gelmiş
Yayla gülü açmış
Tutuyor delikanlının elinden
Yağmur yerine gözyaşlarını döken delikanlı
Yayla gülünün gözlerine bakıp gülüyor
Çocuk anasına delikanlı gülüne kavuştu
Gitme vakti geldi mevsim bahar
İki sinede imreniyor
Keşke benimde içimde bir ihtiyar olsa diyerek
Sonbahara kara kışa doğru kanat çırpıyor
İki eliyle umut olmak için
Göçüyor yeniden ihtiyar...